2.SH....."karabiber".....

12 5 0
                                    

Sometimes people don't want to hear the truth because they don't want their illusions destroyed. Bazen insanlar gerçeği duymak istemezler. Çünkü hayalleri yıkılsın istemezler.

İyi okumalar...

Çocukken yarın neler oynayabiliriz diye düşünürdük. Şimdiyse yarın hayat bize hangi oyunu oynayacak diye düşünüyoruz. Yavaş yavaş değişiyoruz işte. Hayat bizi değiştiriyor. Küçükken pembe hayallerimiz olurdu şimdi siyah hayallerimiz var. Siyaha bürünmüş hayaller. Bizi yavaşça öldüren hayaller.

Dün dağ ayısı beni zorla buraya getirmişti. Zorla dediğime bakmayın kalabilecek bir yerim olmadığı için fazla zorlamadan kabul etmiştim. Bulduğum bu sıcacık yatakla tekrar uykum gelirken kapının  açılmasıyla aniden ayağa kalktım. Küçük bir kız bana gülümseyerek bakıyordu. Küçük dediğime bakmayın 17-18 yaşlarında birine benziyordu.

"Hoşgeldin abla. Korkuttuysam kusura bakma." deyip bana yaklaşmaya başladı. "Sana sarılabilir miyim?" diye sorunca şaşırdım.

"Neden?" diye sorunca masumca gülümseyip "anneme benziyorsun" dedi. Gözleri dolmuştu. Dayanamayıp kollarımı açtım. Vakit kaybetmeden sarıldı. Hıçkırık sesi duyunca ağladığını anladım. Saçlarını okşamaya başladım.

Ne kadar öyle kaldık bilmiyorum ama kızın ağlaması hala dinmemişti. "Şşh ağlama." diye mırıldandım çünkü ben teselliden anlamazdım. Hayatım boyunca kimseyi teselli etmemiştim. Kapıya bakınca dağ ayısınında orada olduğunu gördüm. Aramızda fazla mesafe yoktu bu yüzden gözlerindeki duyguyu görebiliyordum. Gözlerinde hüzün vardı. Gözlerimiz birleşince hafifçe tebessüm edip "hadi kızlar kahvaltı hazırlayın bize acıktık" deyince ağlayan kız gülmeye başladı.

"Abi ya git başımızdan." deyip kapyı kapattı. Adını hala bilmediğim fakat bilmekte istemediğim dağ ayısı kapıyı açıp "hadi kızım hazırla acıktım ben"diye sahte sinirle konuşunca kız gözlerini kocaman açıp "öyle mi ağabeycim?" diye trip cümlesi kurdu. Dağ ayısı da içeri girip kardeşi olduğunu öğrendiğim kızın yüzünü avuçları içine alıp "tamam tamam ben hazırlarım." diye yanağını öpüp dışarı çıktı.

Kız yanıma gelip "Merhaba ben Hayat. Biraz önce içeri giren yakışıklının kardeşi oluyorum. Tanıştığıma memnun oldum." dedi. Gülümseyip uzattığı elini sıktım. "Mehaba ben de Arya, biraz önce içeri giren dağ ayısının belası oluyorum. Ben de tanıştığıma memnun oldum." deyip onu taklit ettim. Dediklerime kocaman gülmsedi.

"Arya abla hadi mutfağa gidelim. Abim kesin her yeri dağıtmıştır."
Söylediklerine başımla onay verip mutfağa doğru ilerledik. Mutfağa girdiğimizde ikimizde kalakaldık. Her yer dağılmıştı.

Yerde yumurtanın sarısı vardı. Tezgahın üstü unlarla kaplıydı. Elinde karabiber vardı.

"Herşeyi anlarım da karabiber ne alaka?" diye düşüncelerimi dile getiren Hayat'a baktım. Sonra Hayat'la göz göze gelince kahkahayı bastık. Gülmekten gözümden yaş gelmeye başlamıştı.

Sonunda susunca Rüzgar'ın bize kötü kötü baktığını gördüm. Aklıma gelen fikirle sinsice gülümsedim.

"Karabiberim vur kadehlere hadi içelim-" gülmekten devamını getirememiştim. Gülmekten yerlere yatmıştık. Rüzgar'ın Hayat'a bakarken tebessüm ettiğini gördüm. Sonra da bana baktı. Yüzündeki gülümseme silinmemişti.

Boynuna taktığın çıkarıp bize doğru fırlattı. "Alın be ne haliniz varsa görün, benden bu kadar." deyip mutfaktan çıktı. Arkasından "karabiber" diye bağırmayı ihmal etmemiştim.

Hayat'la birlikte kahvaltı hazırlayıp Rüzgar'ı da çağırmıştık. Yanında arkadaşlarıda gelmişti. Hep beraber masaya oturmuş sessizce kahvaltımızı ediyorduk.

SİYAH HAYALLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin