5.Bölüm

4.6K 87 2
                                    

Selimle geçen günlerimin sayısı gittikçe arttı. Aramızda olan şeyin adını koymaya başlamıştık. Annem de babam da tanıyordu onu. Babam '18'inizde sözleriz sizi, okul bitince de evlenirsiniz' diyordu. Ama bizim onunla ilişkimizin daha ilk haftasıydı. Ona hep 'sana 17 yaşımı hediye ediyorum dikkatli ol' derdim. Hiçbir üzüntüm veya sıkıntım yoktu. Onun yanında kendimi güvende hissediyordum. Onunla her salı gecesi iskelenin olduğu yerdeki balıkçıda rakı içerdik. Orası bizim yerimizdi. Okula gidip gelirdik ama hocalardan saklamaya çalışsak da onlar bizim farkımız da gibiydi. Derslerimizi de hiç aksatmadık. Onun sayısalı iyiydi, benim ise sözelim. Böylece birbirimize hep destek olduk.

İlişkimizin 4. ayına gelmiştik. Zaman ilerledikçe sorumluklarımız hem özel hayatımızda hem de okul hayatımızda artmıştı. Ama biz beraber olduğumuz her şeye iyi ve olumlu sonuçlar veriyorduk. Babam bize bu başarımızdan dolayı işletmemiz için bi cafe aldı. Esra, Burak, ben ve Selim burayı çok güzel düzenledik, dekore ettik. Cafe için eleman da tutmuştuk. Biz okuldayken onlar ilgilenecekti. Ee tabi babamın çok katkısı olmuştu. Bu cafe Selim, Burak, Esra ve benim cafemdi. Her çarşamba akşamı bi ünlü burada sahne aldı. Herşey güzel gidiyordu.

Yine bir cumartesi günü cafede oyalanırken burnum kanamaya başladı. Bundan sonra olacaklardan haberim yoktu. Gün geçtikçe sırtımda morarmalar oldu, burnum daha sık kanamaya başladı, sürekli başım dönüyordu, bayılmalar oluyordu. Korkmaya başladım. Selim de korkmaya başladı. Bi gün okulda yine başım dönmeye başladı. Aniden bayıldım. Sonrasını hatırlamıyorum. Hastanedeydim. O günler herkes iyi davranmaya başladı. E tabi bi şeyler olduğunu anladım. İnternete yazdım. Lösemi diyordu. Ağlamaya başladım. Korkuyordum. Selim de benim her yüzüme bakışında ağlıyordu.

Zeynep: Anne neyim varmış?

Anne: Hiç bir şey aşkım.

Zeynep: Peki.

<<•> <<•>> <<•> > > <<•>> <<•>> <<•>> <<•>> <<•>> <<•>> <<•>> <<•>> <<•>>

Zeynep: Rauf bey (doktor) neyim var?

Doktor: Bunu sana ailen anlatsa daha iyi olur Zeynepciğim.

<<•> <<•>> <<•> > > <<•>> <<•>> <<•>> <<•>> <<•>> <<•>> <<•>> <<•>> <<•>>

Zeynep: Anne, Rauf bey'e neyim var diye sorduğumda 'bunu sana ailen anlatsa daha iyi olur' dedi. Evet! Seni dinliyorum..

Anne: Zeynepciğim bak şimdi ııı senin bi hastalığın varmış. Ama söz veriyorum üstesinden geleceğiz kuzum. Sadece sabret.

Zeynep: Anne daha hastalığımı söylemeden sabret diyorsun??

Anne: Kızım kansersin :( kan kanseri
:(

Zeynep: Öyle mi? Anne şuan saçmalıyorsun farkında mısın?? Benim daha Selimle yaşayacağım o kadar çok şey var ki. Evlenicez biz. Çocuklarımız olacak. Saçma sapan konuşma lütfen -,-

Anne: Anneciğim özür dilerim ama bana kızma ben de senin kadar üzülüyorum.

(İkisi de ağlamaya başlar)

Bundan sonra ki hayatımın nasıl olacağını bilmiyor ve korkuyordum. Nasıl bi hayatım olacak? Neler, nasıl değişecek? Hiç bir fikrim yoktu. Tek bildiğim şey, bu süreçte Selim'in hep yanımda olup destek olacağıydı.

Kanser olduğumu öğrendiğimden beri tam 1 ay geçmişti. Herkes bana o kadar iyi davranıyordu ki, bir dediğim iki edilmiyor, her istediğim yapılıyor, kimse beni üzmüyor ve galiba bana acıyorlardı. Bana acıdıklarını düşünmem beni sinirlendiriyor, kişiliğimin değişmesine ve asi olmama sebebiyet veriyordu. Herkes de bu halimi fark etmişti. 1 ay boyunca okula gitmeye devam ettim fakat bir ay bittikten sonra halsizliklerim olduğu için okula gitmemeye başlamıştım. Bütün arkadaşlarım, hocalarım, neredeyse beni tanıyan herkes durumumdan haberdardı. Rakıyı ve sigarayı bırakmak durumunda kaldım. Yemem, içmem değişti, aldığım ilaçlar saçlarımın dökülmesine neden oldu. Bir süre sonra tamamen kel oldum. Ama tüm bunlara rağmen Selim'in yanımda olması bana her zaman güç verdi.

Sen 17 yaşımsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin