Selamun aleyküüm. Yine uzunca bir aradan sonra Emir ve Büşra getirdim sizlere. Bölümler içime sinmediği taktirde sıfırlayıp yeniden başlıyorum. Sonuç olarak da bölüm aralıkları bazen uzayabiliyor. Bu konuda kusuruma bakmayın lütfen.
Önce ki bölüme bir göz atıp sonra yeni bölüme başlayın isterseniz. Hatırlamak için :)
Keyifli Okumlar efendim :)
********
Sevmek; ondan gelen acıyı bile sevmektir bazen...
********
Saat kaçta uykuya daldığını bilmeyen Büşra, telefonun alarmıyla zorla araladı gözlerini. Namaz vakti. Birkaç dakika kırpıştırdığı kirpikleri tamamen açılmayı kabul edince hafifçe diklendi. Emir'in odasında uyumuştu değil mi?
Ama Emir yoktu. Suçluluk hissetmiyor değildi bir yandan. Odasında yatamıyordu kendisi yüzünden.
İçinde ki suçluluk duygusu ile ayaklanarak odadan çıktı. Oldukça sessiz olmaya çalışıyor, parmak uçlarında yürüyordu. Salona ulaştığında Emir görüş alanına girince durdu. Koltukta yatmış ve üzerine de birşey almamıştı. Vicdanı şaha kalkarken odaya geri dönüp Emir'in üzerine örtmek için birşey aradı.
Giysi dolabında işe yarar birşey yoktu. Duvar kenarında ki kapağı açınca gülümsedi. Üst rafta ki battaniyeyi aldıktan sonra yatakta ki diğer yastığı alarak odaya geçti yine. Emir sağ elini başının altına almış, bacaklarını karnına doğru çekmiş vaziyette uyumaya devam ediyordu.
Bu adam onu seviyordu değil mi? Gerçekten seviyor muydu? Neden bir an inanacak gibi olsada dakikasını şaşmadan yanıldığını hissediyordu... Neden Emir sevgisini hissettirmeye çalışırken Büşra hep geri adım atıyordu? Aylardır bu sorular ile cebelleşiyor ama bir cevap bulamıyordu...
Yanına giderek yastığı kocasının başının altına yerleştirmek için eğildi. Adamın çam ağacı gibi kokusu burnuna dolarken, başını tutup hafifçe kaldırmaya yeltenmişti ki kolunda ki baskıyla yüzü buruştu.
Emir gözlerini açmış sorgular şekilde bakıyor, kolunu sıkıyordu.
Emir'in bakışları Büşra'nın sıktığı kolunu bulunca salise kaybetmeden çekti elini.
"Özür dilerim." dedi mahçupça. Bir anlık reflesk ile ne yaptığını anlayamamıştı.
Panikle başını sallayan Büşra, "Asıl ben özür dilerim." dedi. "Korkuttuysam."
Sol elinde kalan yastığı koltuğun üzerine bırakarak kolunu ovaladı. Biraz acımıştı.
Uyuyan adamı korkutmayı başardığı için kendini tebrik etmeyi de ihmal etmedi.
"Üstün açık uyumuşsun." Ortada ki büyük sehpanın üzerine koyduğu battaniyeyi alarak Emir'e uzatırken, "Başının altına yastıkta almamışsın. Boynun tutulacak." dedi.
Uyku mahmurluğunu atlatan Emir, acı bir tebessüm etti Büşra'ya. Boşuna sevmemişti değil mi bu kızı?
Büşra'ya bakmaya devam ederken söze girdi. "Annem de hep böyle diyerek örterdi üzerimi. 'Aman oğlum boynun tutulmasın' diyerekte yastığımı koyardı başımın altına."
Annesinden her zaman bahsetmezdi. Onunla ilgili konuşulunca kalbi acıyor, genzi sızlıyordu. Her zerresi acı çekiyordu. Boynu bükük bir çınar gibiydi yıllardır. Susuz kalmıştı sanki.
Annesinin paşasıydı o. Ama erken bırakıp gitmiş, paşasını anasız bırakmıştı işte.