fünfundzwanzig

7.3K 740 539
                                    

Partiye davetliler gelmeye başlamışken Jungkook ve Sehun zemin katın aşağısındaki toplantı salonuna inmek için merdivenlere yönelmişlerdi.

"Luhan nasıl giyindi acaba?" Sehun gözlerini dört açmış etrafa bakıyordu. Miniğini bulup geceyi onunla geçirmek için sabırsızlanmaya başlamıştı. LEEO' nun başarılı olabilmesi için elinden geleni yapacaktı.

Kapıdan içeri girmeden önce durdular. Jungkook elini arkadaşının omzuna koydu ve birkaç kere omzunu pat patladı. "Burada ayrılıyoruz. Seninle görünüp kendimi ifşalamak istemiyorum."

Sehun onu onayladı. "İyi şanslar, kedicik."

Jungkook, bu sefer çocuğun omzuna sağlam bir tane geçirdikten sonra içeri dalmıştı. Gözüne çarpan ilk şey, altın sarısı dalgalı saçlarıyla balonların altında bekleyen Jimin idi. Giydiği parıltılı kıyafet göz alıcıydı, hatta nefes kesiciydi. Ceketi tam üzerine oturmuştu. Jungkook'un kıyafetinin aksine.

"Gerçek bir prens gibi..." diye fısıldadı.
Büyülenmişçesine ona bakarken omzuna biri dokundu. Arkasını dönmesiyle ucubeye benzeyen biriyle karşılaşması bir olmuştu. "Aigoo, çek ellerini üzerimden!" Kollarını önünde sallayarak onu etrafından savuşturmaya çalıştı.

Bulunduğu yeri hızla değiştirirken mümkün olduğunca Jimin'e uzak bir yer bulmuştu kendine. Küçük ama yüksek olan parti masalarından birinde durdu. Masa doluydu ama bunu önemsediği söylenemezdi.

Elindeki şarabı yudumlayan beyaz tenli çocuğa kaçamak bir bakış attıktan sonra masada duran diğer içkiyi alıp kafasına dikti. Hızlı içtiği için midesi dahil olmak üzere ağzı bile yanmıştı.

"Yavaş ol, güzelim" dedi beyaz tenli çocuk. Muhtemelen onu kız sanmıştı. Ayrıca Jungkook'un masasına gelip masada duran içkiyi götürmesini umursamamış gibi görünüyordu.

"Yoongi, nasılsın?" Bir anda yanlarında biten Jimin, Jungkook'un sıçramasına neden olmuştu. Gözlerini irileştirip yalnızca iki saniyelik düşünmenin sonucunda koşarak yanlarından uzaklaştı. Elbette Jimin onu böyle tanıyamazdı ama yine de riske girmek istemiyordu.

"Ah... Bu kız da kim?"

Yoongi omuz silkti. Tam Jimin'e cevap vereceği sırada birden salonda yüksek sesle müzik çalmaya başladı. Yoongi, onun duyamayacağını bildiğinden cevap verme zahmetine girmemişti. Kendini yoramazdı.

"Kim açtı bu müziği şimdi?"

Jimin söylenerek bilgisayarın yanına ilerlerken Yoongi'nin telefonuna Eun Hye'den mesaj gelmişti. Uyuşuk hareketlerle telefonunu cebinden çıkardı. Mesajın kızdan geldiğini görünce kaşları çatılmıştı. Mesajda bu gece işinin çıktığı, gelemeyeceği yazıyordu. Yine omuz silkti. Hiçbir şey umrunda değildi. Partide güzelce eğlendikten sonra evine gidip uyumak istiyordu.

Uyku tulumunun cebine telefonunu koyduktan sonra içkisini yudumlamaya devam etti. Partiye mavi uyku tulumuyla geldiği için oldukça mutluydu. Köstüm partisi işi en çok ona yaramıştı.

Jimin, çalan müziği kendi zevkine göre değiştirmiş, müziklerin çalındığı bilgisayarın başına da bir görevli dikmişti. Sanki her yerde Jungkook varmış gibi geliyordu. Henüz onu görememiş olsa bile varlığını etrafında hissediyor gibiydi.

Eun Hye'yi bulmak amacıyla parmak uçlarında yükselerek boyunu biraz olsun uzatabildi. Henüz gözüne kimse takılmamıştı. Yanından geçen cadı kostümlü kıza baktı bir süre. Gerçekten de cadı gibiydi. Bu kesinlikle onu Eun Hye'si olamazdı. Onun daha farklı giyineceğini öğrenmişti.

Teenage Dirtbag • JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin