5. Bölüm

31 10 0
                                    

iddiaya girdikten sonra bi müddet konuşmadık. Asrın maçı izlerken sıkılıp bende odama çıktım.

Bugün aldığım resim malzemelerini dolavıma yerleştirirken telefonumdan şarkı seçip en son ses dinlemeye başladım.
Bi yandanda şarkıya eşilk ediyodum. Dağınık topuzum dahada bozulduğunda bende saçımı salık bıraktım. Şuan hem dans ediyo hemde şarkı söylüyodum. Şarkının bitmesiyle ufak bi çığlık atıp şarkıyı bitirdim.

Önüme düşen saşları elimin tersiyle arkaya ittiğimde alkış sesiyle yerimde zıpladım.

Dufağımı ısırıp kapıya baktığımda Asrın duvara yaslanmış beni alkışlıyodu. Not: Bir daha evde tek olsam bile şarkı söylerken kapıyı kilitliceksin Ayla.

"İnsan bi haber verirdi geldiğini."
"Sesinin kötü olduğunu biliyodumda dans ettiğini bilniyodum ya." Diyip elini normalden uzun olan saçlarına daldırdı. Sonrada ensesine götürdü. Böyle yapan her erkeğe bi zaafım olmuştur benim yaa. Niye öyle yapıyosun ki şimdi?  Neyse Alya. Kendine gel kızım. Bu çocuğu tanımıyodun bile.

"Saol ya. İltifar olarak kabul ediyorum canım. Hem bu arada sen şarkını  söylemeden önce haber verde bulunduğum ortamdan uzaklaşıcam. O sesle az daha sağır oluyodum."

Kapının çalınma sesiyle aşşağıya indim Asrın arkamdan "o kim lan?" Diye bağırıyodu. Güşmeden edemeyip "kocam" diye karşılık verdim. "Ne kocası? Alya ne diyosun sen?"  Arkamdan koşarak gelmeye başladığında adımlarımı hızlandırıp kapıyı açtım. Asrın'da arkama geldiğinde kapıdakinin kim olduğuna baktı.

Bende önüne geçip görmesini engelledim. Arkadan belime elini uzatıp beni kendine çekince kalbim bi ağzımda attığını hissettim. "O kim sevgilim?" Bilerek sesini yüksek çıkarınca kızarmadan edemedim. En son dayanamayıp pizzacıdan pizzaları alıp parasını ödedikten sonra kapıyı kapattım. Kapatmaz olaydım.

Şuan burunlarımız birbirine değiyodu. Belimde olan elini çekmeden diğer elinide kapıya koydu. İki elinin arasında kalınca "Ya ne yapıyosun sen? Çek ellerini." Dedim.

"Bi daha şaka yapıyım deme küçük cadı!" Diyip ellerini çekti. Kalp atışlarımı düzene sokmaya çalışırken
Asrın mutfağa geçmiş pizza kutularını açıyodu. Odama geçip aynaya baktığımda kızarıklığın gitmesi için banyoda yüzümü yıkadım. Üff ya domatesden farkım yoktu. Burunlarımızın değdiği an aklıma geldiğinde dudağımı ısırıp havluyla yüzümü kuruladım.

İki üç tur atıp sakinleşince mutfağa gittim. Asrın çoktan pizzalara dalmıştı. Çok yapılı bi tip deildi. Hatta benim kilomda bile sayılırdı. Boyu uzundu ve belli olmasada kasları vardı.

Uzun süredir ayakta böylece onu dikizkediğimi fark edip hemen karşısındaki sandalyeyi çekip oturdum. "Bi dahakine o kadar uzun bakmana izin vermem." Diyip göz kırptı. Al işte. Oda fark etmişti. Resmen gözle tecavüz etmiştim çocuğu.

Umursamamaya çalışarak "Saçmalama tabikide seni dikizleniyodum. Sadece saçındaki sucuğa bakıyodum." Dediğimde fazla saçmaladığımı fark edip içimden küfür mırıldandım. Elini saçına götürüp kontrol ettiğinde "nerde?" Dedi.

Hemen pizzadan bi sucuk alıp saöına fırlattım. Tam kafasının ortasında durduğunda zafer imasıyla sırıtıp "orda işte sucuk." Diyip kahkaha atmaya başladım. Ne kadar güldüysem karnım ağrımaya başlamıştı. "Kim kime gülüyo görücez şimdi." Diyip bana doğru yaklaşmaya başladığında sandalyeden kalkıp tezgaha doğru geri geri gitmeye başladım. Elimin tezgaha değmesiyle yerimde durup Asrın'a yavru kedi bakışları gönderdim.

"Ya Asrın yaa tamam bi daha gülmicem söz." Dedim. " bi söz daha almak istiyorum." dediğinde kaşlarımı çatıp "ne sözü" dedim.

Nefesini duyucak kadar yakınıma gelip "doğruluk cesaretlilik oynucaz şimdi." Dedi. Bu bi söz sayılmazdı ama  olsun.

"Peki tamam. Ama önce yemek." Diyip kalktığım sandalyeye geri oturdum. Bu seferde Asrın tezgaha yaslanıp ellerini bağladı ve beni izlemeye başladı. Ne yaptığını sanıyodu ki bu? Hayatımda yediğin en hızlı pizzamdan sonra dolaptan bi şişe çıkartıp "evet. Şimdi oynayabiliriz." Dedim.

Oturma odasına giderken bende arkadan ne sorabiliceğimi düşünüyodum. Hakkında hiç bi şey bilmiyodum ve öğrenmek istediğim kesindi.

Masanın başına oturduğunda tam karşısınada ben oturdum.  Şişeyi tutup "hazır mısın?" Evet anlamında başımı salladım.

Şişeyi çevirdi. Durduğunda o soruyo ben cevaplıcaktım. "Evet küçük hanım. Soruyorum. Doğruluk mu cesaretlilik mi?"
Dudağımı ısırıp iki seçeneği de düşündüm. "Doğruluk" diyip sorucağı soruyu bekledim.

"Hmmm. Kaç sevgilin oldu?" Sorduğu soruya hiç düşünmeden "bir" dedim.

"Peki neden ayrıldını?" Dediğinde cık cıklayıp "sadece bi soru." Dedim. Şişeyi bu sefer ben çevirdiğimde yine o bana sorucaktı. Hakkımı götürebildiğim kadar doğruluk dicektim.

"Doğruluk" dediğimde bi saniye bile düşünmeden soru sordu.  "Neden ayrıldınız?"

"Onu birisiyle öpüşürken buldum." Dedim. O an aklıma geldikçe üzgün olmak yerine iğreniyodum. Nasıl öyle bi hata yapmıştım ki?  

"Çok üzülmüş müydün?"dediğinde bi ara iç sesimi okuduğunu sandım.

"Hayır. Sadece kendimden iğrenmiştim." Dedim.

Şişeyi yine çevirdiğimde bu sefer ben ona sorucaktım. "Doğruluk" dediğinde. "Kaç tane sevgilin oldu ve şuankisinin adı ne?" Dedim.

"Şuan sevgilimin olduğunu nerden biliyosun?" Demesiyle bi kötü oldum. Ne yani sevgilisi mi vardı?

Arakadaşlar biliyorum en heyecanlı noktasında kestim ama diğer bölümüde bugün yayınlıcam. Umarım okursunuz. Yorumlarınızı bekliyorum. Okuyupta şu yıldızın üstüne basmayanlara sesleniyorum (umarım iki saat matematik dersinden sonra biyoloji dersine sonrada kimyaya girer ve kapanışıda edebiyatla yapasınız:p) hihahaha:D

Seviliyosunuz canlarrrrrr:))))

BAĞIMLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin