Merhaba canlarım,
Yepyeni bir bölümle daha geldim. Güzel ilginiz için çok teşekkür ederim. Keyifle okuyun. Seviliyorsunuz. ❤
Bu bölümü Şenay'a ithaf ediyorum. Seviliyorsun tatlım. ❤
****
Alper'in evden çıktığını gören Pelin hızla çantasını alıp silahı çıkardı ve ayağına geçirdiği kalın bant lastiğin içinden geçirip botun içine ucunu sıkıştırdıktan sonra aşağıya indi. Salona geçerken Perker'in ona en zor anlarda kendisini nasıl koruması gerektiğini öğrettiği için içinden şükür ediyordu. Salonun arkaya açılan bahçe kapısından sessizce çıktı.
Toygar o sırada telefonda Alper ile konuşurken mutfaktan çıkıyordu.
"Abi merak etme hepsi kapının önünde. Pelin Hanım da uyuyor hala," dediğinde Alper'in içindeki sıkıntı geçmemişti.
"Sen yine de arada odaya bak, bir terslik olursa hemen ara!" dedikten sonra telefonu kapattı.
Alper'in endişeli hali Toygar'ın da içine bir kurt düşürdü ve Pelin'in odasına çıkmaya karar verdi.
***
Pelin ise arkadaşı Batu'nun arabasına çoktan binmiş babasının ve Alper'in olacağı adrese doğru gidiyordu. On metre ilerledikten sonra bir anda etraflarının çevrilmesini, kapısının açılmasını, Batu'nun iki adam tarafından tutulmasını ve kendisinin de yaka paça dışarı çıkarılıp bir adamın önüne fırlatılışını şaşkınlık içinde izlerken kulakları uğulduyordu.
Kendi babasının yaşlarında olan adamın "Demek ki Pelin sensin. Gel bakalım küçük hanım seninle işimiz var," dediğinde ayağa kaldırıldı. Neler olduğunu anlamaya çalışırken yere düşmesiyle yaralanan ellerini fark etmiyordu bile.
Başka bir adamın o adama "Mehmet Bey hemen gitmemiz lazım, eve çok yakınız," demesiyle bir anda şaşkınlığı yerini öfkeye bıraktı. Aradığı adam ayağına gelmişti.
"Demek ki öldürmek istediğim Mehmet pisliği sensin. Gerçi ben oğlunu öldürmek istiyordum, hem de boynundan evinin önüne asacak..." derken Mehmet'in tokat atmasıyla başı yana düştü ve dudağı kanadı. Bir an başı döndü ve kulağı daha çok uğuldadı. Hemen kendine gelip kollarından tutan adamlara direnerek, Mehmet'in yüzüne ağzındaki kanı tükürdüğünde bir tokat daha yedi. İkinci tokadı yemesiyle gözleri kararır gibi olunca, öfkesi katlandı.
Mehmet "Seni küçük sürtük," derken cebinden çıkardığı mendil ile yüzünü sildi ve "Bu sürtüğe elinizi sürmeyin. Adem'e küçük bir hediyem olsun," diye pis bir şekilde sırıtıp arabasına doğru ilerledi.
Adamlar Pelin'in sırtındaki çantayı alıp, aynı zamanda ite kalka başka bir arabaya bindiriyorlardı. Batu hala bağırıyor ve Pelin'i kurtarmak için debeleniyordu.
"Bırakın lan şerefsizler. Pelin korkma sakı..."
Genç kız arabaya bindiğinde duyduğu ses ile hemen arkasını döndü ve Batu'ya baktı ama Batu'nun baygın bir şekilde kendi arabasına bindirilişini görünce gözleri üzüntüyle kapandı.
***
"Abi Pelin Hanım odasında yok! Bütün eve baktım yok. Şimdi kameralardan bakıyorum," diye telaşla konuştuğunda Alper'in boş arazideki depoya doğru yürüyen adımları endişe ve öfkeyle durdu.
"Lannn! Ne demek yok?" diye tüm araziyi inletecek şekilde bağırdığında, Rauf Bey bir an endişe içinde arkasında durdu.
"Abi arka bahçeden çıkıp gitmiş, ondan sonrası yok," diyerek kamera odasından hızla çıkan Toygar, elinde telefon, içindeki korku ile adamlarının yanına gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN GÜLÜŞÜ (Kısa Hikaye)
Truyện Ngắn"Benim kalbim karanlıkta kaldı, yeniden nasıl başlarım bilmiyorum." "O zaman bizde o karanlıkta beraber kayboluruz!" (30.01.2017 tarihinde yazılmaya başlanmıştır.) ©Tüm hakları şahsıma aittir. İznim olmadan alıntı yapılamaz!