Yıldızlar çok güzel değil mi ? -Niall

136 10 1
                                    

Not: Bu bölüm Niall'ın ağzından anlatılacak.

Dip not : Kişiliğini az çok bildiğimizi düşünsem de herkesin kendi benliğini içinde sakladığını düşündüğümden düşüncelerini biraz farklı bulabilirsiniz.

Dip not 2: Erkeklerle kanka olduktan sonra her erkeğin "Kızları  nerede umursarız ? Her erkekte olan şeyler nelerdir ? " adlı beyin parçacıklarını çözdüm. Ama eğer Niall'ı iyi yansıtamadıysam bana bunu söyleyin.

Dip not 3: Dip nottaki cümleyi ben nasıl kurmuşum . -ekrana atılan tuhaf bakışlar-

Tüm günümü bu rahat kanepede Temple Run 2 oynayarak geçirebilirim. Gerçi bunu son iki haftadır yaptığım için bu rahatlığa oldukça alıştım. Güzel poponu kanepeye yerleştir ve kıpırdama. En iyi zorunlu tatil. Tabi ikide bir arayan Harry olmasa daha iyi olabilirdi. Beni  iki hafta boyunca aramamış, bana mesaj atmamış ve yüz yüze hiç konuşmamıştık. Kısaca iletişim kurmamıştık. Şimdi beni neden rahatsız ettiğini merak ediyordum. Yine de açmayacağım. Açarsam onu ve mazeretlerini dinlemek zorunda kalacağım. "Zorunda" .Çünkü çocuklarla kavga etmiştik. Normal bir kavga değil. Bunu onlar da biliyorlar. Yani anlamışlardır .En uzun süre küs kalma rekorunu kırdığımız için zaten bunu anlayabilecek zeka kapasitelerine sahip olduklarını varsayıyorum.

Sorun onlarla küs kalmamız . Daha doğrusu birbirimizin yüzünü görmeye bile tahammül edememiz. Sanırım onunla konuşmak istemememin sebebi sadece konuştukları zaman bile onlarla barışmak istemem. Onlarla barışmak istemiyorum. Burunları sürtsün istiyorum. Kardeşim dediğim insanlarla küs kalmak çok zor. Başımı ellerimin arasına aldım. Her şeyin en basit ve en iyi çözümünü uyguladım. Hiçbir şey yapmamak. Temple Run 2 oynayıp kırılmadık rekor bırakmamak dışında.

Mutant gorilimsi canavar beni yakalayınca tekrar oyunu başlattım. Bir kez daha arayınca telefonu fırlatma isteğimi yok saydım .Onun için telefonumu kaybedemezdim .Aynı zamanda son iki haftada kırdığım onca rekorlarımı da. Eklediğim onca uygulamayı saymıyorum  bile. On beşe kadar saydım. Ve açmak için nedenlerimi gözden geçirdim. En mantıklı  nedenlerimi buldum. Sayamayacağım kadar çok -aslında 24 kere- oyunumu böldüğü ve bu sefer açmazsam rahatsız etmenin farklı bir yolunu her zaman bulacağı için. Rahatsız etme konusunda Harry'e güvenebilirsiniz.

Telefonu açtım. Patalayacak bombayı son saniyesinde durdurmuş gibi rahatlama geldi. Kulağıma koymak gibi bir zahmete girmedim. Hoparlöre aldım. Evde benim dışımda kimse olmadığı için sorun yoktu.

"Dostum açtın. En sonunda." Göremeyeceğini bildiğim halde kaşlarımı kaldırdım.Dostum mu ? Onca kavgadan sonra bunu demeye devam mı ediyor ? Bu çocuk cidden aptal. Antartika'dan gelme ses tonumu kullanarak "Bilmediğim bir şey söyle. Bana da dostum deme." dedim.

Soğukça güldü. Konuşabileceği kadar hızlı konuşmaya başladı. Aslında bu benim için normal hız demekti. Onun bu halini unutmuşum. Sadece iki haftada hem de. "Regl olmuş bir kız gibi davranıyorsun ama seni Dell'in partisine davetli olduğunu söylemeliyim." dedi.Bir anlık hayal kırıklığı bedenimden geçti. Ne bekliyordum ki ? Hadi barışalım diyeceğini mi ? Gerçekten zavallı olan benim. Harry değil. Beynim biraz daha çalışıp anahtar kelimeye odaklandı .

Dell ... Kafayı benimle bozmuş kızlardan biri. Annesinin ünlü stilist oluşunu kullanarak ünlülerle tanışan aptal bir kız. Kendi adının anlamına uygun davranarak yüzünü parlak boyalarla dolu tuvale çeviren biri. Sanırım nasıl biri olduğunu anladınız. Işıltılı, fazla süslü, gördüğü herkesle flört edebilen ama zeka seviyesinin bir köpek kadar olmadığını düşündüğüm bir kız. En azından köpekler insanların ona hakaret ettiklerini ve sevilmediklerini anlar .Dell'de bu yok.

M-A-D (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin