♥T.E 11. BÖLÜM♥

1.9K 120 20
                                    

Aşk, üç harften oluşsa bile çok şey ifade ediyordu. Sevgi, saygı, hüzün, acı... Peki şuan benim için ne ifade ediyordu? Sevdiğim kız içerde yaşam mücadelesi veriyordu. Haksız yere. Neyin acısı çıkıyordu ki? Neyin hesabını veriyorduk? Kim yapmıştı bunu? "Of," diye içimi çektim. Adamlarım gece gündüz iz arıyorlardı. Şerefsiz adam ne yaptıysa bütün delilleri ortadan kaldırmıştı.

Telefonumun titremesiyle, telefonu cebimden çıkarttım. Vedat arıyordu. Açarak kulağıma dayadım, "Efendim Vedat?" "Abi güvenlik kameralarını inceledik. Adamın yüzünde maske olduğu için kimliğini bulamadık. Ve..." dedi susarak. "Oğlum konuşsana!"dedim ayağı kalkarak."Plakası da çalıntı çıktı abi," "Tamam kapat!"diye bağırdım.

O adam elbet bir gün elime geçecekti ve sonu ölüm olacaktı. Yoğum bakımın içini gösteren camdan Eylül'üme baktım, "Sevgilim sen rahat ol. Bulacağım onu ve cezasını sen vereceksin ona tamam mı meleğim? Benim şimdi gitmem gerekiyor. Akşam tekrar geleceğim Eylül'üm," O adamı araştırma sırası bendeydi artık.

Gizli Numara'dan

"Ne yapıyor Temmuz efendi, Çağan?" "Efendim en son güvenlik kamerasına baktırdı adamlarına ama yüzümde maske olduğu için bulamıyorlar," "Güzel,"dedim sırıtarak. "Peki, Eylül nasıl?" "Hala komada," "Bir işi de doğru yapsanız!"diye bağırdım sinirle. Ona bir şey olmamalıydı. "Ama efendim," " Çık dışarı hemen!"

Temmuz'dan

"Bütün kameralara baktınız mı?" "Evet abi bütün kameralara baktık ama sadece olayın olduğu yerde ki kayıtlar silinmemiş," "Son zamanlarda şirket ile uğraşan birileri var mıydı Vedat?" " Yok abi," deli olacaktım nasıl bulamıyorlardı. "Şu kayıtları bana da izletir misin?" dedim sinirle "Hemen," diyerek bilgisayara CDyi taktı.

Yüzü maskeli olan adam vardı sadece arabada. Çıldıracaktım! "İyicele araştırın hastaneye gitmem gerekiyor," " Tamam abi," dedi başına eğerek. Depodan çıkıp arabama bindim. Sinirlerim gerilmişti. Kim ne istemişti Eylül'den?

Direksiyonu sıkarak arabayı çalıştırdım.Bugün annem -Eylül'ün annesi- Eylül'ün yanındaydı. Onu eve yollamam gerekiyordu. Çünkü benim gibi o da hırpalanmıştı. Hastanenin önüne geldiğimde arabayı park edip indim. Kantine gidip iki tane kahve aldım. Eminim ki annem yemek yememişti bugün.

Merdivenleri hızlıca çıkıp yoğun bakımın önüne geldim. Annemin yanına giderek elimdeki kahvenin birini verdim. "Gelişme var mı anne?"diye sordum. "Hayır," dedi titrek sesiyle. "Kim yaptıysa bulup cezasını vereceğim!" diye bağırdım. "Oğlum sakin ol," dedi bana sarılarak. Ağlayarak konuşmaya başladım,"Olamıyorum anne. Sakin falan olamıyorum,"Şşt ağlıyor musun sen? Eylül güçlüdür ve kurtulacak buna inan," dedi ağlayarak.

Kendi de inanmıyordu söylediğine. Ayrılarak sandalyeye geri oturduk.

Kahve de soğumuştu. Zaten sıcak olsa bile içecek halim yoktu.

Eski alnılarımı düşündüm. Balayımız... çok güzel geçmişti. Eylül bu konuda ne düşünüyordu acaba? Uyanınca ilk bunu sormalıyım diye düşündüm.

Ayağa kalkıp camın ardından Eylül'üme baktım. Makinedeki çizgi birden dümdüz oldu. Elim ayağım birbirine dolanmıştı. "Doktor!"diye bağırdım. Doktor içeri girip perdeyi çekti. Bu neydi şimdi? " Ne oluyor Temmuz?" Diye bağırdı annem. "Bilmiyorum anne bilmiyorum!" Diye bende bağırdım. Yere çöktüm usulca. Kalbim de ağrı vardı nedenini bilmediğim.

Ne oluyordu içerde? Ne yapıyorlardı Eylül'üme? Canını yakıyorlar mıydı acaba? Özlemiş miydi beni, bizi? Doktorun ve hemşirelerin yoğun bakımdan çıkması ile ayağa kalktım. Doktorun başı eğikti.

Bu da neydi şimdi? Doktorun yakasından tutup bağırmaya başladım, "N'oluyor lan! Bir şey söylesene!" Konuşmaya başlaması ile yakasını bıraktım, " Maalesef, eşinizi kaybettik," "Eylül!" Diye haykırdım. Hayır, hayır böyle bir şey olamazdı. Daha bir hafta önce aynı sofrada yemek yemiş, gülmüştük. Aynı yatakta birbirimize sarılmıştık. Çıldırmış gibiydim.

Doktor beni tutmaya çalışıyordu bu onun ne haddineydi? Suratına yumruk çakıp, hastaneden dışarı çıktım. Eylül'üm ölmemişti her şey şakaydı. Evet her şey şakaydı. Eylül'üm beni evde bekliyordu. Her şey oyundu. Arabama binip eve doğru sürdüm. Bu salaklar beni kandırıyordu. Eylül ölmüş müş.

Salaklar! Arabaları sollayarak, kırmızı ışıkta geçerek evime ulaşmıştım sonun da. Arabayı yolun ortasında bırakıp evime, evimize koştum. Kapıyı açıp Eylül'üme seslendim. "Sevgilim! Bak ben geldim kandıramadılar beni," ama Eylül'den ses gelmiyordu. "Sen de mi oyun oynuyorsun benimle ha sen de mi?"dedim ağlayarak. Bu nasıl bir oyundu? Kesinlikle beynim bana oyun oynuyordu. Kesinlikle! Evde ki bütün eşyaları dağıtmaya başladım. Eylül ölmemişti. Hissediyordum. O doktor yalan söylüyordu!

◇◇◇◇◇◇◇◇

"Hakkınızı helal ediyor musunuz?" "Ediyoruz!" "Ediyor musunuz?" " Ediyoruz!"

Bugün Eylül'üme veda ediyordum. Neden bırak mıştı ki beni, Temmuz'unu? Cenaze namazını kılıp defnetmeye sıra gelmişti. Tamamen gidiyordu benden.

"Kızım!"diye bağırdı, Eylül'ün annesi. Herkes feryat ediyordu benim gibi. Onlar unuturdu belki? Ama ben nasıl unutabilirdim ki?

Gömmüşlerdi Eylül'ümü. Girmişti toprağın altına. Bensiz. Her şey benim yüzümden olmuştu. Kurtaramamıştım Eylül'ümü.

Dizlerimin üstüne çökerek toprağa sarıldım. Bağırarak ağlamaya başladım. "Neden Eylül neden beni bırakıp gittin? Neden?" O gün ettiği sözler geldi aklıma 'Seni bir gün bırakmak zorunda kalırsam seni sevdiğimi unutma' demişti. Hissetmiş miydi acaba? "Eylül'üm hissettin mi yoksa? Peki bana neden demedin? Ha neden?" Çok seviyordum ilk defa ölürcesine. Ama o beni sevmiyor muydu da bırak mıştı?

Gizli Numara'dan

"Hallettiniz mi ?"dedim sırıtarak.

◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇◇

Bölüm kısa oldu telafisini salı günü yapacağım. İyi geceler 🤗

KUZENİMLE EVLENMEK Mİ ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin