PARAF

237 7 0
                                    


তৌ

PARAF

Küçük kız odasın'da araba yarışı yapıyorken Annesini bağırdını işiti, fakat öyle vermişti ki kendini siyah ile lacivert arabaların yarışına Annesinin dediğine odaklanamıyordu. Sesler kesilecek gibi, değildi. Her saniye her salise daha çok artıyordu...

Sesler artık küçük kızın, konsantrasyonunu bozacak bir seviyeye varmıştı. Bir kız çocuğuna  göre uzun beyaz ellerinin arasına hapseti siyah arabasını, babasının ördüğü siyah uzun saçların'da ki örgü bozuldu bozulacakmış gibi duruyordu fakat, bu görüntü ona fazlasıyla yakışıyordu. Lacivert tavşanlı pijamalarının uzun paçaları çıplak bembeyaz ayaklarını örtüyordu.

Küçük adımları  ile odasının kapısına yönledi, kapının önünde  durup kolu aşağa çekti ikinci katta olduğu için uzun ve geniş koridor'a baktı. Hemen uzun  merdivenelere yönlendirdi küçük adımlarını bu evin duvarları ilk kez şahit oluyordu yüksek seslere. Küçük kız, korkak adımlar atıyor, beyaz eli  korkuluklarda süzülüyordu. Lakin, sesler küçük kızın, attığı her adım'da bir az daha azalıyordu, ne olduğunu anlaması imkansızlaşıyordu.

Merdiveneler'den indiginde  salonun  geniş ve yüksek bembeyaz duavarlarıyla karşılaştı, bu yüzden tam olarak bütün koridoru göremiyorudu. Bir yetişkinin üç adım'da bittireciği bir mesafeyi o altı adım'da bitirebilirdi küçük adımlarıyla...

Koridor'da beyaz taşlarla dolu lüks bir avize, süt misali beyaz tavanlar, cam gibi parlak mermer zemin. Bu koca ev bile denmeyecek villa içinde, kaybolmak mümkündü. Lakin, küçük kız burada büyüdüğü için evin her metre karesini küçük yaşına rağmen ezbere biliyordu.

  ✴

Genç adam ile genç kadın karşı karşıya dikilmiş sessiz bir şekilde  gözlerine bakıyorlar. Öyle derin bakışlarıydı ki görenler gözleriyle sevgilerini anlatıklarını düşünür. Her zaman öyle oluyordu biribirlerine aşkla şefkatele bakıyolardı ve karşıdan biri onları o hâlde gördüğün'de onlara hayranlık duyuyorlardı, küçük kızlarının duyduğu gibi.  

İkisininde o an bilmediği bir şey vardı. Ölüm meleğinin acı dokunuşu ruhlarına dokunmak için baş uçlarında bekliyordu...

Kadın kahveleri adamsa buz mavileri ile biribirinin ruhlarını okuyorlardı gözlerinden. Fakat, bu defa farklı bu defa sessiz lakin, bir o kadar vaveyla barındırıyor bu birleşimi.

Küçük kız altı adım'da bembeyaz duvarın arkasın'dan başını uzatıp ilk önce sağ tarafa baktı. Salonun kanatlı kapıları sonuna kadar açık. Küçük kız, buz mavilerin bu defa sol tarafa, dış kapıya çevirdi Anne ve Babası, hemen dış kapın iç kısmında duruyorlardı. Annesini üzerinde şarap renklerine yakın kırmızı bir geceliği vardı, elbise misali. Babası ise her zaman ki gibi siyahlar içerisinde, siyah asker botları, siyah kot pantoln, siyah kazak ve siyah ceket, bu görüntüsü her zaman olduğu gibi çok asildi, küçük kız genç adam'a, kahraman diye deyimlendirdiği babasına bir daha hayran kalmıştı. Ah birde derin derin bakışmaları yok mu? 

Küçük kız, o an fark eti.  Annesinin elindeki gümüş altın işlemeli, silahı.

Genç adamın kalbine, altın işlemlere sahip gümüş silahını dayadı, kadının pembe duduklarınıdan, tek cümle, üç kelime döküldü.

" Sözüm söz' dür, sıkarım." Tüm gücünü yitirmiş, fısıldar gibi.

Genç adamın belin'den, siyah demir silahı çıkarıp, kadını küçük ve hafif terlemiş alınına dayadı, siyah silahını. Dolgun, vişne çürüğü rengindeki dudakalarından, tek cümle, üç hece döküldü.

A R E N E SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin