Araba durdu, yavaşça gözlerimi açtım hala geceydi, büyük ihtimal dört saat boyunca yoldaydık. Arabadan indim, etrafıma bakındım ve her yerde eskimiş, yüksek binaların bulunduğu bir bölgede olduğumuzu gördüm. İki eşit uzunluktaki binaların ortasındaki kısa binaya girdik. Merdivenlere doğru yöneldik, merdivenlerden yukarı doğru çıkarken ,aşağı giden merdivenlerde iki adam esrar kullanıyordu. Kafamı çevirdim ve yukarı çıkmaya devam ettim. Duvara yaslanmış sigara içen genç bir adam vardı. Tarık adama"merhaba dostum nasılsın"dedi. Adam başını aşağı doğru salladı ve yolumuza devam ettik Dördüncü kata geldiğimizde bir odanın kapısını çaldık. Kapı açıldı içeriye doğru baktım. Çok garip bir odaydı sanki bir otel odasına benziyordu portatif masa, bir mini boy buzdolabı ,bir lavobo vardı. İçeri doğru girdik ve başka bir odaya açılan bir kapıdan geçtik. İçerde kumar oynayan, içki içen bir sürü insan vardı. Tarık beni boş bir masaya oturttu ve girdiğimiz odaya doğru gitti ve arkasından kapıyıda örttü. Az sonra tarık elinde iki bira ve bir paket sigara ile yanıma geldi. Hemen birer sigara yaktık. Tarık konuşmaya başladı. İşte, ilk bu odada dayağımı yedim. İlk kez burda burunun tam ortasına nasıl kafa atılacağını, karşındaki adamda nasıl şiddetli bir kulak çınlaması yaratmak için nasıl kulağa vurulacağını, ve derin acılar çektirebilecek şiddetteki tekmeleri nasıl atılacağını işte, burada öğrendim. Biliyorsun ailemle ve okulla pek aram iyi sayılmaz. Hiç bir iş yapmadan da cebinde para olmayacağına göre bende kumara başladım. Kumar sayesinde toplu paralar kazandım ve kaybettim. Hatta bazen insanlara borçlar taktım. Kötü günlerdi, alacaklılar beni arıyorlardı bazen izimi buluyorlardı bir gün sokağın ortasında bana bıçak çeken bile olmuştu. Eğer bulunduğun yer sokaksa ve dövüşmeyi bilmiyorsan bıçak karnına saplanır, emin ol!
