Bir klişeye imza atmak...
Doğruluk mu? Cesaretlilik mi?Tarih: 23.04.2016
Sevgili cupcakecim bugün yine saçma sapan ama eğlenceli geçti.
Aslında her zaman ki gibi sıradanlıkla güne başlamıştım.
Spora gittim. Sonra güzel bir duş. Ardından sağlıklı bir kahvaltı ve kitap okuma...
Ama sonra tatlişlerim beni aradı. Erkekler toplanmışlar bizim gruptaki diğer kızlarla bunlarda gideceklermiş sende gel diyorlar.
Ben de kabul ettim. Üzerime pudra pembesi dizlerimin hemen altında biten tül bir elbise ve altına siyah topuklu ayakkabılar giydim. Yanına da siyah clutch(klaç çanta böylemi yazılıyordu:))) çanta alarak evden çıktım. Havanın güzel olmasından dolayı yürümeyi tercih ettim.Meriçin evine geldiğimde herkes buradaydı.
İçeri girdiğimde beni ilk fark eden İpek oldu. İpek sarı saçlı, mavi gözlü, beyaz tenli, uzun boylu oldukça güzel bir kız. Bunun yanında oldukça saf ve tatlı.
Ben içeriye girince:
-Burçin geldiii...
Diye koşup bana sarıldı. Diğerleri de hep bir ağızdan hoşgeldin dediler.Geçmiş(Oyun zamanı)
Herkese selam veriyor ve koltuğa oturuyorum. Erkekler yine maçlardan konuşurken biz kızlar modadan ondan bundan konuşuyoruz. Bende böylelikle yeni dedikodular öğreniyorum. Mesela Azra sürtüğü okuldan atılmış. Sebebini soruyorum hemen. Onlarında pek bir bilgileri yok bu konuda. Ama hepimizin mutlu olduğu kesin. Sonuçta okuldan bir sürtük ayrıldı. Gözüm saate kayıyor ve 2 saattir sohbet ettiğimizi görerek hadi oyuna geçelim diyorum.
Herkes kabul ediyor ve oyuna geçiyoruz. İlk ben Ayaz'a soruyorum.
-Ayaz, d mi c mi?
(İç ses: Al işte üşengeç.
Ben: Sen sus...
İç ses: Aman iyi be.)
İç sesimle konuşmadan gerçek hayata geçerek Ayaz'ın cevap vermesini bekliyorum. Fazla bekletmeden soruma doğruluk diye cevap veriyor.
Haince gülerek ne sorucağımı düşünüyorum. Tabi bu arada Ayaz bak doğru düzgün şeyler sor diyor.
-Ayaz buradaki bir erkekle çıkacak olsan hangisiyle çıkardın?
Kızlar bana dönüp sırıtırken erkekler küfrediyorlar.
Ayaz:
-Yuh kızım bu nasıl bir soru. Ne tür düşüncelerin var lan senin?
Ben:
- Hadi hadi dırdır etmede cevapla.
Ayaz:
-Of Burçiiinn...
Ben:
- Arkadaşa of denmez.
Ayaz:
- Mertle çıkardım.Mert, Ayaz'a şimdi ebeni s•••• diyip onu dövmek için ayaklanıyor ve Ayaz da abi benim vallahi suçum yok diyerek kaçmaya başlıyor. Tabi bizde bu arada kahkalarla onları izliyoruz. Durduracağımızı mı sandınız?
Ah tabiki de hayır. Gülmek daha eğlenceli.
Bir müddet sonra Mert, Ayaz'ı yakalayıp bir güzel pataklıyor sonra oyuna dönüyorlar. Ayaz bir yandan da hep senin yüzünden Burçin diye yakınıp duruyor.
Bu sefer şişeyi Mert çeviriyor. Şişe ben ve Meriç arasında duruyor.
Meriç bana soruyor.
Meriç:
- Doğruluk mu ,Cesaretlilik mi?
Aslında bugün pek ekşın yaşamadığımı düşünerek Cesaretlilik diyorum.
Meriç:
- Dışarı çıkıyoruz ve sen bir polis arabası görünce heyecanlı hareketler sergileyerek durduruyosun. Sonra cama yaklaşıp ehliyet,ruhsat beyler diyorsun.
Ben:
-Oha...
Hepimiz şok oluyoruz. Yapması gerçekten çok eğlenceli olur ama fazla cesaret isteyen bir hareket.
Ben:
- Kabul. Ama kameraya alacaksınız.
Meriç:
- Pekala. Hadi çıkalım...
Dışarı çıkıyoruz. Ayağımdakilerle nasıl koşacağımı düşünürken geçenlerde spordan sonra buraya geldiğimizde burda spor ayakkabı bıraktığımı hatırlıyorum. Onları ayağıma geçirip dışarı çıkıyorum. Diğerleri de arkamdan geliyor. Meriç kamerayı hazırlıyor.
Meriç'in evi işlek bir caddeye yakın olduğu için polis arabası bulmak pek zor olmuyor.
İlerimizde bir polis arabası görüyoruz ve ben bizimkilerden biraz uzaklaşıyorum ve polis arabasına hararetle el kol yapıyorum.
Polis arabası yanıma geliyor ve camını açıyor.
Ben:
- Ehliyet, ruhsat beyler...
Diyorum. Ben bunu diyince kapıları açıyorlar bende hemen hayırlı işler beyler diyerek koşturmaya başlıyorum. Tabi iki poliste arkamdan koşturuyor. İşlek caddeye dalıyorum ve izimi kaybettirmem zor olmuyor. Daha sonra da arka sokaklardan Meriç'in evine geri dönüyorum. Beni gördüklerinde koşarak yanıma geliyorlar. Kızlar endişelendiklerini söylüyorlar. Gülüyorum ve çok manyakça olduğunu ama çok eğlendiğimi söylüyorum. Meriç aslında yapamayacağımı düşündüğünü bu yüzden bu görevi verdiğini söylüyor. Bende işte yaptım Meriç Bey. Eee çektiniz mi diyorum. Meriç çektiklerini ve artık daha fazla ayakta durmakta sıkıldığını ve içeri geçmemizi söylüyor. İçeri geçince bu sefer şişeyi İpek çeviriyor. Şişe yankı ve Eslem arasında duruyor.
Yankı, Eslem'e soruyor:
- Doğruluk mu, Cesaretlilik mi?
(İç ses: Bence beni seviyor musun, sevmiyor musun diye sormalıydı.
Ben: Aslında bence de birbirlerini seviyorlar ama söylemiyorlar.
İç ses: Bencede. Acaba bir çöpçatanlık mı yapsak ki?
Ben: Bakarım. Kendi başlarına akıl edemezlerse bir şeyler ayarlarız. Ama şimdi susta oyuna döneyim.
İç ses: Tamam tamam, hadi ben gittim. Sonra konuşuruz.)
Eslem: Hmm. Doğruluk Yankı.
Yankı: Tüh be... Aklımda çok güzel bir fikir vardı. Neyse o zaman ben başka bir soru sorayım. Pekala şimdi soracağım soruya gerçekten doğruyu söyle.
Eslem: Tamam.
Yankı: Sana gelip çıkma teklif etseydim kabul edermiydin?
Hepimiz sessizlik içinde Eslem'in cevabını bekliyoruz. Çünkü hepimiz şaşkınız. Evet, kabul birbirlerini seviyorlar ama böyle sorması biraz şaşırtıcı geliyor hepimiz için.
Eslem: Bilmem, sorarak deneyebilirsin mesela.
Yankı: Pekala. Biraz pat diye söylemek olacak ama seni seviyorum. Benimle bu ömrün geri kalanını geçirmeni çok isterim. Benimle bu ömrün geri kalanını geçirmeye evet dermisin?
( İç ses: Vay vay vay. Yankı Bey'e de bakın siz...
Ben: He lan. Neyse bizim bir şey yapmamıza gerek kalmadı.)
Eslem'e dönüp baktığımda utanmış olduğunu fark ediyorum. Ama gülümseyerek "evet bu ömrümün geri kalanını seninle beraber geçirmeyi çok isterim" diyor.
Hepimiz çok mutlu oluyor ve onları tebrik ediyoruz.
( Ben: Gördün mü Hafize bak benim yapmama gerek kalmadı.
İç ses: Gördüm de niye şimdi Hafize dedin bana?
Ben: Artık senin adını Hafize koydum.
İç ses: İyi, peki bir şey demeyeceğim...)
Daha sonradan arada oyun kaynıyor gidiyor. Bir süre sonra karnımızın acıktığını fark ediyoruz.
Ben: Hadi bir şeyler yemeye gidelim. Evde kim uğraşacak şimdi?
Meriç: Aynen, Burçin haklı. Hadi çıkalım.
Hepimiz ayaklanıyor ve evden çıkıyoruz.
Yakınlarda bulunan fast-food yerine gidip orada yemeğimizi yiyoruz. Ve daha sonra artık geç olduğunu fark edip evlerimize dağılıyoruz.
( Şimdiki Zaman)Ve işte bütün günüm böylelikle dopdolu geçti cupcakecim. Ama oyun gerçekten eğlenceliydi. Ve evet Eslem ile Yankı'da artık sevgililer. Bu da çok güzel bir haber. Ben uzun yıllar beraber olacaklarına inanıyorum...
İşte bu günümde böyleydi cupcakecim.
Bakalım yarın neler olacak?İyigeceler cupcakecim...
Herkese merhabaaa:))))) Yeni bölüm geldi. Umarım beğenmişsinizdir. Yıldıza basmayı ve de düşüncelerinizi yorum olarak belirtmeyi unutmayın...
Yeni bölüm de görüşürüz.
:)))))))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Burçin ve Cupcake
HumorBurçin yemek yapmayı küçüklüğünden beri çok seviyordur. Bir gün okuduğu dergide bir yemek kursu olduğunu görür ve hemen yazılır. Ama başından bela ve komiklikler hiç gitmez.. ***Bu kitap günlük şeklinde yazılmıştır. Konu dolayısıyla içinde arada yem...