BÖLÜM 1

103 6 4
                                    

Media: Yankı Güngör

--- 2 GÜN ÖNCE ---

Ellerim soğuktan titrerken apartman kapısının şifresini girdim. Açıldığında hızla kendimi içeriye attım. Havalar gerçekten soğuyordu.

Merdivenleri çıkarken ceplerimi karıştırıp evin anahtarlarını aradım.  Üç dakikalık arama sonucunda bulmuştum. Anahtarı deliğinde çevirirken ben açmadan önce kapı açıldı.

"Hoşgeldin sevgilim!" Bu saatte evde olmasını beklemiyordum. Olmadığını umarak gelmiştim.

"Senin dersin yok muydu?" Çok kaba bir şekilde sormuş olmama rağmen afallamamıştı.

"Vardı ama gördüğün gibi gitmedim. Melisa yerime imza atacak. İçeri girsene evi de soğutacaksın." Gülümsedi. Aklımdan bir ses geri gitmemi söylüyordu ama beni kolumdan içeri çekti.

"Neden gitmedin? Bir sorun mu var?" İçeriye girmiştim ama hala kapıda dikiliyordum.

"Bugün özel bir gün" dedi. Anlamadığımı görünce devam etti. "Bugün 3. yıldönümümüz" Uzanıp beni öptü. Karşılık vermedim.

"Bu derse girmemeni gerektirecek kadar özel bir sebep değil Dilvin." diye cevap verdim. Bir şeyler homurdandı ama dinlemedim. Yavaş yavaş yürüyüp sandalyeye oturdum. Gözlerimi odada gezdirirken bu evin her köşesinde bir sürü anımız olduğunu fark ettim. İyi ya da kötü...

Sakallarımı sıvazladım. 3 ya da 4 gündür tıraş olmamıştım. Çocukluğumdan beri yapmak istediğim iş bile bana zevk vermiyordu artık. Derin bir nefes alıp ayağa kalktım. Bu evdeki anılar çok fazlaydı. Daha fazla burada duramazdım.

Askıdan ceketimi ve anahtarlarımı aldım. Hava soğuktu. Dilvin'e gittiğimi söyleme gereği duymadan kapıyı çektim. Nereye gideceğimi ya da ne yapacağımı bilmiyordum. Kafam çok karışıktı.

Merdivenlerden inerken cebimden telefonu çıkarıp Erdem'i aradım. Açmasını beklerken apartman girişindeki aynadan kendime bakıyordum. Dört çalışın sonunda telefonu açabildi.

"Ultra yakışıklı Erdem hizmetinizde Yankı Han Hazretleri." Bir telefonun açılması gereken en son şekli bu olabilirdi.

"Boş yapma ya. Benzin'e falan mı gitsek? Canım sıkkın biraz." dedim kapıdan çıkarken. Kabul edeceğinden adım gibi emindim.

"Ooo, Yankı Bey sizi oralarda görür müydük? Tamam tamam kızma. 15 dakikaya ordayım." Dediğini onaylayıp telefonu kapattım.

Biraz yürüdükten sonra metro durağına varmıştım. Bursa'daki metrodan çok İzmir'deki metroda geçmişti hayatım. Nedenini bilmediğim bir şekilde bu metro hattını seviyordum. Gideceğim yerlere taksi ya da diğer toplu taşıma araçlarıyla gidebilirdim ama her seferinde metroyu tercih ediyordum.

5 dakikalık beklemenin sonucunda metroya bindim. Her zamanki gibi yer yoktu. Telefonumu çıkarıp Erdem'e geç kalacağımı mesaj attım. Pencereden dışarıyı izledim. Önünden geçtiğimiz evlerin içerisindeki yaşamları tahmin etmeyi severdim. İzmir beni olduğumdan daha derin ve duygusal bir adam yapmıştı.

Şehrin buralarını avucumun içi gibi bilirdim. Metrodan inip Benzin'e doğru ilerledim. Benzin'e vardığımda yağmur yağmaya başlamıştı.

Gözlerimle mekanda Erdem'i bulduğumda yanında bir kız vardı. İç çekerek yanına gittim. Beni görünce kızın telefon numarasını alıp yanından gönderdi.

"Hoşgeldin kanka! Yalnız bu ne hal ya? Ne yaptın bizim DJ Yankıgül'e?" dedi. Ceketimi çıkarırken konuştum. "Birincisi ben DJ değilim. İkincisi ismim sadece Yankı. Üçüncüsü hayatında Dilvin denen melek yüzlü şeytana sahip olmayan kimse beni anlayamaz. Acım büyük kardeşim."

İzmir MetrosuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin