Annem kapıyı açtı. Karşımızda bir kadın duruyordu. Bakımlı, güzel ve genç bir kadındı bu. Simsiyah gözleriyle,tupturuncu saçlarıyla ve en önemlisi bembeyaz teniyle ışık saçıyordu. Kadının elinde küçük bir kova vardı.Annem:
"Buyrun, ne istemiştiniz?" Dedi gülümseyerek. Kadın ise
"Rahatsız ediyorum bu saatte kusura bakmayın. Ben yeni komşunuz Elif. Daha su, elektrik vb. işlemler tamamlanmadığı için evimizde su yok. Rica edersem şu kovaya biraz su koyar mısınız?" Dedi. Mahçup bir biçimde anneme bakarak. Annem:
"Tabii ki veririm. Yardım edilecek başka bir şey var mı? Diye sordu annem.
"Yok yok gerek yok. Çok teşekkürler!" Dedi kadıncağız, daha doğrusu Elif abla...
Annem kovaya su koyup getirdi. Elif abla su için tekrar teşekkür ederek kapıdan ayrıldı. Annem kapıyı yavaşça kapatırmışçasına Elif ablanın nerede oturduklarına bakıyordu. Kapıyı kapattığında
"Tam da karşımızda oturuyorlarmış." Dedi.
"Neden ki?" Dedim.
"Şimdi açlardır onlar. Kadıncağız o kadar işin arasında yemeğini nasıl yapsın? Bir kek yapalım seninle gel." Dedi gülümseyerek.
"Tamam!" Dedim bir heyecanla.
Annemi bir yandan izliyor, bir yandam gerekli malzemeleri veriyordum. Çünkü ne kadar yapılışını bilsem de benim yaptığım kekler anneminki kadar güzel olmuyordu. Annem keki fırına verdi. Ben de o sırada yanında salata yapmak için gerekli malzemeleri çıkardım. Ben o sırada salatalık, domates ve soğanı doğrarken; annem çorba yapıyordu. Sıra soğana geldiğinde gözlerim yaşardığından dolayı annemle ikide bir gülüşüyorduk. Hatta az kalsın gülmekten ve gözlerimin yaşarmasından dolayı elimi kesiyordum...
Her şey hazırdı. Artık götürebilirdik. Annem hepsini en güzel tabaklara yerleştirerek bir tepsinin içine yerleştirdi. Annemle beraber karşıya geçip kapılarını tıkladık. Kapıyı açan Elif ablaydı. Hemen arkasından da benimle yaşıt olan bir kızı vardı.
"Merhaba! Ben Mihrace" Dedi elini uzatarak. Annesine hiç çekmemişti. Aksine kahverengi gözlü ve çok değişik bir saç rengi vardı. sarı... nasıl anlatsam bilemedim. En iyisi yarın kendisine sormak. Oda beyaz tenliydi ama ne kadar saç rengi vs açısından annesine çekmese de güzellik açısından annesine çektiği belliydi. Neyse daha sonra ben de elimi uzatarak
"Merhaba! Ben de Serra." Dedim. Sonra birbirimize gülümsedik tam da o sırada annemler lafa başladı.
"Çok teşekkür ederiz, ne gerek vardı?" Dedi yine mahçup bir biçimde.
"Önemi yok canım ne zahmetiymiş? Bu kadar işin arasında bir de yemek mi hazırlayacaktınız? Dedi annem.
Daha sonradan teşekkür ederek oradan ayrıldık. Ben odama doğru çıktım. Annem de biraz uzanacağını söyleyip, odasına geçti. Benim de uykum var sanırım bende uyuyacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZLİ DEFTER
Teen Fiction"Bir Genç Kızın Gizli Defteri" hikayesinde yaşananlar biraz olumsuz başlasa da her şey sonradan düzeliyor. Evet, biraz okul yoruyor Serra'mızı ama o da geleceği için çabalamakta olduğunu unutmuyor. Her şeye rağmen hayata gülümsüyor ve asla pes etmiy...