Sabah olmuştu. Bir Cumartesi sabahıydı. Hasret uyandığı zaman şarkılar söyleyip dans etmeye başlamıştı. Çünkü beklediği o kütüphaneye gitme günü gelmişti. Efe ise kardeşi kadar heyecanlı değildi. Çünkü onun gözünde bu ve diğer kütüphaneleri ödev ve araştırma yapma yerleri gibi gözüküyordu. Efe bu durumdan dolayı kardeşinin bu denli heyecanlanmasına bir anlam verememişti. Bu sefer Hasret daha sofra kurulmaya başlamadan mutfağa koştu ve annesine kahvaltıda yardım etmek istediğini söyledi. Annesi de bu durumu seve seve kabul etmişti. Kahvaltı hazır olduğunda Hasret,bilgisayar oynayan ağabeyini ve halen uyumakta olan babasını sofraya çağırmıştı. Ve tüm aile birlikte kahvaltısını etmeye başlamıştı. Hasret dayanamayarak babasına bir soru sordu. Hasret babasına kütüphaneye ne zaman gideceklerini sordu. Babası ise saat 11.30'da gideceklerini söylediği zaman Hasret hemen arkasında olan saate bakmıştı. Saat 10.15 geçiyordu. Annesi Hasrete biraz daha sabretmesini söyledi. Kahvaltı yapıldıktan sonra Hasret ile annesi mutfağı toplarken,Efe ve babası ise basketbol oynayacaklardı. Ve Hasret'in beklediği zaman gelmişti. Evde sadece annelerini bırakmışlardı. Kütüphaneye girmişlerdi. Hasret şu anda kendini en sevdiği dostlarının ya da külçe külçe altının arasında bulmuşa dönmüştü. Efe bu kütüphaneye ilk defa geldiği için görevliden Türkiye ki tarihi eserlerle alakalı olan kitapları göstermesini istedi. Görevlide onlara yardımcı olmuştu. Hasret ise babasından izin alarak macera kitaplarının bulunduğu bölüme geçti. Ağabeyi gözüne iki veya üç kitap kestirip onlardan bilgi toplamaya başlayacaktı. Ve Efe'nin seçtiği kitaplar hep yeni kitaplardı. Eski kitaplara hiç bakmıyordu. Ama kardeşi Hasret ise tam tersine her kitabı inceleyerek okuyacağı kitabı öyle seçiyordu. Çünkü abisi gibi yapıp eski kitapları okumazsa onlara haksızlık etmiş gibi hissediyordu. Ağabeyi araştırma yapacağı kitapları seçtikten sonra kütüphanenin ortasında ki masalardan birine oturup kitaplardan öğretmeninin de dediği gibi kısa bilgiler toplamaya başladı ama ödevini bitiremedi. Çünkü babasının çok acil bir işi çıktığından işe gitmesi gerekiyordu. Çocuklarda İstanbul'u daha yeni tanımaya başladıkları için onları da kütüphanede bırakamazdı. Babaları,düşünüp taşındı ve en doğru kararın çocukları eve götürüp yarın bir daha gelmeleriydi. Hasret zaten bu durumu dünden kabullenmişti. Efe ise ödevi olduğu için yarın gelmeyi kabul etti. Sonra akşam yemeklerini yiyip herkes odasına çekildi. Sabah babaları yine bir işi çıkar diye evden erken çıktılar. Çocuklar yolda babalarına aç olduklarını söylediklerinde babaları onlara kahvaltılık bir şeyler aldıktan sonra Atatürk Kitaplığı'na gittiler. Efe'nin araştırma ödevi yaklaşık bir buçuk saatte bitti. Sonra evin yolunu tuttular. Eve varınca Efe ve Hasret cuma günü işledikleri konuları tekrar ettiler. Ve Efe yaklaşık iki yüz yetmiş beş sayfa,Hasret ise iki yüz yirmi beş sayfa okumuştu. Bu işleri tamamlamaları akşam yemeğine kadar sürdü. Sonra her zamankinin tersine anneleri yemeği hazırlayıp erkenden yatmıştı. Babaları,Efe ve Hasret annelerini ne kadar sofraya çağırdılarsa da anneleri her defasında çok yorgun olduğunu dile getirerek onları tatlı bir dille geri çevirdi. Yemekten sonra çocuklar pazartesi günü ders programlarına göre çantalarını hazırlayıp yatağa girdiler. Ama Hasret kafasında Atatürk Kitaplığı'na bir defa daha gitmesi gerektiğini düşünüp duruyordu. Yarın babasına sorunca babasının cevabının ne olacağını düşünmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZEMLİ KÜTÜPHANE
PrzygodoweBu hikaye benim ilk yazımdır. Baktım kitap okumaktan zevk alıyorum. O zaman yazada bilirim dedim. Ve çıktık bir yola inşallah iyi biter. İnşallah her yeni bölüm 1 ile 2 gün arasında gelecektir.