4.Bölüm

43 2 0
                                    

Medya:Melih

Sabah uyandığımda birbirine yapışmış kirpiklerimi araladım ve bir süre boş tavanı izledim. Bugün beni ne tür şeyler bekliyordu acaba?

Bir süre sonra zorlukla yataktan kalktım ve dün akşam masanın üstüne bıraktığım telefonumdan saate baktım 11.30'du. Erken kalkmıştım hemen gardırop dan  kapüşonlu gri salaş dizimin dört parmak yukarısında biten elbiseyi üzerime geçirdim,siyah tek bant topuklu ayakkabıları giydim ,saçımı rastgele tepeden topuz yapıp, siyah kare çantamı elime aldım.

Mutfağa geçip kahve makinesinin düğmesine basıp, dolaptan kahvaltıları çıkardım içerden telefonum çalınca koşarak telefonumu açtım.

"Ayla uyandın mı canım?

"Evet.Kahvaltı yapıcam simdi."

Portmantoya para bıraktım sakın yürüyerek geleyim deme. Geç saatte sokaklarda aklım sende kalıyo."

"Tamay ne gerek vardı! Yürürüm ben gerek yok."

"Kızım o parayı alıyosun bak deli etme beni." Tamayı ikna etmek zor olduğu icin gözlerimi devirip

"Tamam ama borc olarak."

"Tamam kızım.Hadi öpüyorum, kendine dikkat et."

"Sende dikkat et.Beni bekleme bak uyu sen, görüsürüz."Deyip telefonu kapattım.

Mutfağa geçip kahvaltımı yapıp kahvemi içtim. Portmantodan  parayı da alıp dışarı çıktım.Gidişte otobüsle gidebilirdim,dönüşte de otobüsle gelmeyi tercih ederdim ama o saatte otobüsler kalkmadığı için mecburen taksiye binicekdim. Bana kalsa yürürdüm ama Tamay'a söz verdiğim için yürüyemeyecektim.

Tamay'ın verdiği adrese bakıp Ortaköy otobüsüne bindim. Çantamdan kartımı çıkarıp bastıktan sonra ilerleyerek oturacak yer var mı diye baktım, tabi ki de bende şans olmadığı cam kenarına geçerek, ayakta dikilmeye başladım.

Derin bir nefes alıp, durakta indim.Sokak aralarında geçip 5 dakika yürüdük den sonra Tamay'ın söylediği, blackmoon yazılı barı gördüm.Fazlaca büyüktü, tahminimce 12-13 katlıydı, kocaman iki taraftan sürgülü kapılıydı, kapının üstünde tabelada kocaman siyah renkte blackmon yazıyordu, arkadan mavi bir ışıklandırması vardı.Barda siyah ve mavi renkler ağırlıklıydı, daha önce hiç bara gelmemiştim, Tamay buranın Türkiye'nin en lüks barı olduğunu söylemişti. Daha önce bara gelmediğim için içimde değişik bir his vardi korku değildi. Korkmuyordum, korkmam gerekiyordu ama sanki korkularım gitmiş gibi hissediyordum, kesinlikle heyecanlıydım elim titriyordu elimi kaldırıp baktım, titremenin gitmesini istiyordum elimi sıkıca kapatıp indirdim kapıya doğru yürüdüm.

Kapıda kas yığını, iri yarılı, iki tane koruma vardı.Sürgülü kapının önüne geçtim ve açılmasını bekledim açılmayınca elimi aşağı yukarı salladım, sağdaki koruma kafasını çevirip şaşkın bir şekilde bana baktı.

"Hanım efendi ne yapıyosunuz?"

"Is için gelmiştim de kapı açılmadı. "

"Buraya girmeniz icin kartınız olması gerekiyor."

Biran afallamıştım resmen rezil olmustum. Tamay bana bunu soylememisti. Kaşlarım sinirden çatıldı.

" Siz açabilir misiniz?"

"Nereden bilelim buraya girmek icin yapmadıgınızı, oyle bir sey olsa kartınız olurdu."

"Siz bana yalancı mı demek istiyorsunuz?" Sinirlenmiştim niye boyle bir sey yapıyım ki.

"Ne oluyor burada!"

Arkadan tok ve insanın içini gıdıklayan bir ses gelince yavaşca topuklarımın üstündrn arkama döndüm. Çağan bey ciddi bir ifadeyle bana bakıyordu. Üstün de jilet gibi duran siyah bir takım elbise vardı, kravat takmamış, bir düğmesi açıktı. Onu süzerken korumanın söylediği şeyle hemen ona döndüm.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 31, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PATRONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin