●yetmiş dokuz●

1.3K 89 13
                                    

(Y/N: En uzun bölüm)

"H-hyung?" Yoongi ona seslenen tanıdık sesi duyduğunda anında başını kaldırmıştı ve önündeki çocuğu tanıdığı anda sıkıntıyla sızlanmıştı. "Siktir git, Namjoon."

"Neden buradasın?.." Namjoon, Yoongi'nin sözüne karşılık bile vermemiş, bankta yanında yerini alıp oturmuştu. "..bir sorun yok değil mi? Neden ağlıyorsun?"

"Git." Büyük olan yüzünü tekrardan gizlerken, diğerinden gizlerken homurdanmıştı. Çok yorgun hissediyordu, sadece uyumak istiyordu ve hiç sohbet havasında değildi, özellikle de eski sevgilisiyle. "Beni yalnız bırak."

"Hyung.. her şey için üzgünüm gerçekten artık seni rahatsız etmeyeceğim, söz veriyorum. Sana bazı berbat boktan hatalar yaptığımı kabul ediyorum ve seni aştım." Namjoon dürüstçe cevaplamıştı, son haftalardır aklını kurcalayan her şeyi söylemişti.

"Git Namjoon. Yalnız kalmak istiyorum." diye tıslamıştı Yoongi, Namjoon'un yüzüne bile bakmıyordu çünkü ne diyeceği umurunda bile değildi.

"Geçmişi unutup arkadaş olamaz mıyız?"

Büyük olan başını çevirip diğer çocuğa bakmıştı, ona yüzünde çaresiz bir ifadeyle bakan çocuğa. O değişmişti, gerçekten de değişmişti. Ama Yoongi'nin, yine, umurunda bile değildi.

"İlgilenmiyorum." Soğuk bir ses tonuyla cevaplamıştı. "Şimdi başka problemlerim var."

"Ağlamanın sebebi olanlar mı?" Yoongi aniden Namjoon'a bakmış ve öksürmüştü. "Ağlamadım."

"Hayır tabiki de ağlamadın." demiştİ Namjoon iğneleyici bir şekilde. "Bunun hakkında konuşmak ister misin?"

"Aslında hayır." Bir anlığına ortama sessizlik hakim olmuştu, Yoongi az önce neler olduğunu düşünüyordu. Erkek arkadaşının ve diğer herifin hayali, odasında öpüşürken. Kalbi yeniden acıtmaya başlamıştı, Jimin'le ilgili aklına gelen her düşünce ile göğsündeki acı giderek büyüyor ve büyüyordu.

"Belki de anlatmak daha iyi hissetmeni sağlayabilir?"

"Ne? Beni aldatan eski erkek arkadaşımla aynı onun yaptığı gibi beni aldatan erkek arkadaşım hakkında mı konuşmak?" Küçük olan başını önüne ellerine bakarken Yoongi ona kaşlarını kaldırarak söylenmişti.

"Özür dilerim. Ben bir pisliğim."

"Oh sonunda anladın."

"Bana kapıyı açan şu çocuk, erkek arkadaşın mıydı?" Namjoon kararsız bir şekilde sormuştu, konuyu değiştirmek ve Yoongi'nin gözlerinin içine bakmak istiyordu ama büyük olan onun bakışlarından gözlerini kaçırıyordu.

"Evet." diye cevaplamıştı, yine Jimin'i düşününce göğsünde büyüyen acıyı hissederek. Onun gözlerinin gülüşü, tombiş yanakları, ona tatlı bir ifadeyle bakan koyu kahve gözleri, yumuşak elleri, tatlı dokunuşları ve dudakları – onun Yoongi'ye mükemmel hissettiren mükemmel dudakları. Yeniden ağlamanın eşiğindeydi. Kalbi ağrıyordu, küçük olanı kollarının arasına alıp sarılmak istiyordu, onu öpmek, ona sarılmak ve sadece onun etrafında olmak istiyordu. Ama yapamazdı. Hoseok'u öpen Jimin'in hayali her şeyi yok ediyordu. Sanki sahip oldukları her şey, her an, her duygu ve her öpücük yalanmış gibi geliyordu.

"Ne oldu?" Namjoon sormaya devam ediyordu, ama Yoongi onunla konuşmak istememesine rağmen, yine de cevap vermeye devam ediyordu. "Onu başka bir herifle öpüşürken gördüm."

"Vay siktir.."

"Evet. Her şey bir yalandan ibaret gibi." demişti Yoongi, neredeyse fısıldayarak. Namjoon'a bakmıyordu ama, diğeri onun sesindeki üzgünlüğü hissedebiliyor ve görebiliyordu. "Hm.. Anlıyorum.."

#sadlife [yoonmin ]▶[Türkçe Çeviri]◀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin