Aeron artık onun ustası olan Edward'ı takip ederken aynı zamanda etrafını büyük bir dikkatle izliyordu.Ustası Edward'ın, Kenway' söylediği sözü o da üstüne alınmıştı.Geçtiği yerlerde hep eskilere ait silahlar görüyordu.Sanki geçmiş çağdan kalmış savaşçılara ait olan bir takım özel ve gizli aletler...Sonra birden büyük bir kapıdan sanki boğa güreşlerinin yapıldığı büyük mekanlar gibi biryere çıktılar.Burada birçok Kapşon giymiş adam birbirleri ile antrenman yapıyordu.Ama bu antrenmanları sanki biri diğerini öldürülme son bulacakmış gibi uzun süren ve zorlayıcı antrenmanlardı.Sonra ustası Edward sağa dönüp bir kapıdan içeriye girdi ve Aeron'da onu takip etti.Aeron odaya girince dili tutuldu ve konuşamadı.Edward:
"Evet Aeron, seç bakalım silahını ve yanıma gel deyip odadan çıktı.Aeron'da o çıkar çıkmaz silahlara göz gezdirmeye başladı.Çok güzel ve sağlam kılıçlar, tabancalar, oklar ve yaylar, zehirli ok fırlatıcıları ve bir sürü kıyafet vardı.Önce tabancalara göz gezdirmeye başladı.Çünkü bu durumda ona avantaj sağlayacak en önemli kozun o olduğunu düşünüyordu.Bu sebeple bir tabanca alıp orada bulunan masanın üstüne koydu.Sonra sağlam olduğunu düşündüğü bir kılıcin üzerinde elini gezdirmeye başladı ama sonra bunun kendisi için pek de iyi olmayacağına karar verip oklara baktı ancak ok ve yayı daha nasıl kullanacağını bile bilmiyordu.Sonra orada bulunan ve yüksek ihtimalle bileğe takıldığını düşündüğü bir silah gördü ve onu incelemeye başladı.Silah çok karmaşık bir dizayna sahipti ve Aeron onun nasıl bir silah olduğunu daha tam olarak anlayamamıştı.Sonra eline alıp bileğine geçirdi.Doğru olup olmadığından bile emin değildi.Tam silahla oynarken birden silahın içindeki el boyunu biraz geçen bir bıçak çıktı.Neredeyse Aeron'un elini kesecekti.Sonra Aeron bunun çok kullanışlı bir silah olabileceğine karar verdi ve onu da masanın üzerine bıraktı.Daha sonra orada duran zehirli ok fırlatıcılarından bir tane de masaya koydu.Şimdi onun için en güzel kısma gelmişti.Kıyafetini seçecekti.Karşında duran kıyafetlere bakıyordu ki birisi ilgisini çekti.Koyu lacivert ve siyahın karışımı bir görüntüsü vardı ve ona silahlarını kullanmasına imkan tanıyacağını düşünüyordu.Iki silah koymak için göğüs bölgesinde yerler, gizli bıçağını yeterince iyi saklamasına da olanak sağlıyordu.Bunu da alıp masanın üzerine koydu.Bir süre sonra kapıdan dışarı hazır bir halde çıktı.Edward bile onu görünce çok şaşırmıştı.Ancak Edward'ın görmesini istemediği gizli silahlarını Edward o daha kapıdan çıkar çıkmaz fark etmişti.Edward Aeron'un yanına gitti ve onun ilk olarak çömez olarak eğiteceğini söyledi.Doğrusu Aeron buna sıkılmıştı.Ama mecburen kabul etmek zorunda kaldı ve çömezlerin olduğu yere gitti.
6 Ay Sonra...
Aeron bu günlük de eğitimini bitirmişti ve Kenway'la beraber odalarına giderken Kenway:
"Hadi Aeron gelmiyor musun?" dedi.
"Hayır benim antrenmanım daha bitmedi." dedi bağırarak.6 ay boyunca hergün neredeyse böyle yapmıştı.İçindeki intikam duygusu onu bunu yapmaya zorluyordu.Daha fazla antrenman yapmalıydı.Belki intikam duygusundan olabilir ama diğer çömezlere göre aşırı derece iyi savaşıyordu.Efendi Arno onu her antrenman çıkışı uzaktaki kulesinden izliyordu.Aeron bunu geç de olsa fark etmişti.
Artık seçtiği silahları yeterince iyi -hatta daha da iyi- kullanabiliyordu.Neredeyse bir göreve çıkabilecek kadar hazırdı.
Birkaç saat olmuştu.Aeron hala antrenman yapmaya devam ediyordu.Bir süre sonra Edward yanına geldi ve:
"Hadi artık biraz dinlen Aeron" dedi.Aeron ona bile bakmadan:
"Hayır olmaz usta."
"Biraz yanıma gelir misin?".Aeron durdu.Birkaç saniye soluklandı ve tahta bir bankta oturan ustası Edward!ın yanına gitti.Edward gerektiğinden fazla silahlanmıştı.Aeron birşeyler olduğunu anladı.Aeron Edward'ın yanına gidince Edward yavaşça ayağa kalktı.Sonra beraber kalenin içini doğru yürüdüler.Yürürken Edward:
"Git ve biraz dinlen.Yarın seninle işimiz var.Senin için heyecen verici ve zorlu bir görev olacak." dedi.
"Yani..."
"Yarın şafak vakti hazır ol.İlk görevine çıkıyoruz." dedi.Aeron çok heyecanlanmıştı ama bunu belli edemezdi.
"Peki görev nedir usta?"
"Akşam görevle ilgili bilgiler odana bırakılacak.Yalnız Kenway'ın asla haberi olmamalı.Çok tehlikeli.Anlaştık mı?"
"Evet efendim."
"Güzel.O zaman şimdi odana gidebilirsin." dedi Aeron'un yanından ayrıldı.Aeron ustası yanından gider gitmez kalenin duvarlarına tırmanmaya başladı.Odasına normal bir şekilde girmek yerine pencereden girmeyi tercih ediyordu.Yaklaşık 50 metre tırmandıktan sonra odasına girdi ve dosyaları gördüğü gibi hemen yatağın altına sokuşturdu.Çünkü az sonra Kenway gelecekti.Her zaman saat 7 sıralarında Aeron'un odasına girer ve yemeğini bırakırdı.Aeron odasına geldiğinde ise yemek zaten soğumuş olurdu ama Kenway bunu asla ihmal etmezdi.
Birkaç dakika sonra Kenway odaya geldi ve yemeği Aeron'un masasına bıraktı.Ancak odaya girince onu şaşırtan şey Aeron'un odada olmasıydı.Aeron Kenway yemeği masaya bıraktıktan sonra ona sıkıca sarıldı ve teşekkür etti.Bunca zamanlık arkadaşına yalan söylemek onu rahatsız ediyordu ama yapacak birşey yoktu.Bu onun iyiliği içindi.Kenway Aeron'da bir gariplik olduğunu anında sezmesine karşılık hiç ses çıkarmadı.
Bir süre sonra Kenway odadan çıkınca Aeron eline ona gelen dosyayı aldı ve okumaya başladı.Öldürülecek adam Robert Finch adında bir antikacıydı.Suçları ise isyan çıkartma teşebbüsü.Tecavüz falan filan...Ama bunlar Aeron'u ilgilendirmiyordu.Tam dosyayı kapatacakken Aeron birşey fark etti 'Ölüm sebebi:Tapınakçıların üst kademelerinden birisi ve altın elmayı eline geçiren nadir insanlardan birisi' yazıyordu.Aeron dosyanın tamamını okudu ve sonra sırt üstü uzandı.Bu olay babasıyla ilgili olabilirdi.O adam babası hakkında birşeyler biliyor olabilirdi.Aeron bu düşünceler içinde biraz dinlenmeye koyuldu.Şafak sökene kadar biraz dinlenmeliydi.
NOT:Hikayenin bundan sonraki kısmı Aeron'un ağzından anlatılacaktır.Okuduğunuz için Teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suikastçı - Varoluş
FantasyYine teçhizatlarım üstümdeydi.Onları ne zaman çıkardım ki zaten.Biliyorum çünkü; eğer onları çıkarırsam, gardımı indirirsem, dikkatsiz olursam, ölürüm.Kapşonumu kafama geçirdim ve çatılara çıktım.Londra çatılardan daha büyüleyici görünüyordu.Koşmaya...