Bu hikayeyi, bilgisayarımda bir klasörde gördüm. Sıkıntıdan yazmışım ve bayağı ilerletmişim. Oldukça komik ve farklı bir konusu olduğunu düşünüyorum. İnşallah beğenirsiniz. Dert, tasa, aşk acısı -burayı 45. bölümde düzeltiyorum. Birazcık aşk acısı yazmış olabilirim- yok. Sadece güleceğinize eminim :D
Lütfen yorumlarınızı ve votelarınızı eksik etmeyiniz...
Hepimiz, laptopa eğilmiş ÖSYM sitesine bakıyorduk.
Ömer Bey, enter tuşuna tıkladı ve site açılırken bize döndü. "Hazır mısınız?" yeşil gözleri, heyecan ve merakla parlıyordu.
Ata babasının omuzlarına asıldı, "Hadi baba! Yapabilirsin!" diye haykırdı.
Pelin Hanım hafifçe ensesine vurdu, "Sussana oğlum, Tuana uyanacak!"
"Açılıyor..." Ömer Bey'in sesiyle hep beraber eğildik ve yavaş yavaş açılan sayfayı izlemeye başladık. Önce Ata'nın o muzur gülümsemesi, kimlik bilgileri gözüktü.
"Karizma," dedi Ata başka birisinden bahsediyormuş gibi.
Yine ağır ağır sayfanın açılacağını düşünürken, geriye kalan boşluk aniden doldu ve sayfa yüklendi. Herkes hızlı bir şekilde okurken, gözlerim kalın harflerle yazılan bir şeye takıldı.
1.tercihinize yerleştirildiniz.
Ata, kendini kaybetmiş gibi bağırdı ve hole doğru koşmaya başladı. Yeşil sahalarda sevinen futbolcu gibi dizlerini kırarak dış kapıya kadar kayarken elleriyle işlemeli tavanı gösteriyor, öpücükler yağdırıyordu.
Pelin Hanım'dan tiz bir çığlık yükseldi ve bana sarıldı. "Allah'ım! İstediğimiz okul, Ömer!" dedi benden ayrılıp, kocasının yanaklarına öpücükler kondurmaya başladı.
"ULAN BE!" diye haykırdı Ata tekrar. "ALLAH BE!" yeni kavuştuğu, erkeksi sesi yavaş yavaş kısılmaya başlasa da aldırmadı. "BUDUR OĞLUM! BÖYLE DE SOKARIM!"
"Böyle de sokarım mı?" Ömer Bey, ayağa kalktı ve holdeki oğluna ilerlerken, Ata dizlerinin üstünden doğrulup, babasına koşmaya başladı. Bu sahneyi görmek istemiyordum... Tahminimce, Ata güzel bir tokat yiyecekti.
Ömer Bey, ona koşan oğlunun yörüngesinden son anda sıyrıldı ve Ata hızını alamadan bana doğru koşmaya devam etti.
Panik olmuş bir şekilde ona bakarken belime değen konsola dokundum. "Ata dur!" demeye kalmadı. Aramızdaki kısa mesafe beni iyice panikletti ve canımın acıması korkusuyla, kenara kaydım.
Ata'nın karnı konsola çarptı ama aldırmadı. Elleriyle duvar kağıdını yumruklamaya, kafasını sürtmeye başladı.
Pelin Hanım şok olmuştu. "Buna ne oluyor?" kahverengi gözleri bana çevrildi. "Bir... Bir şey falan kullanmıyor değil mi, İdil?"
"Sadece... Çok test çözdü zamanında. Belki onlardır?..."
Ata hala kendini hırpalarken, Tuana'nın ağladığını duydum. "Aferin Ata!" dedim.
Kendine gelmeye başladığını, derin derin nefes alıp verişiyle anladım. Sırtını duvara döndü ve kendini yorgun bir şekilde yere doğru bıraktı.
"Tebrikler oğlum," dedi Pelin Hanım onu öperken.
Ömer Bey ona yaklaştı, "Aferin Ata. Ödül olarak ne istemiştin sen?" dediğinde, Tuana ağlamasını şiddetlendirdi.
Bu güzel aile saadetine tanık olamamanın üzüntüsüyle ağır ağır salondan ayrıldım ve merdivenlerde yöneldim.
Tuana'nın odasına girdiğimde, onu beşiğinden doğrulmaya çalışırken gördüm. "Fıstığım?" diye seslendim. Sesimi duyunca debelenmeyi bıraktı ve bana döndü. "Uyandın mı sen?" mavi gözleri, yeni uyandığı için parıl parıl parlıyordu. Sarı saçları yatışından dolayı karman çorman olmuştu ve kabarmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vurdu ve AŞK! (KİTAP OLDU)
RomanceSinan Tümer; başarılı, insanın içini eriten ses tonu ve kusursuz diksiyonu olan bir spor spikeridir. Yurt dışında çalıştığı kanalda Beşiktaş'ına laf ettiği için canlı yayına gelen konuğuna kafa atıp, istifa eder ve Türkiye'ye dönmeye karar verir. Bü...