GÖREV VİNETNAM Bölüm 9

5 0 0
                                    

GÖREV VİETNAM BÖLÜM 9

Gece üç  kafadar iyice kafayı bulunca şarkılarla türkülerle milletin kafasını şişirmeye başlamış, muhabbetin gidişatı farklı mecralara kaymıştı. Prenses Kalpyso, mağaranın nüfusunun artmasını istemediği için bu üç ölümlünün gözlerine tanrısal uyku ekmişti. Gül parmaklı şafak sökerken Bahadır'ı hizmetçiler uyandırmıştı. Bahadır ne olduğunu anlamaya çalışıyor, gözlerini ovuşturuyordu. Aklı başına gelmeye başlayınca akşam Kalypso'nun verdiği görev ve kendinin de görevi başaracağı yönünde atıp tutmaları bir bir aklına gelmeye başlamış, bu durumdan kurtulmak için türlü bahaneler üretmeye başlamıştı. "Rahatsızım sevk alıp revire çıkmak istiyorum. Hava değişimi ya da terlik istirahati alacağım" gibilerden bahaneleri Kalypso, hiç dinlememişti bile. Bahadır'ı hemen göreve hazırlayıp yanına biraz keçi peyniri, kete ve su koyup salmıştı gurbete.

Bahadır, söylene söylene verilen adrese doğru yola düşmüş, bir müddet sonra da gözden kaybolmuştu. Meşakâtli bir yolculuğun ve çatışmanın adından iki gün iki gece sonra üstü başı perperişan halde mağaraya geri dönebilmişti. Mağaranın kapısını çalıp "Selamınaleyküm" deyip içeri girince perişan hali kimsenin gözünden kaçmamıştı. Bahadır, cebinde getirdiği çürük dişi Kalypso'ya verip kurulu olan sofraya geçip oturduğu gibi çalakaşık yemeğe koyulmuştu. Kalypso, çürük dişi ışığa doğru tutunca afallamış yerinden fırladığı gibi Bahadır'ın başına dikilmiş ve ona bas bas bağırmaya bağırmıştı.

KALYPSO: Sen beni enayi mi sanıyorsun Bahadır?

BAHADIR: Ne oldu ya?

KALYPSO : Bu diş köpek dişi değil ki. İnsan dişi,

BAHADIR: Eeee ne olmuş, sen kendin öyle dedin.

KALYPSO : Bana tam olarak ne olduğunu anlatır mısın Bahadır?

BAHADIR: Kapıda ki savaşçıyı geçtim. Yaşlı karının çürük dişini söktüm ama köpek beni çok uğraştırdı.

KALYPSO: Zeus seni ne yapmasııııııın. Kadınla birlikte olacaktın gerizekalı. Sana elli kerede de sordum anladın mı diye

BAHADIR: Bak sen tabi ben alkolünde tesiriyle akımı çakım anladım ya la .

Kalypso sinirli sinirli mağarada dolaşıp kendi kendine sesli halde söyleniyordu.

KALYPSO : Bir grup amatörle bu iş olmaz zaten kardeşim. Yüce Zeus, sana ne diyeyim ki. İllaki de bu üçü diye tutturmasaydın olmazdı saki. Şimdi büyük bir keyifle bu üçünün de kellesini uçurtacaktım.

Resul ve Ekber gülmekten altına yapacaklardı.

RESUL: Demek sen köpeği şeyettin.

BAHADIR: Yanlış anlamışsım dedim kardeşim. Uzatmayın işte .

Gecenin ilerleyen saatlerinde Kalypso'nun homurtuları kesilmiş, tahtına kurulduğu yerde derin düşüncelere dalmıştı. Bahadır, esasen onun yapmasını istediği işten daha zorunu başarmıştı. Bu işi bu üçünden başkasına verme yetkisi ve şansı bulunmadığından bu üçüyle yola devam etmesi gerekiyordu. Şarap yüzünden yine çeneleri düşen bu üç ölümlünün gözlerine tanrısal uyku ekip hepsini uyutmuştu. Mağaranın içini dingin bir sessizlik kaplamıştı.

Gül parmaklı şafak söktüğünde Bahadır, Resul ve Ekber kahvaltı sonrası civarı dolaşmaya çıkmışlar ve etrafı detaylıca bir kolaçan etmişlerdi. Mağaranın arka tarafında daha önce görmedikleri hayvanlara ait ağıllar vardı. İnekler, koyunlar, keçiler, domuzlar ve iki eşeğin bağlı bulundukları ağılları gezip dolaşmışlar, adayı ve mitolojik hayvanları ayrıca civarı biraz tanıma şansı bulmuşlardı. Kalyso'nun hizmetçilerine bağırtıları mağaranın arkasından dahi duyulabiliyordu. Eğer böyle iş yapmaya devam ederlerse içlerinden birini iki eşekten kart olanına karı olarak sunacaktı. Kart eşek yattığı yerden kalkıp mağaraya doğru iştahlı iştahlı anırmıştı.

Biraz sonra iki eşek bizim üç kafadarın duyacağı şekilde konuşmaya başlamışlardı.

GENÇ EŞŞEK: Abi eşeğiz diye sırtımıza vurmadıkları yük, yaptırmadıkları iş yok. Ne çalışma saatimiz belli ne de sigortamız var. Doğru düzgün yem veren de yok. Gel kaçalım ormana sende kalan günlerini huzur içinde geçir.

Yaşlı eşek bir müddet kendine bir şeyler anlatmaya çalışan genç eşeği dinlemiş ve ona cevabını vermişti.

YAŞLI EŞŞEK: Sen git abim benim beklentilerim var.

Üç kafadar yaşlı eşeğin konuşmaları karşısında gülme krizine girmişlerdi. Fakat birkaç dakika içerisinde bu neşeli hallerinden eser kalmamıştı. Yakında gerçekleşecek olan deniz seferi üçünü de derin bir kaygıya sürüklemişti. Adadan kaçmak adına giriştikleri sefer neredeyse ölümlerine neden oluyordu ve bu olaydan ucuz kurtulmuşlardı. Ama yolculuğu sorunsuz tamamlayıp da Hermes'in kaybettiği Zeus'a ait üç çatallı altın asayı getirmeleri halinde Kalypso, onlara adadan kurtulacakları yönünde ve üzerlerinde ki lanetin kaldırılacağına dair bir söz vermişti. Prenses Kalypso, mağarasının etrafında dolaşıp hizmetçilerine bağırıyor, yakında gerçekleşecek olan ve bizim üç kafadarın çıkacağı deniz seferinde eksik bir husus kalmaması için hazırlıkları tekrar tekrar kontrol ediyordu. Üç kafadar hayvan ağıllarının yanından ayrılıp sahilde bağlı duran teknelerini kontrol amacıyla sahile inmişlerdi. Tekne, maceralı kaçış denemesinden bu yana bir haftadır sahile bağlı durumdaydı ve ıslanmış olan tüm ekipmanı; motor ve bujileri kurutmuş, yük safrasını eşit dağıtmış, teknenin diğer aksamlarını ise yeni bir sefer için gözden geçirmişlerdi. Resul, dümen dolabının başına geçip motoru işletmiş sorunsuz halde çalışan dizel motorun tatlı homurtuları tüm koyda yankılanmıştı. Motoru eski ama iş görüyordu. Bu tekne açık deniz için hiç uygun olmamasına karşın bizim üç kafadarın bundan haberi yoktu. Bu onlar için bir avantajdı aslında. Kendini bilen hiçbir denizci böyle bir tekneyle açık denizde yol almak istemezdi. Prenses Kalypso, şarap testilerini onlar için dizel yakıtına çevirmiş ve teknelerine koydurtmuştu. Ayrıca tüm yiyecek ve içecekler de yerleştirilmişti. Geriye kalan Kalypso, tarafından kendilerine verilecek bir bilgilendirme semineri ve müzikli bir eğlenceydi. Ölümsüz tanrılara yaraşır cinste bir akşam yemeğinden sonra Kalypso, üç ayaklı bir yazı tahtasını oturdukları ziyafet sofrasının yanına getirtmiş ve elindeki tebeşirle bizim üç kafadara girişecekleri macerada yapmaları gerekenleri ve atlatacakları sınavları anlatmak için konuya girmişti. Tavrı son derece ciddi ve bakışları son derece kararlıydı.


VATANDAŞIN MİTOLOJİ İLE İMTİHANI I.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin