-Ann'dan Devam- ''Z-Zayn şimdi ne bok yiyeceğiz?'' Biz çözüm yolu ararken Rose içeriye daldı.
-''S-siz ikiniz burda ne yapıyorsunuz?''
-'' Rose! ş-şey özür dilerim. Herşeyi açıklayabilirim.'' Eliyle kapıyı göstererek bana bağırdı ve;
-'' Çık evimden! Eşyalarını topla ve git. Sakın bir daha yanıma gelme'' Ağlıyarak odama çıktım ve eşyalarımı toplamaya başladım. -Rose Devam- En yakın arkadaşım ve sevgilim nasıl beni aldatabilir? Ann yukarı çıktığında Zayn'e doğru gidip tokat attım ve bağırmaya başladım.
- ''Seni adi pislik! bunu bana nasıl yaparsın? bunu yaparken kalbimin kırılacağını hiç mi düşünmedin? Beni en yakın arkadaşımla nasıl aldatırsın? Defol git evimden!''
-'' Ann! Ahh pardon! Rose. İzin ver açıkliyim.'' Eğerki onun yalanlarını dinlersem ona inanıp, bağışalayabilirdim. Bu yüzden onu dinlemeyecektim.
-'' Lütfen evimden git'' Hızlı bir şekilde kapıyı çarpıp dışarı çıktı. Ardından elinde valizleriyle Ann geldi.
-''Özür dilerim.'' dedi ve evden gitti. Bende odama çıktım ve olanları düşünmeye başladım. Acaba Harry'nin dediği doğrumuydu. - Geçmiş -
-Harry '' Lanet olsun! Anlamıyorsun. Hiçbirşey umrumda değil. Sadece seni istiyorum. Hem bana söyle Zayn'i gerçekten seviyormusun?'' Aslında haklı olabilir. Ben sadece Ann için üzülüyorum. Sonuçta o benim çocukluk arkadaşım. Harry'i sevdiğini sanarken Zayn'le...
Hava almak için dışarıya çıktım. Sokakta boş boş yürüyordum ki birden yanıma Range Rover arabalı birisi yanımda durdu ve penceresini açtı. İçeriye doğru baktığımda Harry olduğunu farkettim ve yürümeye devam ettim. O da arabasıyla benim yürüyüş hızımla geliyordu.
''Rose biraz konuşmamız lazım.''
-'' İstemiyorum.''
-'' İnatçılık etme''
-'' İnatçılık etmiyorum.'' ben hızlandıkça o da hızlanıyordu. Daha sonra arabadan inip ve yanıma gelip yürümeye başladı.
-''Lütfen. Konuşalım.'' Uff. Bu kadar inatçı olmak zorunda mı? '' Bak Harry. İyi günümde değilim. Sonra konuşalım.''
- ''Hayır'' dediği anda koşmaya başladım. O da benim arkamdan koşuyordu. En sonunda benim hızıma yetişti ve kolumdan tutup kendine çevirdi.
-'' Lütfen Rose'' Tamam anlamında kafamı salladığımda küçük çocuklar gibi ellerini çırptı ve arabaya gittik. Şehirdışında bir dağa gelmiştik. Buraya neden geldiğimizi hala anlamadım. Harry geldik dediğinde arabadan indim. Burası çok huzur verici biryerdi. Harry'le birlikte yere oturduk ve Harry konuşmaya başladı.
-''Ş-şey Rose...'' Harry tam konuşmaya başlamışken, telefonu çaldı. Harry ekrandaki ismi görünce birden yüzü düştü. Benden özür dileyip yanımdan ayrıldı ve benim biraz ilerimde konuşmaya başladı. Haraketlerini görebiliyordum. Haraketlerinden anladığım kadarıyla baya sinirlenmişti. Umarım siniri bende patlamaz.
-''Rose gitmemiz lazım.'' Kafamı tamam anlamında salladım ve arabaya bindim. O da şöfor koltuğuna geçti. Bir dağ yolu için fazla hızlı gidiyorudu. Ben ne kadar ''Harry yavaşla'' desemde aksine daha da hızlanıyordu. Harry dağ yolunun virajına hızla girince neredeyse uçurumdan aşağıya düşüyorduk.
-'' Harry yeter artık. Ben ölmek istemiyorum. Yavaşla!'' dedim ve dememle birlikte uçurumdan aşağıya düştük.
Selam arkadaşlar. Kusura bakmayın. Yb biraz geç geldi. 3 vote ve yorum istiyorum. İyi okumalar..