Söz verdiğim gibi teog bitti ve ben bölüm yazdım. Bu bölüm macera dolu. İyi okumalar😊
.............................................................
Odamda Rüzgar Bey'in yani komşu züppenin verdiği dosyaları inceliyordum. Bir anda koridorda sesler duymaya başladım. Ne olduğuna bakmak için çıktım. Bir kadın karşımda durup bana ters ters bakıyordu. Güzel alımlı ve makyajı oldukça güzel yapılan... "Buyrun" diye hitap ettim. Adını bilmiyordum. "Yeni asistan sen misin?" dedi terslercesine garip bir imayla. "Evet. Sorun nedir?" "Ben Tuğba Çetin. Rüzgar'ın nişanlısı." elini uzatarak bunu söylemişti. "Memnun oldum Tuğba Hanım. Ben Eylül Mihrimah. Sizin de dediğiniz gibi yeni asistan." el sıkıştık ve odama geçti. Herkes bana bakıyordu. "Ne bakıyorsunuz. İşinize döner misiniz artık. " diye hafif yüksek çıkan sesimle konuştum. Bende odama geçip koltuğuma oturdum. "Birşey ister misiniz? Söyleyeyim isterseniz." gülümseyerek sevecen bir şekilde söyledim. "Yok tatlım. Teşekkür ederim. Buraya senle konuşmaya geldim." bir anda ciddileşti. Allah kahretsin. Ne olacak şimdi? "Tabi. Buyrun." "Şimdi senin de anlayabileceğin gibi Rüzgar benim için önemli birisi. Bu yüzden kontrolüm altında olacaksın. En ufak yakınlaşmanız olursa... Neyse zor durumda bırakmak istemiyorum seni. Beni anlamışsındır zaten." "Tabi" diyerek onu destekledim. Buna gülümseyerek karşılık verdi. Tatlı bir bayandı. Ama hala rüzgar için komşu züppe diyecektim. Tuğba hanım benimle vedalaşıp gitmişti. Bende tekrardan dosyalarla ilgilenmeye başladım. Bu işi Sevmiştim.
Dosyalarla ilgilenirken öğlen olmuştu. Ve züppenin toplantısı vardı. E haliyle hatırlatmam gerekiyordu. Kapıyı tıklatıp odasına girdim. "Birazdan yeni müşterilerle toplantınız olacak Rüzgar Bey. Ondan sonrasında ise bir gezi vardı. " diye sakince konuştuktan sonra beni pür dikkat dinlediğini hissetmiş ve görmüştüm. Utanınca başımı eğdim yere doğru. Bunu fark etmemiş olacak ki "Başka birşey yoksa çıkabilirsin. Teşekkürler. " diye söyleyince başımı olumlu anlamda sallayıp çıkacaktım ki bir anda konuşmaya başladı. "Ha bir de şu yeni müşterileri bağla bana. Görüşmem gerek. " emir konuşmasını dinledikten sonra tabi gibi kısa bir cevap verip devam ettim. Odaya gidip hemen telefonla müşterileri bağladım.
Bir süre sonra sıkılınca müzik açmaya karar verdim. Telefonumu açıp 'cancağızlar' listesinden rastgele bir şarkı açıp çizim yapmaya başladım.
Rüzgar bir anda girince telaşlanıp telefonu yere düşürdüm. Ağzımdan 'hiiiiihh!' diye bir ses kaçtı. Rüzgar da şaşırmış olacak ki yanıma gelip bana yardım etti ve telefonu kontrol edip elindeki çizimlerime baktı. Kısa bir göz gezdirmenin ardından "Sen mi çizdin bunları?" diye sorunca utanıp başımı eğdim. Ve olumlu anlamda salladım başımı. "Başarılı." (multide eylülün çizimi var.)diye net bir şekilde konuşunca içimden on yüz bin milyonuncu kez yontulmamış kereste diye geçirdim. Merakla ona bakmaya başladım. Ne diyecekti bana neden gelmişti merak ettim. "Hazırlan Eylül. Toplantıya gidiyoruz. Ve... Bu çizimler de bende kalsın. " "Peki. Hemen hazırlanıyorum Rüzgar Bey. " diyip çantalarımızı hazırladım. Hemen komşu züppenin yanına gittim. Odaya tıklatıp girdiğimde Rüzgar beni bekliyormuş gibi hemen lafa atladı. "Hah! Eylül gel bakalım. Birincisi bu çizimler harika olduğu için RÜZKAY Şirketindeki yeni tasarımcı ve aynı zamanda benim sekreterimsin artık. " tam itiraz etmek üzere ağzımı açınca tekrar konuşup beni susturdu. "Lütfen. İtiraz etmeni istemiyorum. Sendeki bu yetenek gerçekten beni etkiledi. Bu çizimlerden daha çok çiz ve bir dosya yapıp ad ver bunlara. " demişti. Bende ses çıkarmayıp öylece kalakaldım. "Birde ufak bir hediye vermek istiyorum sana. Telefonun benim yüzümden hasar gördü. Ve sanırım buna tek çözüm yeni bir telefon almandı. Bende sürekli yedek telefon tuttuğum için birini sana vermek istedim. Hadi şimdi toplantıya gidelim. " deyip göz kırptı ve telefon kutusu sandığım şeyi bana verdi. Bir dakika çizimler de mi yanındaydı? Biraz şaşırsam da artık buna alışmalıydım. Ne de olsa artık tasarımcı ben olmuştum. Toplantıya girince herşey tıkırında ilerledi.Toplantıdan çıktığımızda çok yorulduğumu fark ettim, ama bundan ödün vermedim. Odama girdiğimde masamda bir çiçeğin olduğunu fark ettim. Kimden geldiğine bakmak için kartı elime aldığımda şirkette tanıştığım Deniz adındaki çocuktu. Yok artık bu kadar yüzsüzlük olamaz. Kartta 'Şirketimizin güzelliği bugün benimle yemek yemeye gelmek ister mi acaba ?' yazıyordu. Kaşlarımı çattım. Çiçekleri tutup çöpe attım. Her erkekle yakın olmaktan hoşlanmazdım. Üstelik yeni geldiğim bir yerde böyle biri varsa ona yavşak denirdi. Düşüncelerimden sıyrılmama yardımcı olan kapı açıldı. Yok artık. Olmaz ama yeter. Gibi tepkiler vererek kapıya bakmaya başladım...
..............................................................
Herkese merhaba. 1k olmuşuz. Teşekkür ederim hepinize. Yeni kitaplarımı da okumanızı tavsiye ederim. Uzun süredir bölüm yazamadım çok özür diliyorum. Bana ulaşmak için
İnstagram @mr.s_uehara hesabından DM atabilirsiniz.
(Bölüm zor çıkacak)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VampirHane #Wattys2016
WampiryKendi evlerini tutmuş üç kız. Yine kendi evlerini tutmuş 3 vampir erkek komşu. Vampir ve insanın tutkulu aşkı...