Hayat insana yapmam dediği her şeyi yaptırmak konusunda bir uzmandı. Misal aylar önce bana yeni tanıştığın bir adamla hiç bilmediğin bir şehre gideceksin deseler saatlerce gülerdim. Ama şuan neredeyse üç gündür o adamın evinde kalıyordum. Kısacası hayat bize önce tükürdüğümüzü yalatıyor ardından da bir bardak su içiriyordu.
İstanbul beklediğimden de güzel bir şehirdi. Zaten denizi olan bir şehrin kötü olması beklenemezdi değil mi ?
Geldiğimiz gün Behramla uzun sayılabilecek bir konuşma yapmıştık. Bana kendi evimde gibi hissetmemi ama yine de ondan habersiz dışarı çıkmamamı istemişti. Zaten nereye çıkacaktım ki ?
" Hazan kızım gel hadi seninle şöyle karşılıklı bir kahve içelim ." Nazlı abla evin her şeyiydi. Hem yemek yapıyor hemde elinden geldiğince evi çekip çeviriyordu. Behram ise ona annesi gibi davranıyordu. Asla saygıda kusur ettiğini görmemiştim.
Büyük bahçeye bakan pencerenin önünden geçerek Nazlı ablanın yanına ilerledim.
" Tamam ama sen geç bahçeye kahveleri ben yapayım olur mu?" Nazlı abla elini elindeki sarı beze silerek " Eh yap bakalım ." Diyerek yanımdan geçerek bahçeye çıktı. O çıktığı anda bahçedeki adamlar ön bahçeye geçmişti. Bu bir klasikti. Asla onlarla yüz yüze gelmiyorduk. Bunun nedenini sorduğumda Nazlı abla Behramın onları yeni işe aldığını tam anlamıyla güvenmeden evin içiyle muhatap olamayacaklarını söylemişti. Sanırım Behramda güven problemi vardı. Bunu düşünürken garip bir şekilde aklıma yüzü geliyordu. Düşüncelerimi bir kenara bırakarak dolaptan kahveyi alarak işe koyulmuştum.
Kahveyi çabucak yapıp bahçeye döndüğümde Nazlı abla eliyle bacaklarını ovalıyordu. Yaşı sebebiyle ayakta fazla durduğu zaman ayakları ağrıyordu . Bu sebepten elimden geldiğince ona yardım etmeye çalışıyordum. Ama Nazlı abla kendi işini başkasına yaptırmamak konusunda oldukça katıydı.
Kahvesini uzattığımda" Eline sağlık kızım ." Diyerek almış ve masaya bırakmıştı.
Kahvelerimizi içene kadar biraz sohbet etmiş ve ardından Nazlı abla yemek yapmak için mutfağa girmişti. Yemek konusunda asla yardım kabul etmiyordu. Bu sebepten ben bahçede oturmaya devam ediyordum. Aslında tek başıma bahçede durmak pek güvenli gelmiyordu çünkü genelde bahçede Behramın köpeği oluyordu. Ahh o köpek tam bir canavardı! Aslında köpekleri severdim ancak o beni pek sevmiyordu ki o köpeğin Behramdan başka birini sevdiğini de sanmıyordum.
Yarım saat kadar daha bahçede oturduktan sonra havanında biraz soğumasıyla eve girmek için ayağa kalmıştım ki bahçenin asıl sahibiyle karşılaştım. Ben şom ağzımı açtığım için de gelmiş olabilirdi tabi.
" Nazlı abla!" Fazla ses çıkarmak istemiyordum ama birinin acilen buraya gelmesi gerekiyordu. Yoksa bu canavar şey beni parça parça ederdi.
Ben koltuğun arkasına doğru haretlendiğimde o da hafifçe kıpırdamıştı. Aklımdan bütün senaryoları geçiriyordum. Eğer arkadan dolanıp girişe koşarsan daha yoldayken yakalardı beni . Eğer kalırsam da ben kalpten giderdim.
Ah şuan korumaların burada olmasını o kadar isterdim ki !
" İsimlerini de bilmiyorum ki seslensem." Arkamı dönmeden minik minik geri geri gitmeye başladım. Hiç tepki vermiyordu.
" Aferin sanaa güzel köpekk." Dediğim anda havlamış ve bana doğru hareketlenmişti. Ben çığlık atıp yüzümü kapattığımda
" Tuborg!" Allahım sana şükürler olsun kurtuldum. Parmaklarımın arasından baktığımda bana çatık kaşlarla bakan Berzanı görmüştüm. Evet süper olmuştu bu .
" O herhangi bir köpek değil . Onun bir ismi var. Tuborg. Hem bu saatlerde hep salınır bilmiyor musun?" Evet alışık olmadığım uzun bir cümle kurmuştu hemde köpeği pardon Tuborg yüzünden .
" Şey ben korkunca şeyy.."
" Neyse artık dikkat edersin. Seni parçalasın istemeyiz." diyerek yamuk ağız gülmüş ve eve yönelmişti.
" Behram!" Bana yandan bir bakış attığında " Behram bey bende sizinle geliyim "diyerek koşar adımlarla onu takip etmiştim . Benim o canavarla orada kalacağımı düşünüyorsa delirmiş olmalıydı.
**
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞİYANOĞLU
General FictionFırtınayı sever misiniz? Kararan havayı ,öfkesinden ağaçları döven rüzgarı, camlara acımasızca vuran yağmuru ? Sevmezsiniz değil mi? Ama Behram sever. Çünkü fırtına o. Yıkım o. Öfke o. Behramdan sadece kaçabilirsiniz. Tabi o izin verdiği sürece...