Düşünüyordu kız. Ne yapıyordu burada ? Neden temizlik dolabında sıcak bir şeyler içiyordu ? Onun yıldızları araması gerekirdi. Niall, kızın elinde dumanı tüten plastik, beyaz bardaktan çayı içmesini izledi. Ne düşünüyordu acaba ? Neden böyle mutsuz gözüküyordu ? Kız üstündeki elbiseyi çekiştirdi. Ona baktığında kocaman bir gerçeğin farkına vardı. Deli bir kızla temizlik dolabında çay partisi vermişti. Tek eksiği Çılgın Şapkacı'ydı.
Kızın yüzünde belli belirsiz bir gülümseme belirdi. "Tek eksiğin Çılgın Şapkacı değil. Özgürlük ve inanma duygun da eksik." dedi yumuşak bir ses tonuyla. Niall ürktüğünü hissetti. Kız onun aklını mı okumuştu ? "Sesli düşünüyorsun, adını bilmediğim kişi." dedi. Bu sefer kocaman gülümsüyordu. Niall, elini alnına koydu. Kendini aptal gibi hissetti. Ellerini önünde birleştirdi. "Özür dilerim. Sana deli dedim ve Ben Niall." dedi elini uzatarak. Kız elini tuttu. Ve iyice kavradı. Aynı gülümsemeyle "Benim kim olduğumu bilmene gerek yok, Niall James Horan." dedi. Niall korkunun içinde yerleştiğini hissederken kız çakmağı gösterdi. "Bana istediğin şekilde seslenebilirsin, Niall." dedi. Gözlerinde yine o delici bakışlar vardı. Sonra kayboldular. Akıl kırıntıları yine gitmişti. Niall'ın elini bırakmadan "Hadi çay partisi verelim. Alice gibi. Ama özgürlük duygusu ve inanç eksik." dedi. Niall onunla birlikte bir yere gitmek için aklını kaçırmış olmalıydı. Onunla gidilebilecek tek yer tımarhaneydi.
Kız kıkırdadı. Aklından geçenleri gerçekten duyuyor olabilir miydi ? "James. Arkadaşlarınla problemlerin var biliyorum. Çünkü senin inanç duygun yok. Kendine inanmıyorsun. Kendine inanmadığın için başkalarına da inanmıyorsun. Özgürlük duygun yok. Sen başkasına bağımlısın. Tıpkı şans getireceğine inandığın eşyalar gibi." dedi. Ses tonu düzdü. İma yoktu. Vurgu yoktu. Ama Niall yine korkuyordu. Kızla tanışalı sadece dakikalar olmasına rağmen onu bir kaç dakikada çözmüştü. Bütün eksik yönlerini biliyordu ama bunun yüzüne vurulması onda korkunun ve şaşkınlığın en kötü etkilerini yaratmıştı. Soğuk duş etkisini unutun. Bu ondan bin kat daha kötüydü.
"Sen nasıl biliyorsun ?" dedi zorlukla. Kız yine gülümsedi ve kafasını eğdi. "Biliyorum çünkü senin bakışlarını gördüm. Arkadaşlarını geri istiyorsan bu iki duyguyu geri kazanman lazım. Ne dersin ? Geliyor musun ?" dedi aynı heyecanla. İçten içe düşündü. Sadece bir gezi. Ne olabilir ki ? Onu öldürüp çöp kutusuna mı atardı ? Cılız bir kızdı. Güçsüz gözüküyordu. Daha doğru dürüst düşünemiyordu. Niall kaşlarını kaldırmış bir şekilde "Geliyorum. Nereye gideceğiz ?" dedi adını bilmediği kıza.
Kız oturduğu ters duran, kırmızı, plastik temizlik kovasından kalktı ve elini uzattı. "Seni Harikalar Diyarı'na götüreceğim çünkü sen benim Alice'imsin."dedi umutla bakarak. Niall söylediği cümleye gülümseyerek elini tuttu. "Gidelim." dedi mutlulukla kapıyı açarak.
Niall içten içe gülümsedi çünkü biliyordu ki eğer kendisi Alice ise adını bile bilmediği deli kız Cheshire Kedi'si olurdu. Ya da o saat takan tavşan. Niall hafızasını zorlayarak hikayeyi hatırlamaya çalıştı. Çabası sonuçsuzdu. Kendi aklına ufak bir not yazdı. Kızın adını öğren.
İlk defa Niall tüm endişelerini, aptal bir partiyi, kendisine takıntılı bir kızı, özür dilemesi gereken arkadaşlarını, kıza olan güvensizliğini ve kim olduğunu -dünyaca ünlü biri, kızlar ona bayıldığını, istediğini elde edebileceğini- bir kenara koydu. En önemlisi bir geceliğine kendi benliğinden vaz geçti. Artık o Niall James Horan değildi. Temizlik dolabından dışarı adım attığından beri o yıldızlara takıntılı ve donduru gece soğuğunda sadece elbise giyen bir kızla takılan biriydi. O da bir deliydi.
***
Soğuk hava, Niall'ın tişörtünden içeri girdi. Deri ceketini kıza vermişti. Kızın ayakları geçtiği bu sokakları ezberlemişti. Niall ise bu şehirde böyle bir bölüm var mıydı, diye düşünüyordu. Niall soğuktan kurumuş dudaklarını yaladı. "Senin adın neydi ?" dedi kıza. " Neden merak ediyorsun, James ?" dedi omzunun üstünden bakarak. James ona nasıl seslenmesi gerektiğini düşünüyordu. "Svetlana Irina." dedi kız bir anda. Söylediği şey acı vermiş gibi ellerini yumruk yapmış sıkıyordu. Eskileri hatırlamıştı kız. Küçük olmayan o kötü günlerini. Gözlerini kapatarak yürümeye devam etti. Buraları zaten biliyordu.
Niall onun acı içinde olduğunu hemen fark etti. Adı konusunda onu zorlamamalıydı. Niall özür dilemek için ağzını açacakken Svetlana onun yerine konuştu. "Geldik sayılır." dedi kocaman sahte bir gülümsemeyle.
Yalanlar ve yalanlar. Onları söylemek çok kolay değil mi ? Svetlana gibi günün her dakikasında ve her saniyesinde yalan söylemiş olsaydınız ya da iyi olduğunuza inandırmaya çalışsaydınız siz de bu konuda ustalaşırdınız.
Niall kızdaki değişikliği fark etmişti. Çevresine bakındı. Artık binalar azalmış ve boyutları küçülmüştü. Kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı. Yıldızlar az da olsa belliydi ve Ay ... Ay'ı hiç böyle görmemişti. Dikkatini Svetlana'ya verdi. Deli ama artık adı olan kız kafasını sağa eğip Ay'a bakıyordu. "Ay çok yalnız. Onca kalabalıkta bile çok yalnız." Kız elini kalbine götürdü. "İnan bana James. Bana güven. Deli gözüken yalnız birine güven. Sana özgürlüğü öğretecek olan benim." dedi arkasını dönerek.
Niall'ın içini tuhaf bir his doldurdu. Daha doğru his karışımı. Sevgi, acıma ve ona sarılma isteği. Tüm içgüdüleri ona sarıl diyordu. Niall durdu. Kendini durdurdu. Kız yürümeye başladı. Sonra da koşmaya.
***
Niall ellerini dizine koymuş soluklanıyordu. Tepe gibi bir yerdeydiler. Yüksekte. Kız ellerini arkadan bağlamış gökyüzünü inceliyordu. Ne güzel bir renkteydi gece göğü !
Kız omzunun üstünden Niall'a baktı. Yüzü kırmızının farklı bir tonundaydı. Sevdiği bir tonda. Svetlana toprağın bittiği yere doğru arkasını dönerek yürüdü. "Niall James Horan." dedi şarkı söyler gibi. Elini uzatarak devam etti. "Peşimden gel." Niall tereddüt etti. Tepeden aşağı mı atlayacaklardı ? Bu delilikti. Niall bunu düşününce güldü. Bu gece ikisi de deliydi, değil miydi ?
Svetlana ilk defa duygusuzca ona baktı. "Bana güvenebilirsin." Niall elini tuttu. Deli kız ve Niall sarıldılar. Onlar için sadece bir saniyeliğine kişisel alan yoktu. Sonrasında tepeden aşığı atladılar.
Uçtular. Ya da öyle sandılar.
Yere konana dek. Bir çamur yığınına saplandılar. Niall gülmeye başladı. "Tanrım ! Burası çok yüksek gözüküyordu. A-ama çok-" derken ikisi de kahkaha attı. Niall kızın gülüşünü sevdi. Onun gibi biri her gece bunu yapıyor mudur, diye düşündü. Doğru cevap hayırdı.
Svetlana kısa, beyaz ve kirlenmiş elbisesini düzeltti. "Artık özgür ve güveni tam bir insansın. Tebrikler Niall James Horan. Git ve arkadaşlarından özür dile." dedi yüzüne bulaşmış çamurla oynarken. Niall kendine hayret etti. Ayağa kalktı ve sahte kötü çocuk pantalonunu silkeledi.
Kendisini çayla kafa bulmuş gibi hissediyordu. "Yaşasın Çılgın Şapkacı ve çılgın çay partileri !" diye bağırdı. Bunu yaptığı için biri cama çıkıp onları kovana dek güldüler.
BU BÖLÜM BENİ HEP YÜREKLENDİREN KİŞİYE
ŞİMDİ OKUDUĞUN
M-A-D (Askıda)
FanfictionKendinizi bir kelimeyle nasıl tanımlarsınız ? Zeki , güzel, yakışıklı, sakar ,çirkin ,dikkatsiz ...Hangisi ? Yoksa ben bir kelimeyle tanımlanmam deyip bırakır mısınız ? Onu tanımlamak için bir kelime ,iki hece ve dört harf yetiyordu .D-e-l-i