-Emre, ben eve gideyim iyiyim artık
-Olmaz iyi değilsin. Korkma, sana zarar vermem. Sadece iyi olmanı istiyorum. Yanında olmam lazım.
-Ben gerçekten iyiyim.
Suratını asarak, kaşları çatılmış şekilde, bi odaya girip elinde kıyafetlerle çıkarak,
-O zaman bi anlaşma yapalım. Sen bunları üzerine giy, yemek yiyeylim sonra kendini iyi hissedersen evine gidebilirsin.
O kadar güzel kokuyordu ki kıyafetleri. Bu kokunun tarifi yoktu. Kırmızı, benim iki katım bi kazak ve oldukça büyük, siyah bir eşortman giymiştim.
-Emre gelebilirsin, giyindim.
-Aynı bana benzemişsin.
diye gülerek mutfağa girdi.
Kendimi koltuğa atarak, oturduğum yerden Emre'nin mutfakta, yemek yapışını izliyordum. Arada bir çaktırmadan, bana bakışlarını görüyordum, Hafif pembe dudaklarının gülümsemesi beni büyülemeye başlıyordu. Kafamı yastığa gömerek, bu duygudan uzaklaşmaya calışıyordum. Başımın ağrısı hala geçmek bilmiyordu. Olduğum yerden kalkmak istemiyordum.-Otur bakalım küçük hanım, yemeğiniz hazır.
-Senide zahmete soktum, gece gece
-Olur mu öyle şey? Sen olmasan ben yine yemek yapıcaktım. Sanırım sende tek yaşıyorsun?. Aç aç yatmak olmaz zaten hastasın.
-Evet tek yaşıyorum.
-Ailen nerde peki?
-Bu konuları konuşmasak olur mu?
-Peki.
Olduğum yerden dogrulup arkama yaslandım. Önüme koyduğu tepside yine mis gibi kokan, çorba vardı. Oldukçada hamarattı. İçim iyice yanmıştı, otura otura sıkılmıştım. Ayağa kalkıp mutfaktan su içtim. Gözüme dolabının üzerine yapıştırdığı pembe kağıtta benim yazdığım 'Yalnızlık' notu vardı. Neden yapıştırmıştı, bu notu buraya. Salona geçip sert bir tepkiyle Emre'ye bakarak.
-Neden öğrenmek istedin?
Yüzünü buruşturarak
-Neyi?
-Ne den mutsuz olduğumu.
-Çünkü, hastasın ve bunun nedenini öğrenmem gerekiyor.
-Öğrendin mi peki
-Yalnız olduğunu söyledin. Bende seni yalnız bırakmıyorum. İster abi, olarak gör ister arkadaş. Ben senin yanında olmak istiyorum. Senin sağlığın için.
Abi mi? Arkadaş mı? Ben Yalnızım dedim diyemi yanımdaydı, yoksa hastayım diyemi. Artık kafam kaldırmıyordu. Çantamı ve eşyalarımı elime alarak;
-İyi geceler ben gayet iyiyim.
Kıyafetlerini yarın veririm.
Bir şeyler söylüyordu, ama duymamazlıktan gelerek, evime girip kapımı kapatmıştım. Neden kızmıştım, bu kadar. Sanki vücudum alev alırcasına yanıyordu. Odama girip, Emre'nin kıyafetlerini çıkarmadan uyudum. Çok huzurlu bir şekilde uyandım sabah. Bu kıyafetler şu kocaman evdeki tüm yalnızlığımı alıp gitmişti. Duşa girip kendime gelerek güzel bir kahvaltı yaptım. Üzerime siyah kısa kollu bi t-shirt Altima kot pantolon giyip, saçlarımı saldım. Hafif kırmızı ruj sürerek beyaz spor ayakkabılarımı giyip, çıktım evden. Otobüse binip okula geldiğimde Yağmur Cenk'le isyan edercesine kavga ediyordu. Yanlarına giderek Yağmur'u oradan uzaklaştırdım.-Yağmur ne oldu? Bi sakin ol.
-Kumsal ben bıktım artık ya, Yan sınıftan Gözde'yle öpüşürken yakaladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Durgun
Storie d'amoreAnnem ölmeden önce;"Sevil ama sevme çocuk, aşkın acısı çoktur." Derdi bana. Ben gözlerindeki aşkın muhtaçlığında, Kalbin kadar yakın olmak istedim sana, Dayanamadım sevdim. Kalemim seni çizdi ellerime sormaksızın. Deniz dalgası dudaklarından başladı...