Serüven Başlıyor

135 14 0
                                    

    Yine bir pazartesi sabahıydı. Çoğu kimse gibi iki kardeşte pazartesilerden pek hoşlanmıyordu. Ama Hasret babasına Atatürk Kitaplığı için izin isteyecek olduğundan bu pazartesi ona o kadarda zor geçmeyecek sanmıştı. Herkes kahvaltısını edip çocuklar okula babaları işe annesi ise evde kalmıştı. Efe'nin ilk iki dersi sınıf öğretmeni ile birlikteydi. Yani türkçe dersiydi. Öğretmen sınıfa girer girmez yoklamadan önce hemen herkesin geçen hafta cuma günü verdiği ödevleri çıkarmalarını istemişti. Sınıfın üçte ikisinin önünde ders kitabından başka bir şey yoktu. Öğretmenleri öncelikle getiren öğrencilere sorumluluk sahibi oldukları için teşekkür etmişti. Ama içlerinden Efe'nin yeni olduğundan ve yeni hayatına hemen alıştığı için ayrıca teşekkür etti. Ve sözü ona verdi. Efe de elindeki bilgileri arkadaşlarıyla paylaşmıştı. Hasret ise bu zaman diliminde beden eğitimi dersi görmekte idi. Öğle yemeğinde Hasret babasına bugün de kendisini Atatürk Kitaplığı'na götürüp götüremeyeceğini sordu. Babası ise bunu memnuniyetle götüreceğini belirtti. Ağabeyi ise Hasret'in çok fazla ısrar etmesiyle biraz da zorla kendisinin de geleceğini söyledi. Öğleden sonra okul Hasret için çok hızlı geçti. Ve sonunda saat öğleden sonra dört olmuştu.Hasret'in ve Efe'nin babalarıyla birilikte yaklaşık saat beşte Atatürk Kitaplığı'nda olmuşlardı. Hasret hemen Türkiye'nin tarihi eserleriyle ilgili bölüme gitti. Ama Hasret her zamanki gibi kitapları eski yeni diye ayırt etmeden bütün kitaplara bakıyordu. Ama onca kitap arasından eski bir kitabı seçti. Kitap yırtık pırtık bir kapaklı ama Hasret için hava hoştu çünkü kitabın adını beğenmişti. Kitabın adı ''Şanlı Tarih Gizli Sayfalarda'' idi. Hasret kitabın orada birkaç sayfasına baktı ve beğendi. Ama işte orada bir hata yaptı. Görevliler kitabı eve götürmesine izin vermeyeceğini düşündüğü için büyük bir hata yapıp kitabı izinsiz çantasına koymuştu ve babasına deyip artık işinin bittiğini söyledi. Ve eve gittiler. Eve gidince Hasret olup bitenleri ağabeyi Efe'ye anlattı. Efe bunun yanlış olduğunu söylese de kardeşi onu yatıştırmak için ve de annesi ve babasının duymaması için onu avutmaya çalışıyordu. Ağabeyi hemen okuyup geri bırakması için kardeşini yanına çağırıp okumaya başladılar. Her şey iyi gidiyordu ta ki Hasret kitabın diğer sayfasını açana kadar diğer sayfayı açtıklarında karşılarında mini bir girdap oluşuyordu. Her ikisi de daha neye uğradıklarına anlayamadan o küçük girdapın içine çekilmeye başladılar. Sonra onlara yaklaşık olarak yüz sene gibi gelen bir yolculuk yaptılar ama onlar bunun hiç bitmeyeceğini sanarken bir anda sert bir şekilde ikisi de yere düştü ve bu anda kitabın kapağı kapanmıştı.Sonra bir saatin ardından  Hasret gözünü açtığında gözlerine inanamadı. Ağzı açık bir şekilde ağabeyini dürterek ağabeyi ise mızmızlanırken bir anda onunda ağzı açık kaldı. İkisinin de ağzının açık kalmasının sebebi etraflarındaki her şeyin siyah beyaz olmasıydı. Ne olmuştu onlara. Sonra yanlarına biri yanaştı ama o bir insan değildi. Galiba buluttan yapılmış bir şey gibiydi. Kendilerine doğru yaklaştıkça çocuklar kaçtı. Sonunda çocuklar yorulup kendilerini yere attılar ve buluta benzeyen varlık onlara kendisini tanıtıp adının Ziku olduğunu söyledi. Çocuklar hala  üzerlerindeki şoku atamamışlardı. Ve bu şoku üzerlerinden atmaları yaklaşık olarak bir buçuk saati almıştı. Sonra ise bir ikinci şok gelmişti. Çünkü Hasret'in kütüphaneden aldığı ''Şanlı Tarih Gizemli Sayfalarda'' kitabının kapağında aynı bir insan yüzü oluşmuş gibiydi. İki gözü,bir burnu,iki kulağı,bir ağzı olmuştu kitabın. Ve birde kitaptan garip bir ses tonu çıkmıştı. Bu da çocukların tekrar bayılmasına neden olmuştu.

GİZEMLİ KÜTÜPHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin