Defterin kapağını kapatarak derince bir nefes aldım. Yine ve yine göğüs kafesimin içindeki kalbim memnuniyetsizce hızlı hızlı atıyordu. Aynı görüntüler, aynı hisler... Her gün aynı şeylerin aklıma gelmesinden sıkılmıştım. Koskoca 2 sene geçmişti ama ben hala unutamıyordum. Beni nasıl yüzüstü bıraktığını, kalacak yerim olmadığını bildiği halde beni sokağa atmasını, şu anki hayatının benim sayemde olduğunu bildiği halde yüzüme bile bakmadığını, hayır hayır hiçbirini unutmamıştım. Bekliyordum, yaptığım tek şey buydu. Ondan intikamımı almam için sadece biraz daha zamana ihtiyacım vardı.
Bir zamanlar kısa olan saçlarıma baktım. Şimdi ne güzel de uzayıp serpilmişti. Shawn uzun saç sevmez diye hep kısa bırakmıştım saçlarımı, oysa uzunken daha güzellerdi. Kafamı hızlıca iki yana salladım. 'Onu aklından uzaklaştır Moon.' dedi içimdeki her zaman hak verdiğim ses.
Aynanın karşısına geçtim. Bir zamanlar kahverengi olan saçlarıma uzun uzun baktım. Şimdi siyahtı ve uçları lacivertten maviye doğru kayıyordu. Aslında gayet hoş görünmesine rağmen eski saçlarımı özlemediğimi söyleyemezdim. "Belki.. belki bir gün her şey eskisi gibi olur."diye geçirdim içimden.
Camın kırılmasıyla irkildim. Hava kararalı çok olmuştu ve gece gece beni kim rahatsız edebilir diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Yastığın altındaki bıçağımı alarak kazağımın kol kısmına sakladım. Yavaş ve olabildiğince sessiz bir şekilde cam kırıklarının oraya giderken ardımda bir kıpırtı hissettim. Bıçağımı elime doğru alarak farketmemiş gibi yürümeye devam ettim. Arkadaki kıpırtının bana yaklaştığını hissedince hızla arkama döndüm ve bıçağı benden büyük duran -aynı zamanda epey bir yapılı olan- adamın boğazına yasladım. Adam bu hareketimi beklemiyormuş olacak ki gözleri büyüdü. Şaşkınlığı yüzünden bariz bir şekilde belli olsa da kendini kısa sürede toparladı.
+Kimsin, evimde ne işin var, dedim olabildiğince ifadesiz tutmaya çalışım sesimle.
-Nora Hanım, bizimle gelmeniz gerek.
+Benim ismim Nora değil, yanlış kişinin evine geldiniz. Özür dilemenizi ve hemen evimi terk etmenizi istiyorum.
-Yanlış gelmedik Nora Hanım.
+Bakın ben Nora değilim ve kim olduğunu bile bil-
Yüzüme bastırılan eterli kumaşla lafımı bitiremedim. Çırpınmak fayda değildi, bunu biliyordum. Sakince durdum ve gerisin geri giderek bana eter koklatan adama iyice sokuldum. Bu süre zarfında nefes almasamsa birazdan yenik düşüp nefes alacaktım. Bu gerçekleşmeden önce dirseğimi sokulduğum adamın karın boşluğuna sert bir şekilde geçirdim. İlk geldiğinde boğazına bıçak dayadığm adam hayretler içinde bana bakarken hızla yanına gittim ve gittiğim gibi yakasına yapıştım. Kim oldukları ve benden ne istedikleri gibi sorulara devam ederken iki kişi iki kolumdan tutup beni geri çekti. Kolumu tutanlardan birinin az önce karın boşluğuna dirsek geçirdiğim adam olduğunu fark ettim. Boğazına yapıştığım şahsı sinirlendirmiştim sanırım. Çok feci bir şekilde bana bakması iyiye işaret değildi. Aniden yüzümün yana düşmesiyla afalladım. O şerefsiz az önce bana tokat mı atmıştı? Aniden gelen kahkaha atma isteğimi bastıramayarak koca bir kahkaha patlattım. Bu yaptığım karşımdaki adamı daha da sinirlendirmiş olacak ki tekrar elini kaldırdığında bacak arasına sert bir şekilde tekme attım. Benim iki üç katım olan adam yerde iki büklüm olurken şaşkınlıktan ne yapacaklarını şaşıran adamların boşluğundan yararlanıp kollarımı kurtardım. En sert halimle "Ne var?" diye çıkıştım.
"Bizimle gelmelisiniz." diyen adama daha fazla eziyet etmeden başımla onayladım. Belli ki bunlar piyondu, asıl patron başkasıydı. Çaktırmadan bıçağımı tekrar kazağımın içine sokunca botlarımı ve paltomu giyerek evden çıktım. Karşıdaki siyah arabanın kapısı açılınca ikiletmeden bindim. Beni kolay şeyler beklemiyormuş gibi görünüyordu bu yüzden gideceğimiz yolları ezberlemeye çalıştım. "Yine ne yaptın da başını belaya soktun acaba?" dedi iç sesim. Ona göz devirerek odaklanmaya çalıştım.Araba bir yol kenarında durduğunda kaşlarım çatıldı. Arabadan inmemi işaret eden adama ters ters bakarak -bu bacak arasına tekme bastığım adamdı- arabadan indim. Az önce bindiğimizin aksine daha küçük olan bir araba vardı. Tahminimce makam arabalarına benziyordu. Aniden gözlerim bağlandığında sinirle soludum. Ellerimi bağlamak istediklerinde ise sert bir şekilde reddettim. Üstelemediler. Yeni arabaya üç kişi olarak bindiğimizde araba hareket etti. Sanırım benim yolu ezberlediğimi anlamışlardı. "Tabi her tabelayı nikahına alacak gibi dikizlersen olacağı bu."
'Allah aşkına bir sus içses, gerçekten hiç sırası değil.'Araba durduğunda irkildim. Kapım açılınca dikkatli bir şekilde arabadan çıktım. Birisi koluma girmiş beni yönlendiriyordu. Hoşuma gitmesede sesimi çıkarmadım. Nereye geldiğimizi cidden merak etmeye başlıyordum ve bu merak beni deli ediyordu. Aniden ileri itildim ve ardımdan kapıyı kilitlediler. Ah, en başından kabul etmeyecektim buraya gelmeyi.
Gözlerimi bağladıkları şeyi hırsla açtığımda gördüğüm manzara karşısında dona kaldım. Bu gördüklerim kesinlikle iyiye işaret değildi.
Evet, koskoca 1,5 senenin ardından kitabı düzenlemeye başladım. Neden bu kadar geciktiğini anlatmam gerekirse 8.sınıf öğrencisiyim ve bu sene cidden zordu. Bölümü yazmak/düzenlemek için 2 saatimi gözden çıkarmam gerekiyor ve 2 uzun bir zaman dilimi. Kitabı kaldırmamın sebebini zaten söylemiştim. Eski anlatımım cidden kötüydü ve düzenlenmesi gerekiyordu. Beni anladığınızı umarak hepinize teşekkür ediyorum. Düzenlenmiş haliyle ilgili düşüncelerinizi lütfen yorumlarınızda belirtin, sizleri seviyorum ❤.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
For You |SM|
FanfictionGözlerini yavaşça kapattı ve soluklandı. Yağmur üzerine sicim ederken dudağından kaçan hıçkırığa engel olamadı. Damlalar bir bir düşerken gözlerinden daha fazla ayakta durmadı ve yere yığıldı. Bilinci açık olmasına rağmen yerden kalkmak istemedi. D...