7 yıl sonra
Gölge
"... ayrıca 278'den 314'e kadar olan bütün sorular yapılacak. " diyen geometri öğretmeni Aysel hocadan yine ve yine nefret ettim. Hayır hiç sormuyordu ki bizim anlayıp anlamadığımızı, söyleyip geçiyordu. Bu düşünceler benim daha da sinirimi boza dursun çıkış vaktimiz gelmişti. Hocaya saatime bakar gibi yapıp "Hocam ders şu an bitti. " dedim. Aysel hoca kaşlarını çatıp sinirle kimin söylediğini görmek için başını çevirdi. Bense görüş alanına girdiğimi fark edince sırıttım. Aysel hoca çatılan kaşlarını indirip bana sahte bir gülmseme sundu. "İsteyen çıkabilir. " dediğinde herkes çantalarını toplarlama işlemlerine başladı. Bende sıramın üzerinde duran aksesuar tipli defterimi aldım ve içi bomboş duran çantama tıkıştırdım. Okulumuzun geniş çıkış kapısından çıktım. Otoparkta ki sarı Porsche'm gözüme çarptı. Arabama doğru yürüyüp kilidini açtım. Kapısını açtım ve ön koltuğa oturup Yağız'ı beklemeye başladım. Kapıdan geçen kimselere sırasıyla dikkat ettim. Uzun boyu ile kıyafetleri dikkatimi çekti. Etrafına bakınıp burayı bulunca bu tarafa gelmeye başladı. Arabaya gelip yan koltuğa oturdu. Ellerimizi sesli bir şekilde birleştirip sonra iki elimizi de birbirimizin göğsüne sildik. Bu bizim selamlaşmamızdı. Hem sevdiğimizi hem de pislik dememize yardımcı oluyordu. Her halde şimdi oyun konusu açılırdı."Abi Conter Strike'de bıçak çıkardım. " dedi ciğerini avcumun içi gibi bildiğim. "Olum bende Clash'da 143. leveldeyim sen ne ayak. " dedim. "Ohooo! Kardeşimin 167 olalı çok oldu." dedi. İnanmamıştım. Clash oynayan kızlar vardı ama 167 insanlık dışıydı. Nasıl olurdu da 167 olurdu. Ayrıca 4 senelik arkadaşlığımızda nedense kardeşini hiç görememiştim. Ayrı evlerde oturduklarını biliyordum. Esnaf olduğunu da hatırlıyordum sanırım yiyecek bir şeyler satıyordu. Onu hiç görmemiştim. Güzel olduğundan falan bahsederdi Yağız. Kıskancımdan bu konulara kadar geldiyse önemliydi... Ya yoksa. Hayır yani ya Yağız'ın bir kardeşi yoksa. Bazen küçükken bende dikkat çekmek için olmayan şeyleri anlatırdım. Umarım yoktur. Clash'da beni geçen bir kız!!! Olamaz... Cidden bu kadar kıskanmam normal değildi. Mantığım bozulmuştu.
"Abi imkansız! Şans olmuştur. Hem 4 yıldır kardeşini bir göremedik haa! Yok mu yoksa? " dedim. "Yalan mı söyliyeceğim, gel gidelim. Bu saatlerde kafede olur. Hakketten sen niye 4 yıldır kardeşimi görmüyorsun mal mısın sen? " dediğinde sinirlenip "Hassiktir lan!" dedim. "Gel gidelim o zaman. Biliyorsun işlerimiz yoğun oluyordu. Bu arada önemli bir işin var mı bu gün?" dedi. Telefonumu cebimden çıkartabilmek için hafif kalktım. Baş ve işaret parmağımla çekiştirip telefonu çıkardım. Sekreterin her gün gönderdiği günlük işlerimin olduğu mesajlara baktım. Bir hafta sonra ki partiye giyeceğim takımı belirlemek dışında işim yoktu. O işi internetten de yapabilirdim. "Önemli bir şey yok hadi gidelim. " dedim. Arabayı tarif ettiği yerlere doğru sürdüm, en son bizim şirkete yakın deniz gören dar bir sokağa girdim. Yağız düz gitmemi söyledi. Caddenin ordasına doğru beşe ayrılan ve yollarının birleştiği yerde çok geniş bir alan bulunan harika bir caddeydi. Ve beş yolunda çıktığı yer dışarıdan şirin gözüken geniş bir kafe vardı. İsmi Sarmaşık'tı. Ve kafe bu yola daha bir samimilik katıyordu. Üst katında bir ev olduğunu fark ettim. Dükkanın da evin de pencerelerinde bir sürü çiçekler vardı. "Ne baktın be! Park ediver şuraya! " dedi. Kız kardeşini benden bile kıskandığı belliydi. Biraz kasmıştı. Anlamamak elde değildi. Benim erkek olduğumu yeni anlamış falan olmalıydı herhalde. Bu düşünceyle sinirlerim bozulmuştu ama tepki vermedim. Arabanın kapağını açtım ardından Yağız açtı. Kapıları kapatıp, kilitledim. Üzerindeki kot, beyaz tişört ve lacivert kapişonluyla yine bendim işte.
Yağız kapıyı açtı. Açılan kapıyla bir zil kapı gıcırtısına eşlik etti. Bu hiç eskimeyen harika tekniği kullanan kişi kimdi. İçeri baktığımda kardeşini masalarda aradım. Bir masada 4 erkek toplanmıştı. Diğer masada kızlı erkekli bir grup vardı. Başka masada da sadece kızların olduğu bir masa ve birkaç aile vardı. Aile olanları zaten çıkarmıştım ayrıca kardeşini benden bile kısakanan biriydi erkeklerle takılsa herhalde abisi çocukları tekme tokat döverdi. Kızlı gruba baktım Yağız bile güzel diyorsa cidden güzel olmalıydı. Aralarından en güzelini seçtim. Sahte beyaz saçları vardı. Kahverengi gözleri, karga burnu ve orta boyutta dudakları vardı. İyi değildi ama idare ederdi. Boyu gereğinden uzundu. Ayrıca bu şirin kafeye bile pembe mini elbise giyen bir gerizekalıydı. Ne yani Yağız gibi birinin kardeşi bu mal mıydı? Her gece başka bir yatakta değişik şeyler yaptığı belliydi. Yağıza baktım. Baktığı kız o değildi. İçimden derin bir oh çektim. Yağız'ın kardeşi bir sürtük olmamalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarmaşık
RomanceBelki de bu hayatta gül gibi sevmek lazım değildi insana... Sevdikçe dikenlerinin batması iyi değildi. Sevdikçe acı vermek de öyle, peki ya sarmaşık gibi bir nasıl olurdu. Yüzsüzlük gibi görünse de asıl adı aşk olurdu. Sıkı sıkı sarardı seni. Ne bır...