O akşam Brawn'larda kaldım. Brawnların evi bizim evden biraz daha büyüktü. Kapıdan girer girmez hafiften geniş bir antreleri vardı. Sağ tarafa döndüğümüzde ise geniş bir salon vardı. Salonda yeşil ve mavinin uyumunu anlamak pekte zor değildi. Fakat Bayan Lewis sabah kalkıp salona geldiğinde attığı o çığlıkla nasıl uyandığımızı bilemedik. Cam tarafındaki koltuktan yatan Brawn ani kalkış yaptığı için yere kapaklandı. Tabi ben yerde yata kaldığım için benim düşme gibi bir durumum yoktu. Brawn annesine bakarak "Anne noldu kötü bişey gördün ve ya sınav notlarımımı öğrendin?" dedi korku ve merakla. Bayan Lewis gözlerini Brawn'a odanın haline bak dermiş gibi bakış attı. İkimizde neden bağırdığını anladığımızda başlarımızı öne eğdik ama birbirimizle işaretleşerek kıkırdıyorduk. Bayan Lewis bizi odanın kapısına götürüp odanın haline bakmamız için eğik olan başlarımızı kaldırttı. Kulağımıza yaklaşarak "Dün akşam ne halt yediniz bilmiyorum ama burası okula gidene kadar toparlanmış olcak. Yoksa napcağımı bilirsiniz siz" dedi. Aklımdan hemen o eski ceza geldi. Akşam benim annemle Brawn'nın annesi oturup sıcak çaylarını içerken bizim attığımız basketbol topu ile sonlanmıştı. Tabi daha sonra o camları eldiven ve şu siyah önünde beyaz dantelli hizmetçi elbisesi giyerek kim topladı? Biz. Keşke bunla bitseydi. Daha sonra bizim yerde cam toplarken ki fotoğraflarımızı sosyal medyada paylaştılar. Neyse biz şimdiki zamana dönüp devam edelim. Bizde sarıldık ve öpmeye başladık yanaklarından. Daha sonra ben "Şimdi" dediğimdede ceketlerimizi alıp panikleyerek kapıdan çıktık. Bayan Lewis arkamızdan "Akşam yemeğe gelin çocuklar. Bir süprizim var size. " diye bağırarak sanki hiç bir şey olmamış gibi davrandı.
Okula kapısına vardığımızda zil çalmaya başladı ve derse girmek için okulun içinde koşmaya başladık. Koşarken karşımıza Bay Mitchell ile karşılaştığımız için yavaşladık. Eğer bizi okul içinde koşarken görseydi disipline verebilirdi. Tabi okulun içinde koşmak cinayet işlemek gibi bişey ya zaten (!). Neyseki ders ingilizceydi, bizi derse alırdı. İçeri girdiğimizde bizim eski şişman, kısa boylu, tatlı öğretmen yerine sexy, uzun boylu, zayıf bir kadın duruyordu. Brawn içeride hocayı gördükten sonra ağzı bir karış açık kaldı. Brawn'ın ağzı açık kaldığından ben konuştum "Girebilirmiyiz?" dedim ve bize gözüyle yerinize geçin dedi.
Akşam olduğunda eve gidemeyeceğimiz için bizim evin 3-4 kilometre uzaklıkta bulunan bir uçurum vardı. Bizim gizli yerimiz gibiydi. Oraya çıktığımızda kendimizi özgür gibi hissediyorduk. Bi ara Brawn aya baktı ve "Bak bu gün dolunay var dimi" dedi ve sağ tarafa dönüp dizlerine kapandı bende o arada aklıma Jess geldi. Onun o sarı beline kadar uzanan saçları, kahverenginin en güzel hali olan gözleri, ince beli, şirin ve sexy olan yüzü aklıma geldi. Ardından Brawn'dan hırlama tarzı sesler geldi. Bende dalga geçmek amaçlı "al işte" diyip elimi sırtına koydum ve aniden bana bakarak yürümrue başladı. yavaş adımlarla geri geri yürürken sarı gözlerine baktım ve hızla atan kalp atışlarıma dikkat kesildim. Aramızda çok az mesafe vardı. Ben irkilmiş bedenimle geri geri yürürken o da bana doğru ilerliyordu. İçimden kaç dedim. kaç matt! Hızlı adımlarla ormana yöneldim ve bir saniye bile arkama bakmadan koşarken nefes nefese kalmıştım. Aramızı açamıyordum benden çok hızlı koşuyordu ama neden beni yakalamıyordu? Belki kendini durdurmaya başlıyordu. Bende az daha ilerledikten sonra kalp atışlarım artmıştı. Bir anda kendimi durduramıyacakmışım gibi hissettim ve gökyüzüne bakarak "aaaaaaaa" diye bağırdım. Ve artık ben bir kurtadamdım, aynı şekilde Brawn'da bir kurtadamdı. Okula doğru yaklaştık. O sırada bizim önümüze iki kurt adam daha çıktı ve bize doğru hırladılar. Biz ise onlara kızgın bir şekilde bakıyorduk. Bir tanesi bize sinirlediği için öyle bir kükrediki normal bir insanın kulağını sağır edebilecek kadar yüksek bir sesti. Daha sonra biz yavaş yavaş eski halimize dönüyorduk. Yere yığıldık. Sanki bütün enerjimiz bitmiş gibiydi. Kalkcak halimiz yoktu.
Orada uyuyup kalmışız. Sabah kalktığımızda etrafımızda çok fazla kişi bize bakıyordu. Herkes bize bakıp kıkırdıyorlardı. Daha sonra utanç içinde kalkıp okul dolabımızdaki yedek kıyafetlerimizi giydik. Teneffüsün son dakikalarına yanıma Jess geldi ve "O kadar kası nerde yaptın merak ettim doğrusu (!)" dedi ve az ilerledikten sonra arkasını dönüp bana göz kırpıp gitti.