Selamun aleyküüm. Daha geç olmadan getirdim bölümümüzü. Bakalım beğenecek misiniz?
Keyifli okumalar dilerim...
*******
Aktarın önüne geldiğinde duraksayıp gökyüzüne kaldırdı başını. Mafya bozuntusu adam dediğinden caymıyordu. Ne yapmaya çalıştığını düşünmek ise Büşra'yı deli ediyordu.
"Kolay gelsin Mehmet amca." dedikten sonra çeşitli otlar kokan dükkanın kokusunu içine çekti. Bayılıyordu buranın kokusuna. Stres atmak için bugün tamda burası iyi gelirdi ona. Başka türlü kafasını dağıtamayacaktı yoksa.
"Tüm sinirimi alıp beni rahatlatacak bir çay yok mu Mehmet amca.. "
Müşteriyle ilgilenen adam bir an dönüp baltı Büşra'ya. "Ne yapacaksın sinir giderici çayı kızım. "
"Sinirlerimin gitmesi için içeceğim. Eğer ki o sinirler gitmez ise deli olacağım yoksa. "
Gülümsedi yaşlı adam. Bekleyen müşterinin siparişini hazırladıktan sonra tartıp fiyatını söyledi. Müşteri gittikten sonra Büşra'nın yanına geldi.
"Kimmiş o sinirlerinle oynayan bakalım? "
"Sorma Mehmet amca.. Tüm deliler toplanmış, benimde onlara katılmamı istiyorlar." Bir yandan da yeni gelen otları inceliyordu. Tarçının önünde durarak "Her zaman ki kadar Mehmet amca. " dedi.
"Bazen deli olmak gerekir kızım. Akıllı olmakda başa beladır." Aldığı poşete biraz tarçın koyarak tartıya götürdü.
"Biraz da papatya." dedi papatyayı göstererek. "Ben dediğine katılmıyorum Mehmet amca. Delilerin içinde bir tane akıllı olması şart." Ihlamurun kokusunu içine çekerek melisa çayının olduğu tezgaha geçti.
"Melisa al istersen. Sakinleştirici etkisi vardır."
"Melisa'm var.. Bana daha önce almadığım bir çay öner sen."
Kurutulmuş bitkilerin olduğu tezgaha bakındıktan sonra "Kediotu çayı da sinir bozukluğu için iyidir." dedi Mehmet amca.
"Olabilir. Daha önce denemedim o çayı."
Yarım saat geçtikten sonra sonunda aktardan çıkabilmişti. Elindeki poşeti çantasına sıkışrırarak yolun karşı tarafına geçti. Tuğbalar'a gidebilmek için otobüse binmesi gerekiyordu. Biraz bekledikten sonra gelen otobüsle bindi.
Kuzenlerinin sabah ki söylediklerinden vazgeçmiş olmalarını diliyordu. Çok saçma geliyordu dün akşamdan beri olanlar. Ama bunu kendinden başkası anlamıyordu şuanlık.
Yirmi dakikalık yolculuğun ardından otobüsten inip Tuğba'ların evinin yolunu tuttu.
Bahçenin kapısını aralarken sinir krizi geçirmeden evvel ki son dakikalarını yaşadığı aklına gelince zoraki bir gülümseme yerleştirdi dudağına. İkisi bir olup kimbilir ne kadar sinir edeceklerdi şimdi.
Haydi Bismillah dedikten sonra kapıyı çaldı. Bahçede ki çiçeklerin yanına bile uğramamıştı bugün. Halbuki bazen sırf çiçekler için gelirdi buraya. Tuğba da çiçekleri severdi kendisi kadar olmasada. Bahçesinde rengarenk çiçekleri vardı. Kendi hayalinde de böyle büyük bahçeli bir evi çiçek bahçesine çevirmek, rengarenk çiçeklerle donatmak hayali vardı.
"Hoşgeldin canım." Kapıyı açan Erva son derece neşeliydi.
"Selamun aleyküm." Hırkasını askılıktan asıp odaya geçti Erva ile. Kuzenlerine sarıldıktan sonra Tuğba'nın karşısında ki koltuğa oturdu.