<<FİNAL>>

1.4K 90 29
                                    

¤ BİR YIL SONRA. ¤

-Yixing'in Ağzından-

"Bana bir tane de pembe güllerden lütfen."

Bugün hayatımın aşkı ile evleneli birinci yıl dönümü. Ne ara bu kadar zaman geçti, hâlâ inanamıyorum. Sanki, daha bir hafta önce bana bağırarak "EVET!" deyip, bir gelin misali güçlü bir şekilde ayağıma basmıştı. Evet, ona "karıcığım" dediğimde çok kızıyor ama bunu yapmıştı.

Cidden, zaman insanları çok değiştiriyor.

Bunları düşünürken kendi kendime kıkırdıyordum. Önündeki tezgahın arkasındaki çalışanın bu hâlime şaşkın bir bakış attığını fark etmem uzun zaman almamıştı. Onunla göz göze geldiğimde kolumu arkama atıp ensemi kaşıdım.

Rezil olmuştum, yine.

Durumu toparlamak için gerçeği söylemeyi karar verdim.

"Sadece, aşığım."

Hayır. Yine de yalan söylüyordum.

Suho'ya karşı olan duygularım aşktan da daha ötesindeydi.

O bana "Öl."dese, ben hemencecik orada ölürdüm.

O bana "Yok ol."dese, olduğum yerde kül hâline dönüşüp yok olurdum sonsuza kadar.

Ama, o bana "Sev beni." dese, yapamazdım. Daha ne kadar ileriye gidebilirdim ki?
İşte bu durum benim canımı çok sıkıyordu bazen. İnsanoğlunun gücü bununla mı sınırlıydı?

Ben yine kendi kendime tartışırken çalışan bana gülümsüyordu. Sonunda hazırlattığım büsbüyük gül demeti de elindeydi. Gül demetini bana doğru uzattı titreyen elleriyle.Gamzem çıkana denk gülümseyerek alıp, parasını ödedim.

Dışarıya çıkıp gülleri inceledim. Gerçekten muhteşem gözüküyorlardı... Ama yine de aklımda şu soru vardı; Suho beğenir miydi?
'Büyük ihtimalle beğenir ya.' düşüncesi ile arabaya bindim. Gülleri yanımdaki koltuğa bırakıp keyifli ruh hâlim ile tam gaz eve doğru gittim.

-Suho'nun Ağzından-

'Neden hâlâ gelmedi?..'

Evet, Yixing tam tamına OTUZ DAKİKA geç kalmıştı. Bu otuz dakikada neler neler yapmazdık ama o geç kalmıştı. Hâlâ da gelmiyordu!

Üstelik, evden çıkarken bana bir şey de dememişti. Bu düşüncelerim beni boğuyordu. Aklıma her türlü şey geliyor, onları 'Yok yok ya, olmaz öyle şey.' diye kesip attığımı sanıyordum fakat bu düşünceler hâlâ içimi kemiriyordu.

'Ding dong!'

Sonunda sabahtan beri bir zil çalış sesi duyabilmiştim!

Kalbim pıt pıt atarken, hiç kapı deliğine bakmakla geç kalmayıp direk kapıyı açtım.

O da neydi?

Kapıyı açtığımda sanırım 50'den fazla gül bulunan bir gül demeti ile karşılaştım.

Hani Yixing? Benim Yixing'im nerede?

Hâlâ şaşkın gözlerimle gülleri süzüyorken, çokta tanıdık olan bir ses yükseldi.

"Duyduğuma göre bu küçük (!) hediye, dünyanın en mükemmel eşine alınmış. Doğru mu?"

Bu sevimli ses tonu ile kıkırdadım.
O, beni her zaman mutlu ediyordu.
O, benim neşe kaynağım idi.

Sevimlice kıkırdarken, ellerindeki gül demetini yavaşça boynunun hizasına indirdiğinde ortaya çıkan mutlu yüze baktım. Bana karşı gamzesini çıkartarak gülümsedi.
İşte bu gamze beni çıldırtıyordu.

Hevesle gamzesine dalakalmışken o içeriye geçmişti bile. Ardından kapıyı kapatıp utangaçca yanına ilerledim. Bir elini bana doğru uzatırken o narin elini tuttum. Elimi sıkıca sararken yavaşça salona doğru yol alıyorduk.

Şehvetle bakan gözleri, kalbimin daha fazla atmasına sebep oluyordu.

Çok seviyordum. Tahmin edilemeyecek kadar.

Salona vardığımızda elindekini yanındaki sehpaya bıraktı. Diğer elimi de kavrayınca kalbim inanılmaz derecede atıyordu. Elleriyle beni daha fazla kendine çekerken önünde bitmiştim bile. Gözlerinin içine bakarken büyülenmiştim.

Göz bebekleri dudağıma kayınca derin bir nefes aldım. Yüzünü biraz eğip, yüzümle aynı hizaya gelince bu sefer ben biraz yaklaştım.

Aramızda yarım nefeslik bir aralık vardı.

Bu yarım nefeslik aralığı kapatmamız gerekiyordu. Dudakları yavaşça dudaklarımı kaplarken nefesim kesilmişti.

Ben hâlâ nasıl yaşayabiliyordum?

Alt dudağını çekiştirerek emerken eli belimi doladı.

Şu an kesinlikle çok sevimli duruyorduk.

Ben, ayak uçlarımda, onun boyuna ulaşmak için yükselmiştim.

Mecburen... Kısa olmak çok zor idi.

Nefessiz kaldığımızı hissederek geri çekildiğimizde aynı anda birbirimize bakarak kıkırdadık.

Boynuma küçük bir öpücük kondurduğunda huylanıp kahkahalar attım. Bir yandan da onu itmeye çalışıyordum.

"Yapma ya, gıdıklanıyorum!"

Ama herifte "keçi inadı" diye bir şey vardı. Bu hâlim hoşuna gitmiş olacaktı ki, boynuma sayısız öpücükler kondurdu.

Gülmekten ağlayacaktım.

Nihayet geri çekildiğinde gözümde birikmiş olan yaşları sildim. Tekrardan ona bakıp gülümsedim.

Uzanıp alnımı sevgiyle öperken, içimi türü bilinmeyen bir huzur kaplamıştı. Bu huzur, beni özel hissettiriyordu.

Alnını parmak alnımla birleştirirken gözlerimin içine bakıyordu. İki elimi önümde birleştirip sevgiyle baş parmaklarımla yanağını okşadım.

Ve ağzından şu sevgi cümlesi döküldü.

"Seni sonsuza dek seveceğim."
"Seni sonsuza dek seveceğim."

VEDA YAZISI

Sonunda final bölümünü de yayınlayabildim.
Geç geldi yine ama...
Gerçekten hakiki bahanelerim var ama.
Şimdi bunları sıralasam bu bölüm kadar tutacağı için bu konuya hiç girmiyorum.

Umm... Ne demeliyim? Xkbsdjhwdj
Beynim durdu, duygularımı ifade edemiyorum.
Bu benim tek düzgün yazdığım ficim-texting'im. Bu yüzden bunu her gördüğümde gururlanasım geliyor.Cok seviyorum ya, çocuğum gibi adeta.
Son bölümlere doğru baya bir geç gelmeler başladı. Bunun için çok çok çok çok çok... ve çoooooooooook özür dilerim. Ama benim de bir hayatım var,  değil mi?
Bence çoğunuz bu kitabı unuttunuz xkdbdkdnxj Unutmakta haklısınız tabii...

Her neyse!

Bunu okuyupta oylayan, yorum atan okuyucumlara SONSUZ TEŞEKKÜRLER!
Ve gizliden okuyan okuyucumlara SONSUZ TEŞEKKÜRLER!
Her gün yeni bölüm bekleyen okuyucumlara SONSUZ TEŞEKKÜRLER!
Eleştirmekten kaçmayan okuyucumlara SONSUZ TEŞEKKÜRLER!
Kısacası bütün okuyan okumayan, değerli LayHo shipper olan olmayan bütün herkese SONSUZ TEŞEKKÜRLER!!!

Ve değerli oğluşlarım.
Bu mükemmelliyetiniz için sonsuz teşekkürler.
Sizin bu mükemmelliğiniz olmasaydı bu kitap da olmazdı. Siz bana ilham verdiniz.

HEPİNİZİ ÇOK ÇOK ÖPÜYOR VE SEVİYORUM!!!! LAYHO'YLA KALIN!!!
💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜💜

NOTNOTNOT : Diğer ficlerime de bakmayı unutmayın KDBSODBWODBSOWHKDJ.

-vinaise

oh, no! · layho textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin