Ne işi var...!

97 16 11
                                    

Ciğerlerimi yalayıp geçen ilaç kokusu bedenimi iyice uyuştururken,elimin üzerindeki soğukluk ve burnuma aşinası olduğum o güzel koku dolarken,bu uykudan hiç uyanmak istemiyordum.Gözümü yavaş yavaş açınca siyah hayatlarımıza tamamen zıt beyaz bir tavanla karşı karşıya kalmıştım.Kafamı sağ tarafa çevirince görüş açıma bir eli elimde sandalyede uykuya kalmış bir adet uyurken bile yakışıklılığından hiçbir zaman ödün vermeyen bir Tolga girmişti.Aklıma dün gece gelince gözümden kaçan bir damlaya engel olamamıştım,ya biraz daha geç gelseydi.Onu affetmemeliydim beni oraya davet ettiyse yanımdan ayrılmamalıydı. Elimi elinden kurtarıp sol tarafımdaki sürahiden su almak için uzanmıştım ama bu pekte mümkün olmamıştı.Biraz daha uzanıp parmak uçlarımı sürahiyle birleşmiştirmiş sürahiye uzanmıştım ama ellerimden kayıp giden sürahi yerle bütünlemiş,cam kırıklıkları kalbim gibi paramparça olmuş etrafa saçılmıştı.Açılan oda kapısından giren bir adet Egemen korkudan üç buçuk olmuş Tolga öylece bana bakıyorlardı.
"İyi misin Ecem'im,susadıysan Tolga'ya söyleseydin ya."Tolga Bey benimle konuşacak yüzü kendinde bulabilecek miydi acaba.
"Ben alabilirdim,sadece biraz uzağa koymuşlar."
"Ben uyuyakalmışım özür dilerim."diyen Tolga'nın bu kadar sakin olması sinirlerimi bozuyordu.
"Saat kaç Egemen ne zamandır yatıyorum burada."Annemlere haber verdiyseler utançtan yerin dibine girerdim herhalde.Telefonunu cebinden çıkarıp bana baktı.
"Saat sabahın dördü Ecem,sen iyi misin biraz daha?"İyi miydim gerçekten dün gece atlattığım o iğrenç olay aklıma geldikçe kılçığın ucu sivri noktaları boğazımdan yukarı doğru çıkan nefesime batıyor,battığı yerlere somut değil soyut darbelerin imzasını atıyordu.Ya biraz daha geç gelseler di...
"Annemler,annemlerin haberi var mı ne söyledin onlara Egemen?"Burun kemerini sıkıp Tolga'ya kısa bir bakış attı.
"Okul kıyafetlerini evden aldım,okula Merve ile gideceğini söyledim,ama okula gitmeyeceksin.Tolga babasıyla konuşup devamsızlık ve müdür işini halleti okulda olarak gözükeceksin,Merve dışarda kahroldu iyiysen içeri göndereceğim?"Bu ne demekti şimdi,beni orada yalnız bırakıp o sarı yellozla dans ederkende bu kadar rahat mıydı?Tabii ki de neden rahat olmayacaktı ki şu an bile umrunda olduğum söylenemezdi.Sulu göz arkadaşım şimdi ne kadar ağlamıştı.
"Egemen bizi biraz Ecem'le yalnız bırakır mısın?"Rahatlığa bakar mısınız? Yüzsüz bi de bizi rahat bırak diyo.Nah yalnız kalıp konuşurum senle.
"Merve'yi çağır Egemen konuşmak istemiyorum,kimseyle."diyen ben Tolga'ya bir kere bile dönüp bakmamıştım,nefesini seslice dışarı verip Egemen'in hadi deyişiye kapıya doğru adımladı.Kafamı kaldırıp arkasından bakmaya başladım.Omuzları çökmüştü.Hiç beklemediğim anda arkasını dönünce göz altları morarmış kaşında ufak bi bandaj yapışılıydı.Gözlerinden geçen duygu değişimleri kafamı karıştırırken,gözlerimi ellerime indirdim.Merve sanki bir işaret beklermiş gibi içeri girince ağlamaktan akmış makyajı ve şişmiş gözleriyle üstüme atladı.
"Ya it çok korktum,küt diye bayılınca."diyip yine ağlamaya başladı.
"Kız ne ağlıyorsun,tabii biraz geç kalsaydınız şu an bu kadar sakin olmazdım ama iyiyim şimdi."O ağlayınca benimde gözümden bir damla yaş düşmüştü.
"Kalk kız üstümden ağlayacaksan git dışarda ağla."Hemen kendini toplayıp üstümden kalktı.
"Kız çocukcağızı niye kovdun odadan nasıl dövdü adamı biliyor musun?Bütün gece başından hiç ayrılmadı,acıdım vallaha Egemenle konuşurken duydum kendini suçluyo zaten Yiğit'inde partisi mahvoldu."diyip içime beni yiyip bitirecek bir kurt düşürmüştü.Gerçekten sabaha kadar başımda mı beklemişti,sonuçta kendini suçlu hissediyordu değil mi?
"Ohh! İyi oldu ona yanında arkadaşını götürüyosun ama hiç umrunda değil.Orada başkasıyla şapıyodu resmen."Merve gözlerini kısıp yine bilmişlik edasıyla konuşmaya başladı.
"Kız kıskandın mı yoksa?"diyip odayı dolduracak bir kahkaha attı.Odanın kapısı çalınca ikimizin kafasıda kapıya dönmüştü.Tolga kapıda durmuş girmek için izin ister gibi masum masum bakıyordu.Merve gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıp boğazını temizledi.
"Ben çıkayım da siz konuşun bari."diyip gülümsedi.
"Biraz konuşsak,"kafamı ellerime doğru indirip yüzüne bakmamaya özen gösteriyordum.Yine odaya o muhteşem kokusu dolmuştu.
"Ben konuşmak istemiyorum.Egemen'i çağırır mısın,hatta telefonum nerede?"Gözlerim her yerde
telefonumu ararken Tolga yanımdaki odanın içinde beyazdan farklı tek renk olan gözleri gibi okyanus mavisi koltuğa kendini bıraktı.
"Lütfen dinle,biliyorum yaptığım aptallıktı.Seni oraya ben götürdüm ama sana sahip çıkmadım.Özür dilerim sadece Esila'yı aylardır görmüyodum dans edelim deyince de kırmak istemedim.."Bana neden anlatıyordu ki bunları.O sarı yelloz hakkında hiç bişey duymak istemiyordum.
"Daha fazla bişey anlatmanı istemiyorum.Egemen'i çağır ve çıkartsın beni burdan."Gözlerinden geçen kırgınlıklar içimi acıtsada içeriye dalan uzun boylu doktor ve Egemen beni vicdan azabından kurtarmıştı.
"Uyanmışsın.Şimdi direk konuya giriyorum sakın sözümü kesmeyin sonra sorularınızı sorarsınız"Başımı sallayıp arkama yaslandım.Üzerimde gezinen yan taraftaki bakışlar beni rahatsız etsede doktorun cümlelerine adapte olmaya çalışıyordum.
"Şimdi sıkıntı yapmıyacaksın,ufak krizler geçirebilirsin Egemen biraz anlattı.Bu aralar fazla yorma kendini bi kaç gün dinlen zaten okulun ilk haftaları bi sıkıntıda olucağını düşünmüyorum.Baş ağrıların olursa bi ağrı kesici yazdım."diyip önündeki kapıda bişeyler karaladı.
"Tamam artık çıkabilir miyim bu hastaneden sanki duvarlar üstüme üstüme geliyor gibi hissediyorum."Doktor kafasını sallayıp beni onayladı.
"Egemen çıkış işlemlerini halleti.Seni iki hafta sonra tekrar görmek istiyorum.Bayılmanla ilgili şüphelendiğim bir şeyler var."Bu da ne demekti şimdi aıkıntıdan bayılmıştım hani.Tolga artık sessizliğe dayanamamış olmalı ki konuşmaya başladı.
"Şüphelendiğiniz şey şimdi söyleyebileceğiniz bişey mi ya da kötü bişey mi var?"Sanane kardeşim ölürsem ben ölcem sana noluyodu ki.
"Hayır,hayır kötü şeyler değil sadece bir kaç önlem amaçlı genç adam."Tolga derin bir nefes verip doktora gülümsedi.Doktor geçmiş olsun dileklerini iletip odadan ayrılırken Merve eşyalarımı toparlamaya başlamıştı bile.Hava yavaş yavaş aydınlarken Merve'nin ailesinden ayrı yaşadığı evine gelmiş benim için olan odaya yerleştirilmiştim.Egemen de açık bir dille burada kalacağını söylemişti,ahh Tolga da geç olduğu için gitmemiş oda Egemen'in ısrarıyla burada kalmıştı.Akşam üstü 5'te uyandığımda evde sadece Merve'nin olması beni şaşırtmamıştı.Hafta sonuna kadar yataktan kalkmamam üzerine tehditler yerken yataktaki üç günlük zamanımı genellikle abur cubur yiyerek ve film izliyerek geçirmiştim.Bu iki günde sadece Egemen gelmiş her zaman ki eşşekliklerini yapmış,yanımda uyumuş benimle Merve'nin evini pisletmeme yardımcı olmuştu.Merve'nin evini kirletirsem beni bu yataktan daha çabuk kalırscağını düşünmüştüm ama büyük bi yanılgıya uğramıştım.Bu iki gün içinde Tolga bi kere bile uğramamıştı,çünkü ona hala kızgındım.Ama çocuk bir yandan da haklıydı,sonuçta oraya eğlenmeye gitmişti çocuk bakıcısı gibi benim peşimde gezicek hali yoktu.Her saat başı Egemen'in Tolga'yla konuştuğunu biliyordum ama bu pekte umrumda diğildi.Ahh!Kimi kandırıyordum ki o tuhaf karamel ve okyanus ferahlığıyla dolu olan kokusunu özlemiştim.O koku beni tuhaf hissettiriyordu.Ama beni ilgilendirmiyordu.Sadece o parfümün markasını öğrenip gelecekteki sevdiceğime o parfümlerden alacağım.Pda öyle kokmalıydı,acaba başkasının üzerinde de onun gibi kokar mıydı?Sonuçta her insanın tenine uygun olan bir koku vardır değil mi?Neyse bunu sonraya saklamalıydım.Çünkü birazdan Egemen beni eve bırakıcaktı.Ama her gece Egemen ya da Merve'yşe yatmaya alışmıştım.Geceleri rüyalarımda kötü şeyler görüyordum ama bu öncedende vardı sadece yaşadığım sarsıntı yüzünden biraz daha artmıştı.Egemen karşımda ellerini sallarken daldığımı yeni anlamıştım.
"Ecem,iyi değilsen bir kaç gün daha kal Merve'nin yanında hem oda yalnız biliyorsun?"diyip hala hafta sonunuda burada geçirmem için yalvarıyordu.
"Hayır,annem ve babamı özledim.Ayrıca çok sıkıldım yarın Cumartesi hem bişeyler mi yapsak?"dediğimde tek kaşını kaldırmış iyi olup olmadığımı seçmeye çalışıyordu.
"Peki nereya gidiyoruz o zaman."diyince koşup boynuna atladım.Egemen'in bize bu kadar düşkün olmasını seviyordum,ama bu düşkünlüğü kendisi 13 yaşındayken ölen kardeşi Lara yüzünden olduğunuda biliyordum.Lara daha 5 yaşındayken toprağın ağırlığını sırtlamıştı.Lanet bir araba kazasına kurban gitmişti,hemde Egemen'in gözleri önünde.Uzunca bir süre atlatamamıştı Egemen.Her gün mezarını başına gider o hayattayken her gece saçlarını okşadığı gibi mezar taşını okşardı.Lara sadece onun değil bizimde küçük kız kardeşimizdi,o gittikten sonra Merve ile ben onun küçük kız kardeşleri olmuştuk.Egemen bizden bir yaş büyüktü ama Lara'nın öldüğü yıl fazla devamsızlığı yüzünden okula gitmemişti.Sonrasında ise bizimle beraber devam etmişti.O bizim hiç olmayan abimiz biz ise onun küçük kız kardeşleriydik.Boğulduğum düşünceler bir bulut misali yağmaya başlayınca Egemen korkmuş,nede ağladığımı çözmek için beni boynundan ayırmıştı.
"İyi misin?Bişey mi oldu,neden ağlıyorsun ama daha yeni gülüyordun?"Ona aklıma Lara'nın geldiğini söyleyemezdim.Zaten ölümünün yıl dönümü yaklaşıyordu.O zamanlar her yıl gibi Egemen içine kapanıcak ve gülen halinden eser kalmayacaktı.
"Sadece mutluluktan."diyip tekrar başımı omzuna koydum.
"Yeter artık az önce ailemi özledim diye bana çarlıyodun şimdi de mutluluktan ağlıyosun.Bu ne dengesizlik reglın mı yaklaştı senin."diyince yüzüm kızarmış omzuna bi tan geçirmişti.
"Çok konuşmada al şu çantayı yürü arabaya."Elini anlına koyup asker selamı verince kıkırdadım.Merve anne ve babasına uğraması gerektiğini söyleyip oraya gitmişti.Tolga denen yaratık bi daha özür dilemeya gelmemişti.Egemen çantayı alıp arabanın bagajına yerleştirirken bende İstanbul'un karlı havasından nasibimi almıştım.Şimdi tek düşündüğüm şey hafta sonunu nerede geçireceğimizdi.Egemen arabayı çalıştırmış eve doğru yola çıkmıştık.
"Nereye gidiyoruz hafta sonu inatçı prensesim."Aklıma gelen fikirle gözleirimi kısınca Egemen beni anlamış yüzünü buruşturmuştu.Kartaltepe'deki evimize gidebilirdik.Her kış ara sıra birlikte gittiğimiz Kartaltepe de bir sürü anılarımız vardı.Telefonumu çantamdan çıkarıp Merve'ye mesaj atmak için mesajlarıma girip bal böceğimin üstüne tıkladım.

"Bil bakalım hafta sonu napıyoruz?" Çok geçmeden gelen mesaj sesi arabayı doldururken hemen attığı mesajı okumaya başladım.

"Aksiyon istemiyorum lütfen ben bu hafta sonu yatmak istiyorum hatta sen ve Egemen birlikte gidin."diyince bizim kuzuyu bu hafta fazla yorduğumu anladım.

"Kartaltepede dinlenir uyursun canım.Hep birlikte gidicez her zaman ki gibi."Şu an ağzı bir karış açık telefon ekranına baktığını anlamamak için salak olmak gerekirdi herhalde.Araba bizim evin önünde durunca Egemen'i bi sıkıntı basmıştı sanki bişey söyleyecek ama söyleyemiyor gibi.Eni sonu konuşacağı kelimeleri seçmiş olmal ki nefesini sıkıntıyla üfleyerek konuştu.
"Biliyorum adını bile duymak istemiyorsun,onu suçluyorsun ama Tolga gerçekten kendini kötü hissediyor.Hatta birazdan onunla buluşacağım.Yarın 7'de de seni alırım ona göre hazırlan kalın bişeyler al incecik şeylerle gitmeyin Merve'ye de söyle."Bütün hepsini bi çırpıda söyleyince suratına salak salak baktığımı analmış olucak ki dudağının bir kenarı kıvrılmıştı.Omuz silkip konuşmaya başladım.
"Tolga ile konuşmak için tabii ki de benden izin almayacaksın,ama o öküzü hala affetmedim.Tamam üzerimize de kalın şeyler alırız sende kalın kıyafetler al ve görüşürüz bekletme."Diyip arabadan çantamı alıp koşar adım eve girdim.

Kapıdan içeri girer girmez sanki annem kırk yıldır görüşmüyormuşuz gibi boynuma atlamıştı.
"Ev sensin çekilmiyor kuzum,bidaha bi yere göndermiyeceğim seni."Hemen Kartaltepede kalacağımızı anlatmam lazımdı yoksa hiç dışarı adım atamayacaktı .
"Bende sizi çok özledim anne ama iki gün daga evde yokum."deyince arkadan babamın o kalın ama tınısı güzel sesini duydum.
"Prensesim gelir gelmez nereye gidiyormuş."
"Kartaltepe"Babam nerede çıktı bu der gibi bakınca açıklama gereği duymuş gibi açıklamaya başladım.
"Çok sıkıldım baba,hem hep birlikte olacağız Egemen başımzda olacak deyince babam saçlarımın arasına birer öpücük koyup kafasıyla onayladı beni.Annem de mecbur diyip beni üzmemek için bişey söylemeyip bizi direk yemek masasına yönlendirdi.Allah'tan üç gün boyunca ne yaptın kızım diye sormadılar.Ne cevap vericektim acaba.Pineklemekle geçti babacığım mı desem ki.Neyse ki nasada ki sessizliğin beni germesi bitmiş,tabağımdakileri bitirip izi isteyip odama çıkmıtım.Dolabımı açıp içinden siyah küçük boy valizimi çıkarttın.İçine 3 tane atkı ve bere takımı koyup.üç kazak koydum.iç çamaşırlarım makyaj eşyalarım derken valizi doldurmuştum.Bir haftalık yatmaktan yorulan bedenim uykuyu isterken duş alıp kendimi yatağa attm.

Alarmın sesi duyulunca yataktan kalkıp banyoya gittin.Banyoda halledilecek işlerimi halledip dolabımın karşısına geçtim.Askeri yeşil kazağım ve kamuflaj desenli yeşil dar askeri pantolonuda ayağıma geçirdim.Üzerime askeri yeşil parkamı giyip eldiven ve berelerimi kafama geçirdim.Gitme vaktş gelince aşşağıdaki anne ve babamla vedalaşıp kapıya doğru yürüdüm.

Kapıda iki adet Range Rover beni beklerken dişlerimi sıktım.Bunun ne işi vardı burada.!

*Biraz geç oldu biliyorum ama vaktim bu kadarla sınırlıydı.

*Kitabımı okuyup voteleyen
arkadşlara teşekkürlerimi iletiyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 28, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sana Gelesim VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin