2

40 0 0
                                    

Yol boyunca hiçbir şey düşünmemeye çalışmıştım. Eve vardığımda çoğu zaman olduğu gibi yine o iğrenç manzarayla karşılaşmıştım. Masada dolu olan içki şişeleri,bardaklar... Evi o iğrenç koku sarmıştı. Babamın -ya da babam dediğim o adamın- hiçbir zaman bunu nasıl başardığını anlamamıştım. Pencereleri açıp kokunun gitmesini sağlamaya çalışsamsa pek bir işe yaramadı. Kısa bir süre sonra televizyon izlemeye karar verdim. Fakat izlediğimden hiçbir şey anlamadım. Çünkü sadece sabah okulda gördüğüm o manzarayı ve tüm okulun ağzına dolanmış olan o dedikoyu düşünebiliyordum. En sonunda en mantıklı seçenek olan dinlenmekte karar kıldım. Gözlerimi kapadığım anda yine karşımdaydılar. Gökhan ve Çiğdem. Onların el ele tutuşunu görmek bile midemi bulandırıyordu. Sonra Gökhan'ı düşünmeye başladım. Çok kısa süren bir ilişkimiz olsa da onu ömrümü ayaklarının altına serecek kadar çok sevmiştim. Onun da beni gerçekten çok sevdiğini düşünmüştüm. Bana ihanet edeceği,beni aldatacağını aklımın ucundan bile geçmemişti. Sonra kendimi toparlayıp düşüncelerimi biricik arkadaşım Eda'ya çevirdim. O da benden kısa bir süre önce bir ayrılık acısı yaşamıştı. Gökhan'ın yakın bir arkadaşı olan ve onun gibi ihanet etmeye meyilli olan Serkan da benim Eda'mı aldatmıştı. Hem de Hülya'yla. Hülya okula sonradan gelmişti. Ve geldiği ilk günden onu sevmemiştik. Eda'yla birlikte sürekli bu kızın eninde sonunda bize büyük bir kavga sebebi çıkaracağı hakkında konuşurduk. Ve okulumuzun son senesinde bunu başarıp neredeyse 1 yıldır sevgili olan,birbirlerini gerçekten sevdiğine inandığım tek çift ve Gökhan ile benden çok daha iyi sevgili olabilen Serkan ve Eda'yı ayırmıştı. Ondan artık iyice nefret etmiştim. Ama yaklaşık bir ay önce Çiğdem denen o kuzenini de okula getirince işler değişmişti. Arkadaşımın geceler boyu ağlamasına sebep olması yetmiyormuş gibi sırada ben vardım. Nasıl bunu başarabiliyorlardı? Nasıl bu kadar acımasız olabiliyorlardı?
Düşüncelerimden çalan telefonumun sesi ile sıyrıldım
"Alo"
"Tuğçe,benim Eren"
Eren mi? Numaramı nasıl ve nereden buldun? Beni şimdi neden arıyorsun?
"Eren,nasılsın?"
"Teşekkürler. Numaranı bugün senden alacaktım ama moralin bozuktu ve yanına gelemedim. Bu yüzden Eda'dan aldım. Sen,iyi misin?"
Hayır,iyi değilim. Nasıl iyi olabilirim ki! Arkadaşım ağlamaktan başka bir şey yapamıyor, sevgilim beni aldatıyor, okulda gereksiz kızlar artmaya başlıyor ve sarhoş olup gece geç saatlere kadar eve gelmeyen bütün parayı dışarı yediren bir babam var.
"Evet,iyiyim"
"Ama sesin öyle demiyor"
"Hayır,Eren. Gerçekten iyiyim"
"Emin misin?"
Neden kimse dediklerime inanmayıp yalan söylediğimi düşünüyor.
"Evet,Eren. Sadece biraz hastayım"
"Seni hastaneye götürmemi ister misin?"
Ah,Eren! Neden beni bu kadar çok seviyorsun ki. Ben sevilmeyi hak etmiyorum. Ben senin sevgine layık bir insan değilim.
"Ah,yok. Sağol Eren"
"Peki"
"Sonra görüşürüz"
"Tabi,sonra görüşürüz Tuğçe"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 28, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

LavantaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin