P-5

23.3K 609 110
                                    

Karakterlerde değişiklik yaptım. bu sefer kadro tamamen türk olsun istedim.

Çağatay güldü.

Gece güldü.

  Sınıftan içeriye girdiler. Çağatay eski haline bürünse de içinde bahar meltemleri esiyordu. Gece daha kendini dizginleyebilmiş değildi. Hala etrafa gülücükler saçıyordu. İlk kez aptal bir aşık olduğunu saklamak zorunda değildi. Her şey gün yüzüne çıktığına göre utanmak gereksizdi. Sınıftaki herkes ders çalışıyordu. Gece de ders çalışmalıydı. Bunun farkındaydı. Çantasından kitap çıkardı. 

Soruyu tam 3 kez okumuştu ama iç sesi Çağatay'a bakması gerektiğini söylüyordu. İç sesini susturmalıydı. Bu güne kadar hep onu izlemişti zaten. Artık ders çalışmalıydı. İç sesini susturamayıp Çağatay'a bakıyordu. Gülerek yüzünü sıvazladı. Çağatay; Dağınık, dalgalı siyah saçları, geniş omuzları, keskin çenesi, biçimli dudakları ve kirli sakalıyla o çok farklıydı. Normal bir erkekte olan şeylerdi bunlar ama Gece için Çağatay normal bir erkek değildi. Bir kahramandı o...

Gece'yi mutlu etmek için gelmiş bir kahraman...

Nöbetçi öğrenci içeriye girip:

''Dersinizi böldüğüm için özüür dilerim. Gece Soner'i müdür bey çağırıyor. '' dedi ve çıktı. Çağatay eliyle kapıyı işaret edip, kafasını sallayınca Gece sınıftan çıktı.

Gece'den

(GECE'NİN BABASI YAKUT SONER)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(GECE'NİN BABASI YAKUT SONER)

Müdür'ün odasına girdiğimde babamı görmemle duraksadım ve panikledim. Yavaşca koltuğa geçip ''Geleceğini bilmiyordum.'' dedim. Babam yarı siyah yarı grileşimiş sakalını kaşıyıp ''Annen bayıldı ne oldu bilmiyorum. Kahvaltı hazırlıyordu birden bayıldı...'' babamın sözünü bitirmesini beklemeden ayağa kalkıp ''Onun yanında olman gerekirdi.'' dedim. Babam ayağa kalkıp ''Biliyorum sadece haber etmek için geldim. Haber ettiğime göre gidebilirim'' dedi. Sesinde kırılmışlık vardı. Neyin kırılmışlığıydı? Bana telefon edip haber edebilirdi. Babam müdürle vedalaştıktan sonra kapıdan çıktı. Arkasından gidip ''Hangi hastane bari onu söyle.'' dediğimde yüzüme bile bakmadan ''Evimizin yakınında olan özel hastane.'' dediğinde durudum. Babamda durdu ''Sana haber etmek için geliyorum ama sen...'' diyip gitti. Babam bana resmen ergen atarı yapıyordu. Babamdan ergen atarı yiyordum. Merdivenleri inip sınıfa daldım. Çantamı toplarken bir yandan da ağlıyordum. Montuma uzandığım sırada bir el kolumu tuttu. "Ne oldu? Neden ağlıyorsun?" Sesini düz tutmaya çalışıyordu. Konuşmadan öylece buğulu gözlerimle gözlerine baktım. Ben bir şey söylemeyince kolumdan tutup dışarı çıkardı. Kameraların olmadığı yere gittik. Ellerini cebine atıp sıkıntıyla iç cekti ve "Anlatacak mısın yoksa bakışmayı sürdürmeyi mi düşünüyorsun?" Durmayan gözyaşlarım hıçkırığa dönüştü.

Gözyaşlarım durun!

"Annem..." Dedim sadece. "Noldu annene?" Dedi. O da endişelenmişti. Hem de annem için. "Annem bayılmış. Ne olduğunu bizde bilmiyoruz. Endişeleniyorum. O benim annem onsuz yapamam."
Yüzümü ellerinin arasına alıp gözyaşlarımı sildi. "Yanınıza gitmemizi ister misin?" Dedi şefkatle. O an tekrar aşık oldum. "Ona bir şey olmayacak. Ayrıca dediğim gibi yanına gidebiliriz." Dedi tekrar. "Ders ne olacak?" Saatine baktı.
"5 dakika var. Ders bitmek üzere."
"İkimizde kaybolursak ortadan ilgi çekmez mi?" Dedim yanaklarımdaki ellerinin üstüne ellerimi koyarak.
"Beni de düşünürmüş. " Dedi çarpık bir gülümsemeyle. Zil çaldıktan sonra önce ben sonra o çıktı. Okuldan çıkıp biraz yürüdüm. Köşede onu beklemeye başladım. Çok geçmeden oda geldi. Arabaya binip kemerimi taktım. "Ben size nasıl hitap edeceğim şimdi. " Dedim sıkıntıyla. Sanki her şey çözülmüştü de bir o kalmıştı!
"Çağatay diyebilirsin. Okulda deme yeter." Dedi bir an gözlerime bakıp, omuzlarını çekerken. Kafa sallayıp önüme döndüm. Hastaneye geldiğimizde indim. Çağatay arabanın içinden kafasını uzatıp "gir sen park edip geleceğim." Dedi. Hastaneye girip annemin adını söylediğimde normal odaya alındığını söylediler. O sırada Çağatay geldi. Beraber odaya çıktık. Annem uzanmış babam ile gülüyorlardı. Yalandan mırıldanıp "Aile var gençler. Ortalık yerde ayıp ama." Dediğimde annem "Çok ayıp bir şey sanki. Ayrıca ablalar öyle mı konuşur?" Dediğinde jeton düşmedi. Abla mı dedi o? Abla?
A
B
L
A

Bildiğimiz abla mı?
"Annen hamile." Dedi babam. O an durdum kaldım. Benden bir tane daha mı vardı şimdi. Küçük ağzıyla abla abla diye peşimde mi dolanacaktı?
Kız mı olacaktı Erkek mı?
Yaramaz mı olacaktı uslu mu?
Hayat dolu mı olacaktı, sakin mı?

Kadroyu değiştireceğim tekrar. Bu son olacak.

ÖğretmenimeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin