Hüsran

50 9 15
                                        

Gözlerindeki duyguları çözemiyordum.Duyabildiğim tek şey fısıltıyla söylediği ismim olmuştu.
"Beni tanıyabildin mi?" demiştim dayanamayıp.
"Hiç değişmemişsin" demişti.Tanımıştı işte.Tanıyabilmişti.Fakat eksik olduğu tek nokta vardı.Acılarımı başkasına ait olan kalbimin tozlu raflarına kaldırmıştım.Ben,değişmiştim.
"Sende," dedim gülümseyerek.
"Tıp fakültesini kazanmışsın,hayalindeki gibi."
"Evet,kardiyoloğum" dediğimde gözlerindeki hüzün müydü? yoksa vicdan azabı mıydı? İşte onu bilemiyordum.Konuyu değiştirmeye çalışıyordu ki bunu,"Evli misin?" sorusundan anlamıştım.
"Hayır değilim,Sen?" korkuyordum.Delicesine evli olmamasını istiyordum.Çünkü duygularımın yıllar sonra onu tekrar gördüğümde bile canlandığını hissediyordum.
"Evliyim."
Ağlama,Melek! Sakın ağlama! Ne bekliyordun ki? Yıllarca seni bekleyip gördüğünde boynuna atlamasını falan mı? Komik olma(!)
Bunu böyle söyleyip yıllarca onu beklememde ayrı bir ironiydi.Ona olan aşkım yüzünden kimseye aşık olmamıştım.Denemiş miydim? Defalarca.Fakat olmamıştı.Bir gün kaderin tekrar bizi yan yana getirebileceğine inanıyordum.Fakat buna hazır olmadığımı da çok iyi biliyordum.
"Ne güzel,mutluluklar dilerim."
"Teşekkür ederim."
"Kim?"
"Efendim?"
"Evlendiğin kişi?"dedim gülümseyerek.
"Selda" bekliyor muydum? Koca bir hayır.Selda onun 14 yıl önceki,aynı zamanda benim felaketime sebep olan sevgilisiydi.
"Güzel."
"Güzel mi?"dedi hayretle.
"Güzel" dedim.Dediğime ben bile inanmamıştım.Güzel değildi.Güzel olan hiçbir şey yoktu.Şu an hayatım koca bir boşluktan ibaretti.İçini dolduramadığım bir boşluk...
"Neyse,ben çıkayım,yapacak işlerim var.Bu arada teklifinizi düşüneceğim."
Tam kapıdan çıkacağım sırada,
"Melek Hanım, geçmişte yaşananların,bu teklif için engel oluşturabileceğini düşünmeyin,lütfen."
Arkamı döndüm."Merak etmeyin,düşünmem."
Geçmişte yaşananlar? Bu muydu? Bu kadar mıydı? Bir an önce buradan çıkmak istiyordum.Aldığım nefes bile batıyordu.Aşağıya indim.Bir kadın sekreter ile konuşurken,sekreterin bana seslenmesiyle durdum.
"Efendim,Fatih Beyle olan görüşmeniz bitti değil mi?"
"Evet,bitti." dedim gülümseyerek.Kendimi zor tutuyordum.Sekreter ile konuşan kadın bana dönerek,
"Siiz? Fatih Beyle mi görüştünüz?"
"Evet" deyince baştan aşağı süzdü.Gözlerindeki kıskançlık ve kibir duygusunu görebiliyordum.Başı kapalıydı ve güzeldi.Daha doğrusu bakımlıydı.
"Ben Selda,Fatih Bey'in eşiyim.Ayrıca bu şirketin avukatıyım" dedi başını dikerek.
"Ben de Melek,şirketinizin talebiyle görevlendirilen doktorum.Memnun oldum" dedim ve el sıkıştık.
"İzninizle,ben çıkayım artık."
"Buyrun." nefes almam gerekiyordu.Bolca nefes.
Dışarıya çıkar çıkmaz derin bir nefes aldım ama yetmiyordu.Hemen arabama bindim ve çalıştırdım.Daha doğrusu çalıştıramıyordum.Harika(!)
"Allah kahretsin, Allah kahretsin" diye bağırdım ve direksiyonu yumrukladım.Nefes alamıyordum.Nabzım yükselmişti.İlacımı içtim ve dışarı çıktım.Hızlı adımlarla sahile doğru yürüdüm.Sahile vardığımda daha fazla halim kalmamıştı ve boş bir banka oturdum.Yavaş yavaş akan gözyaşlarım şimdi delicesine akmaya başlamıştı.
"Allahım yardım et, lütfen" deyip hıçkırıklarla ağladım.Sonunda kendimi toparladığımda hastanedeki en yakın arkadaşım Narini aradım.
"Narin,"
"Melek,iyi misin? Sesin kötü geliyor."
"Narin,öğle yemeğinde hastanenin oradaki kafede kızları toplayabilir misin?"
"Toplarım da Neden? Ne oldu?"
"Size anlatacaklarım var."






Yıllar Sonra Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin