Bölüm 1

220 28 20
                                    

      Odama yeni günün güneş ışınları girmişti. Bir haykırış gibi. Gecenin ardında saklanan küçük bir kız çocuğu gibi.

Yatağımda öylece yatıyordum. Yaptığım tek şey tavanı izlemek, düşündüğüm tek şey ise iki yıl önce neden tavanı koyu pembe değil de açık pembeye boyattığımdı. Tam da bunları düşünürken annemin odama dalmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım.

"Kapıyı boşuna mı yaptırdınız anne?"

"Sus, hemen saçını maçını topla aşağıya gel. Kahvaltı hazır." Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Eğer gülersem annemin terliklerine maruz kalacaktım. Ama daha fazla dayanamadım.

"Tamam saçımı toplarım toplamasına da, anne maçımı nasıl toplayacağım onu anlamadım." Ve annemin meşhur terliği sağ popoma isabet etti. Kabul ediyorum, ben kaşındım. Annem odamı terk edince bende elimi yüzümü yıkamak için banyoya ilerledim. Elim istemsizce popoma gitmişti. Ne yalan söyleyeyim acıtmıştı.

Banyoya girecektim ki musluğun bozuk olduğunu daha sonra farkına varabildim. Tek seçeneğim vardı o da annemlerin yatak odasının karşısında ki halka açık olan banyoydu. Çıkarken son bir kez odama baktım. Savaş alanına dönmüştü. En azından annem görmemişti. Koridorun sonuna vardım. Banyonun kapısını açmaya çalıştım ama açılmadı. Kapıyı zorlamaya başladım. Ah tabii ya, sevgili kardeşim Fatih benden önce işgal etmiş banyoyu. "Lan çık dışarı." "Ya daha bitmedi başka bir yere git." Kapıyı birkaç kez tekmeledim."Musluğu akan başka banyomu var gerizekalı."dememle sağ popoma darbe yemem bir oldu. Yere baktığımda annemin terliğini gördüm, resmen sırıtıyordu bana. Sağa sola baktım ama anneme dair en ufak bir iz bulamadım. Hemen sonra koridorun başından sesi geldi."Gerizekalı deme kardeşine." "Bu evde bana karşı bir ittifak mı kuruldu?"

Nihayet kardeşim banyodan çıkabilmişti. Çıkarken bana ölü tavşan bakışı atmayı da unutmamıştı. İçeri girmem için el işareti yaptı. Ve girmemle yoğun bir gaz kokusuna maruz kalmam bir oldu. "Fatih! Gel lan buraya. Sıçtın mı lan içeriye." Mavi gözleriyle bana bakıp "sence" dedi ve beni bu kokuyla baş başa bıraktı. Mecbur girecektim içeriye. Koku dağılsın diye kapıyı açık bıraktım. Soğuk suyla yüzümü yıkayıp saçlarımı dağınık bir şekilde topuz yaptım. Son bir kez aynaya bakıp kendime çapkın bir gülüş attım. Allah'ım ne hale düştüm ben ya!

Pembe tatliş pijamalarımla, kahvaltı için aşağıya indim. Babam masanın başına annem de yanındaki sandalyeye oturmuştu. Sağ olsun Fatih'te benim yerime kurulmuştu. Aslında benim Fatih'le bir sorunum yoktu. Tabii beni sinir edip abur cuburlarımı yemesi dışında. Fatih'i es geçip boş olan bir yere oturdum. " Buongiorno (İtalyanca günaydın) sevgili ailem." Annem cevap vermedi. Evde İtalyanca konuşmamızdan pek haz almazdı. Babam gülümseyerek cevap verdi. "Günaydın kızım." Konuşmayı bırakıp annemin yaptığı leziz böreklerden yemeye başladım. Aradan beş dakika sonra annem konuşmaya başladı. Aslında bu zamana kadar annemin konuşmaması bizim için bir mucizeydi. "Bavulun hazır mı Selin? Dün sana aldığım kıyafetlerini yanına al. Makyaj malzemelerini unutayım deme!" "Elbette anneciğim sen istersin de ben yapmaz mıyım?" Yapacak mıydım? Tabii ki de hayır.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra babam bana doğum günümde aldığı kırmızı arabamı gözden geçirmeye gitti. Fatih'te odasına çekildi. Annemle baş başa kalmıştık. Ben masada ki tabakları kaldırırken annemde bulaşık makinesine diziyordu. Tekrar masadakilerini almak için gidecektim ki annem durdurdu beni. "Levent'i aradın mı?" "Anne!" İşte şimdi yine başlıyorduk. "Ne! Çocuk meraktan ölmüştür." Fazlasıyla sinirlenmiştim. Nasıl oldu bilmiyorum ama sesim çok yüksek çıkmıştı. "Sana ne ya, sana ne, bu konu seni hiç ilgilendirmez. Başladın yine Levent'te Levent diye. O kim ki beni merak ediyor." Kabul ediyorum sesim haddinden fazla çıkmıştı. Ama bu konuda çok hassas olduğumu biliyordu. Annemin kızarmış yüzüne bakmamak için arkamı döndüm. Sinir tüm bedenimi sarmıştı. Yapmamam gereken şeyleri yapmıştım. Hayatımda ilk kez bağırıyordum anneme. Burada daha fazla kalamazdım. Mutfağı terk edip merdivenleri koşarak çıktım. Odama girip kapıyı çarptım. Sesim çıkmasın diye ağzımı yastığa dayayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Levent benim sevgilimdi, yani eski sevgilimdi. Ya da değildi bilemiyorum. O benim ilk aşkımdı. Bir zamanlar sevgiliydik. Çok güzel vakit geçiriyorduk. Takii beni bir sürtükle aldatana kadar. Bana ihanet etti. Nedenini bilmediğim bir şey için beni aldatmıştı. Artık kalbimde aldığı sevginin yerine koca bir nefret bırakmıştı. Güvenimi sarsmıştı. Onun sayesinde hiçbir erkeğe güvenmiyordum. Tüm erkekler aynıydı benim için. Artık kimseyi sevecek ve kalbimi emanet edecek ne gücüm vardı ne de güvenim.


Duyuru

Bu benim yazdığım ilk kitap umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum

Multimedia, Selin


TAKINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin