Güvendiğin herkes bir bir gittiğinde güçlü olmayı öğreneceksin.
Uyandığımda kendimi hastanede buldum.Başımda serumumu değiştiren hemşireler, doktorun kendimi iyi hissedip hissetmediğimi sorması ve annemin çaresiz bakışları. Ne kadar hafızamı zorlasam da ne olduğunu bilmiyordum.Hafızamın içi bomboştu.Belki de yorgunluktan böyle hissediyordum.Gözlerimi dinlendirmek için kapadığımda kapıda annemle konuşan Justin ' in sesini duydum.İstemsizce gülümsemiştim.Bir süre sonra doktoru ikna ederek içeri girdi ve elimden tuttu.
" Bebeğim, iyi misin? Sana bir şey olacak diye çok korktum. "
" Justin...bana ne oldu?! "
" Annenin söylediğine göre ben gittikten sonra başın dönmüş ve bayılmışsın. "
" Bu mu? "
" Anlamadım. "
" Boş ver.Kafam sadece çok fazla karışık. "
" Biliyorum, bebeğim.Ama korkma ben yanındayım. "
" Biliyorum. "
dedim ve içten bir şekilde gülümsedim.Dudağıma masum bir öpücük kondurduktan sonra dışarı çıktı ve dinlenmem için beni yalnız bıraktı.Bir süre gözlerimi yere sabitlemiş düşünüyorken kolumdaki kan izini gördüm ve yanımdaki peçeteye sildim.Kısa bir süre sonra ilaçlarında etkisiyle uykuya daldım.Rüyamda garip ama bir o kadarda net bir şey gördüm.Sanki önceden derlenmiş toplanmış bir rüya gibiydi.Tabi bir o kadar da ürkütücü!
Derin bir karanlık ormanı kaplamışken gölün yanına doğru indiğimde şafak vakti yavaş yavaş sökmeye başlamıştı ve yanıma gelen kehribar gözlü, esmer , tahminim 18-19 yaşlarındaki çocuk sakin bir şekilde benimle birlikte gölün karşısını izlemeye başladı.Aramızda buz gibi bir hava eserken birden konuşmaya başladı.
" Nefes almak bu kadar değerliyken hayata küsen insanları anlayamıyorum.Bu aptallık!Biz gölgelerde yaşarken sizin aydınlıklarda yaşamanız haksızlık Alexa. Ama merak etmeyin çok yakında hak ettiğimizi alacağız.Çok yakında...yakında... "
Uyandığımda kendimi terler içinde bulmuştum.Hemen yanımdaki suyu alıp içtim ve kendime gelmeyi bekledim.Bir süre sonra annem ve üvey babam içeri girdi ve artık taburcu olabileceğimi söyledi.Mutluydum.Annem üzerimi değiştirmeme yardım ederken üvey babamda hastaneden çıkış işlemlerini hallediyordu.Hazırlandığımda annem koluma girerek hastane çıkışına kadar beni götürdü ve arabaya binmem de yardımcı oldu.Eve geldiğimde yavaş yavaş odama çıktım ve yatağa uzandım.Bir süre sonra telefonum çaldı ve çantamdan telefonumu çıkarıp açtım.Arayan Ellen ' dı. En yakın arkadaşım.
E - Hey Alexa, iyi misin? Annemden duydum. Bayılmışsın.
B- İyiyim, canım.Sadece biraz yorgunum o kadar.
E - Yarın okula falan gelemeyeceksen dert etme ben hallederim.
B - Saçmalama.Tarihten son kurtarma sınavım var.Bunu kaçıramam.
E - Sen bilirsin. Bu arada yeni bir sevgilin olduğu haberleri de kulağıma gelmedi sanma.
B - Sevgili mi? Saçmalama. Bilirsin olsaydı, ilk sana söylerdim.
E - Okulun popüler çocuğu Justin ' le çıktığını bütün okul biliyor, tatlım.
B - Ne? Of, hayır! O ve ben arasında sandığın gibi bir şey yok, yinede bilmiyorum.
E - Nasıl yani? Okulun dedikodu bankası Lily seni Justin ile arabada öpüşürken görmüş.
B - Evet, öpüştük ama hala kafam çok karışık.Onu sevip sevmediğimden bile emin değilim.
E - Bütün okulun gündem konusu sizsiniz kızım.Herkes okula girişinizi bekliyor.Özellikle de Dedikodu bankası Lily!
B- Ne? Bu Lily her ne yapsam görüyor, baş belası pislik kız.
E - Neyse boş ver.Bu arada yarın okuldan sonra küçük bir parti yapıyoruz, bizimkilerle.Sende gel.
B - Hiç sanmıyorum.
E - Hadi ama hiç itiraz yok geliyorsun.Neyse sen biraz dinlen.Yarın görüşürüz.
B - Görüşürüz.
Telefonu kapattıktan sonra derin bir nefes aldım ve annem kapımın önünden bana seslendi.
" Tatlım, Justin kapıda seni bekliyor.Sanırım sana bir sürprizi varmış.Üstünü değiştir ve gel. "
" Anne. Ona uyuduğumu söyleyemez misin? "
" Bu kadar içine kapandığın yeter artık Alexa.Git ev biraz mutlu ol. "
dedi ve ayağa kalkarak gar dolabımdan siyah kot pantolonum ve kırmızı kazağımı giydim.Saçlarımı açık bırakarak siyah beremi taktıktan sonra aşağıya indim.Justin beni gördüğünde yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu ve anneme dönüp geç kalmayacağımızı söyledi.Beraber arabaya doğru yürüdükten sonra abaya bindiğimizde Justin bana hiç bir şey söylemeden arabayı sürmeye başladı.Ormana girdiğimizde ona baktım ve nereye gideceğimizi sordum.
" Biraz bekle.Az kaldı. "
" Peki. "
dedim ve camdan dışarıyı seyretmeye devam ettim.Bir süre sonra araba Justin arabayı yolun kenarında durdurdu ve arabadan inip inmem için kapıyı açtı.İndiğimde ona meraklı gözlerle bakarken iki elini de arabaya dayayıp beni ikisi arasında bıraktı.Yavaşça dudaklarıma yaklaşıp cebindeki kolyeyi çıkardı ve yüzümdeki ifadeyi izlerken konuştu.
" Seni mutlu etmeye bayılıyorum, prenses.Bu arada senin için tasarlanmış olan bu kolyeyi takmama izin verir misin? "