2. BÖLÜM

1.5K 111 12
                                    

MELSA

"Seni tahta geçmek için kullanıyorlar. Zihnime gir, her şeyi kendi kulaklarımla duydum. Seni kullanıyor." Mertkan sustuğunda zihnine girdim. Başka şeylerde görmeyi beklemiştim ama buna engel olmuştu. Doğru söylüyordu! Mertkan'ın zihninden çıktım. Doğru söylüyordu! Kraliçe Hayley ile Uzay konuşmuşlardı. Uzay ona beni kandırdığını tahtın onun olacağını söylüyordu. Kraliçe yani annesi de gülüyordu. 'Taht bizim olacak' son söyledikleri söz bunlardı.

Derin nefesler almaya başladım. Uzay'a olan nefretim arttı. Karanlık ulumaya başladığında onun da hissettiğini anlamıştım. Bir şey demeden arkamı döndüm. Ayaklarım yerden kesildiğinde uçtuğumu fark ettim. Taht salonundan çıkıp alana uçtum. Nasıl yaptığımın farkında değildim. Aşağıda Karanlık'ın beni takip ettiğini görüyordum. Uzay ve Alaz'ın önüne indim. Kanatlarım kapanmıştı. Nasıl yaptığımın farkında değildim. Umurumda da değildi. Beni kullandığının kanıtını bile bulmuştum.

"Sana tekrar güvendim. Sen ise aptal bir taht için beni kullandın!" diye gürledim. Uzay'ın gözleri hafifçe büyüdü. Oyunculuğunu gerçekten taktir ediyordum.

"Kullanmadım!" Sinirle gözlerimi yumdum. Etrafını ateşle çevirdim.

"Yalan söylemeyi kes gördüm!" Bir adım daha attığında alanı küçülttüm. Umurumda değildi. Ölmesini istiyordum.

"Seni gerçekten sevdim!" diye bağırdı ardından öksürmeye başladı. Ateş tenine değdiğinde inledi. Gözlerimin değiştiğini hissettim.

"Senden nefret ediyorum." Sesim bir fısıltıdan ibaretti. Ruhları kullanarak boğazını sıkmaya başladım. Öldürecektim. Yumruğumu öne doğru uzatıp sıkmaya başladım. Yüzü kırmızıya dönmüştü.

"Melsa!"

Ateşler bedenini sardığında Alaz suyla ateşi söndürdü. Bakışlarım ona döndü. Ruhu kullanarak onu sardım. Ateş tekrar yükseldiğinde bağırışları kulaklarımı doldurdu. Önüme Mertkan geçtiğinde hâlâ gözlerim Uzaydaydı. Ölmesini istiyordum. Kendimi kaybettiğimi hissediyordum. Karanlık ateşin etrafında koşuşturuyordu. Mertkan yanaklarımı ellerinin arasına alıp ona bakmam için beni zorladı. Gözlerimiz buluştuğunda gözlerinde kendi gözlerimi fark ettim. Karanlık gözlerimi.

"Melsa kendine gel!"

Suratımı sarsmaya devam etti. Yumruk olan elimi serbest bıraktım. Nefes alış sesleri kulaklarımı doldurdu. Bir adım gerilediğimde yere düştüm. Yere düşmemle bütün elementler durmuştu. Derin nefesler alırken kafamı iki yana sallıyordum. Gözlerimi yere odakladım. Karanlık'ın yanımda olduğunu hissediyordum. İnlemeye benzer sesler çıkarıyordu. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Mertkan önümde eğildiğinde yerde kendimi biraz uzaklaştırdım.

"Yaklaşma." Kafamı hâlâ iki yana sallıyordum. Canını yakmak istemiştim. Mertkan geri çekilmeme izin vermeden kollarımı sıkıca tuttu.

"Kontrolünü kaybettin! Öldürmek istemediğini biliyorum! Melsa bana bak! Lütfen?" Bakışlarımı gözlerine çıkardım. Öldürmek istemiştim. Siyah gözleri buz mavilerimle birleştiğinde yutkundum. Elini enseme atıp beni kendine çekti. Sesim çıkmıyordu ama ağlıyordum.

"Yanındayım." Mertkan kulağıma fısıldamıştı.

"Oğlum! Uzay! Kim yaptı bunu?" Kraliçe Hayley'in sesini duyduğumda Mertkandan uzaklaştım. Kollarımı tutmaya devam etti. Etrafta gözlerimi gezdirdim. Bütün herkes buradaydı. Çocukluk arkadaşlarım uzaktan bana bakıyorlardı. Bakışlarımı yere indirdim. Kollarımı Mertkandan çektim.

"Oğluma bir şey olursa seni öldürürüm! Duydun beni?"

Kraliçeye bakmakla yetindim. Mavi gözleri sonuna kadar açılmıştı. Gözlerindeki sahte duygular yerini öfke ve nefrete bırakmıştı. Sarsak adımlarla ayağa kalktım. Mertkan beni tutmaya çalıştığında ondan uzaklaşmakla yetindim. Binaya ilerlemeye başladım. Karanlık önümden ilerliyordu. Asansörde yere çöktüm. Kendimi kontrol edemiyordum. Birini öldürecektim! Ne kadar kendimi ağlamamak için tutsam da olmuyordu. Başımı dizlerime yasladım.

KARANLIKLAR TANRIÇASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin