Lee Eun Hee ~
Pazartesi sabahı erkenden okula gitmiştim. Kıyafetlerimi değiştirdim ve ısınmaya başladım. Yavaş yavaş sınıf dolmaya başlamıştı bile. TaeHyun hala ortalıklarda görünmüyordu. Oysa ki o gelir diye erkenden gelmiştim... Kendini topla EunHee! Hatırla... onun gözüne görünmemen gerekli. En azından dikkat çekmemeye özen göster ki bu benim gibi sessiz bir kız için kolay olacaktır.
Kapıdan TaeHyun ve öğretmenimizin girdiğini görür görmez sert zeminle tanıştım. Hemen ayağa kalktım ve kimsenin beni farketmediğini anlayınca gerilerde durmaya özen göstererek herkes gibi sıraya geçtim.
TaeHyun'u çaktırmadan izlemeye çalışıyordum ama sıranın en başına geçtiği için onu göremiyordum. Yinede sınıfa girerken yüzü üzgün görünüyordu. Acaba öğretmene geri dönmek istediğini söylemiş olabilir miydi? Ya öğretmen kabul etmemişse? Tabii etmez. Ne de olsa çocuk oyunu değil bu.
DongMin'in hiçbir şey yapamayacağını herkes biliyor. Ya TaeHyun olur ya da tüm oyun berbat olurdu.
Bu derste figürlerin dansları çalışıldı. DongMin ve ben de onları izliyorduk sadece. Bir kaçı en arkaya geçmiş iki üç kişi de önde dizilmişlerdi. Öğretmen eşliğinde hepsi aynı anda hareketleri yapıyorlardı. Arada karıştıranlar oluyor, tüm dans baştan alınıyordu.
Normal olarak tek dikkat ettiğim kişi TaeHyun'du. Hareketleri yapışı gerçekten hiç güzel değildi. Umursamadan yapıyordu. Çoğu kez onun yüzünden başa dönüyorlardı. Artık herkes bıkmış derecedeydi. Durmadan başa dönmek sinirlerini bozmuştu.
Dönüş anında TaeHyun bir kez daha düştü ve herkes yine söylenmeye başladı. TaeHyun ayağa kalktı ve sinirle sınıftan çıktı. O sırada bende ayağa kalktım ve tam kapıya doğru yönelicekken durdum. Dikkat çekme EunHee!
--o--
Tenefüs zili çalar çalmaz dışarıya fırladım. Önüme gelen kumral saçlı çocukların yüzüne bakıyordum. Hiç biri TaeHyun değildi.
Kafamı önüme eğdim ve sınıfa doğru yürümeye başladım. Biri önüme geçip yürümemi engelledi kafamı kaldırdığımda İngilizce öğretmeni Bayan Kim ellerini göğsünde birleştirmiş bana bakıyordu.
'' Buyurun öğretmenim? Bir şey mi oldu? '' dedim şaşkınlıkla.
'' Hayır, hayır sadece sana ihtiyacım var. Bana yardım eder misin?''
'' Belki...''
'' Belki mi? ''
'' Yani yaparım niye yapmayayım.'' belki işim olacak yapamayacağım. İnsan biraz anlayışlı olur. Sinir kadın.
'' Peki o zaman. Bodrumda bir kaç eski İngilizce kitabı var. Onların hepsini odama taşıyabilir misin? Pek fazla bir şey yok. Bir kaç kitap.''
'' Tabii olur.''
'' Teşekkür ederim EunHee''
Bayan Kim arkasını dönüp başka çocuklara sataşmaya devam ederken bende bezmiş bir şekilde okulun bodrum katına indim. Burası pek iç açıcı bir yer değildi. Gidip ışığı açtım ve etrafa bakındım. Burada bir sürü kitap yığını vardı. Kafamı kaşıyarak kitapların yanına gittim bir yandan da söyleniyordum.
'' Aishh!! Benden başka kimseyi bulamadı mı? Kim bilir ne kadar İngilizce kitabı vardır bu yığının içinde. '' yığından teker teker İngilizce kitaplarını bir kenara ayırmaya başladım. 10-15 kitap üst üste koyduktan sonra onları tek seferde almaya çalıştım ama beceremeyip düşürdüm.
Tam anlamıyla ağlayacak derecede sinirlenmiştim. Yeniden üst üste koydum ve tam kaldıracakken kitapların arkasından bir tıkırtı gelince yere düşüp çığlık attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Başrol Oyuncum
Teen Fiction'' Onu sevmiyorum. Sadece onu düşündüğüm zaman, onunla olduğum zaman, midemde oluşan o kelebeklerin hissi hoşuma gidiyor. '' -EunHee