Yorumlarınızı esirgemeyin !!!
İlk bölümde nasıl kurtadam olduğumu tanıtımı yapcam o yüzden azda olsa sıkılabilirsiniz. Ama sıkılmayın siz.
Benim adım Matt Master. 16 yaşındayım. Lise 2 ye gidiyorum. En yakın arkadaşım Brawn dır. Biz Brawn la kardeşten öteyiz diyebiliriz. Brawn benden bayağı popülerdir aynı sevgilisi Trixie gibi. Ben onların yanında biraz daha pasif sayılırım, hatta bayağı pasif kalırım.
Bir pazartesi sabahı ölü gibi okula giderken arkamdan Brawn bana "Matt beni beklesene" diye bağırarak koştu. Okulun bahçe kapısından içeri girerken bir Jeep in içinde gelen bir adamla bir kız vardı. Görünüşe göre bayağı zenginlerdi. Arabanın içinde çıkan kız hafif rockçı hafif şirin ve hafifte zengin gibi gözüküyordu. Ama onu görünce ilk defa olan bişey oldu, biri için kalbim hızlı atmaya başladı. Aman Tanrım bu kız çok mu güzel yoksa ben mi öyle düşünüyorum? Tabii ki beni hiç görmeden önümden geçip gitti. Bense onun güzelliğinin büyüsünden çalan zilin sesiyle irkildim ve gerçek dünyaya dönmüş oldum. Tarih sınıfına girdiğimde önde camdan tarafta oturduğunu ve yanında kimsenin oturmadığını gördüm Fırsat bu fırsat diyip usulca yanına yaklaşıp basit bi "selam" diyip oturdum ama beni takmadı. Bay Mitchell hemen derse başladı ve ders konusunda sert, en ufak sese aşırı kızan bir öğretmendir. Ben zengin kıza "Selam" dedim ve kız beni yine takmadı ama kızda haklı bütün gün arkasından 10 larca erkek koştu. Bende daha sonra ona hafif sesimi yükselterek "Neden beni takmıyosun" dedim. Bay Mitchell "Matt cezalısın. Akşam cezaya kalıyorsun" diye bağırdı. O hoşlandığım kız yüzünden ben ceza almıştım. Güzel kız "Onu ben bağırttım Bay Mitchell" dedi beni savunurcasına. Daha sonra bana dönüp gülümsedi ve yerine oturdu.
Akşam cezaya kaldığımızda bizden başka 7 kişi daha vardı. Çoğu garip tiplerdi ve ister istemez insanı korkutuyorlardı. Ceza sınıfında tanıfığım tek aşık olduğum ama hala adını bilmediğim kız vardı. kıza yaklaştım ve "Bari adını söyle" dedim. Bana dönerek "Jessica ama herkes bana Jess der." dedi ve yüzünde gülümseme belirdi hafifte olsa. Bende ona gülümsedim. Bana "Peki senin adın ne?" dedi. Bende ağzım hafif titriyerek ve kalbimde hızlı atarak konuşmaya çalıştım " Matt, Matt Master" diye ikiledim. Ceza boyuncada bir daha konuşmadık.
Okulun bahçe kapısında Brawn beni beklemiş. İçimden "İşte kardeş" dedim. Yanına gider gitmez "Sen delisin dimi" dedim. O da kafasını sallayarak "Evet" dedi. Eve doğru yürümeye başladık hava iyice kararmıştı. Brawn "Az tırstık mı ne?" dedi ve güldü. Tam güldüğü anda hırlama tarzı sesler duyduk ve iyice korktuk. Sanki takip ediliyor hissine kapıldık. Ve inanılması zor olan şeyse bütün şehir boş gibi sessiz ve sakindi. Az ileriye gittiğimizde bizi iki köpek sessizce takip ediyor gibiydi ama o kadarda zeki olamazlardı. Bize yaklaştıklarında onların köpek olmadığını, onların kurt olduklarını anladığımızda ben ve Brawn "KURTLAR" diye bağırıp koşmaya başladığımızda sanki bizim onlardan kaçtığımızı anlamış gibi bizi kovalamaya başladılar. Fakat ortadan kayboldular. Nefeslenmek için durduğumuz an bizi ensemizden yakalayan iki adam bizi ısırdılar ve bir anda gözleri maviye döndü bağırırken. Daha sonra kurta dönüşüp hızla kaçar gibi ilerlediler. Ama ikimizinde belinde ısırık izi vardı. Ama nasıl gerçek olabilirdi. Kurt adamlar gerçek miydi ya da bizi ısıran şey her neyse.
