Merhaba canlarım,
Geldik final bölümüne. Çok uzun bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz. Ben bu hikayeyi yazarken çok keyif aldım ve sizin güzel ilginiz de beni çok mutlu etti. Hep yanımda olduğunuz için teşekkür ederim. Çok seviliyorsunuz. ❤
Bu bölümü Sibel'e ithaf ediyorum. Seviliyorsun tatlım. ❤
Keyifli okumalar...
*****
Alper elinin altında titreyen genç kızı öptükçe öpüyor, tadına doyamıyor ve bırakmak istemiyordu. Hemen şu anda Pelin'e sahip olmak, onu kendine ait kılmak istiyor ve canı hiç olmadığı kadar çok yanıyordu. Görevi için girdiği o zorlu testlerde bile bu kadar zorlanmamıştı. Dokunduğu ten elini yakıyor, durmazsa hiç düşünmeden ileri gidebileceğini biliyordu. Durdu! Gözlerini sıkıca kapatıp alnını Pelin'in alnına yasladı. İkisi de nefes nefeseydi. Bir an önce sakinleşmeliydi.
Alper Pelin'in öpüşünden acemi olduğunu anlayacak kadar tecrübe sahibiydi. Yine de tutkuyla karşılık vermesine memnundu. Pelin'in kendisine karşı boş olmadığını bilmek şu anda dünya üzerinde onu en mutlu erkek yapıyordu. Kollarında hala titreyen kızın yüzünü avuçları içine aldı ve burnunu saçlarına gömerek kokusunu içine çekti. Ardından ilk önce alnını sonra burnunu öptü. Dudaklarına sıra geldiğinde sadece birbirine sürttü.
"Çok güzelsin. Aklımı başımdan alacak kadar güzelsin," dediğinde Pelin gülümsedi.
Hayatı boyunca hiç böyle bir an yaşamamıştı. Her zaman olmak isteği kollardaydı ve kendini çok iyi hissediyordu. Kalp ritmi hala düzelmemişti. Alper'in güzel sözleri ile düzelmeyi de düşünmüyordu.
Alper avuçları arasındaki güzel yüze doya doya baktı. "Artık seni bırakmam," dediğinde Pelin aklına gelen ile birden öfkelendi ve geri çekildi. Bir eli belinde, diğer elini işaret parmağını tehdit eder gibi kaldırarak Alper'e meydan okudu.
"Bırakamazsın tabii ki. Eğer bir daha yanında o bar kadınlarını görürsem, Adem'e yaptığın işkence sana yapacaklarımın yanında bir hiç kalır haberin olsun!" dedi ve hızla merdivenlerden çıkıp gözden kaybolurken sert ifadesinden çıkıp gülümsedi. O an ne yapacağını bilemediği için bağırmayı kaçış yolu olarak görüp uygulamayı seçti.
Alper ise bu tavır karşısında donup kaldı. Pelin'in söylediği sözler ile sorular çoktan kafasında dönmeye başladı.
Hangi bar kadınları ve Pelin onu ne zaman bir kadınla gördü? En önemlisi görmüşse bu hiç iyi değildi. Bunları düşünürken bir an aklına dank eden şey ile gözleri iyice açıldı. Pelin'in sözlerine göre daha önceden hisleri olduğunu gösteriyordu. Peki bu doğru muydu? Bunu öğrenmek için yine koşar adımlarla Pelin'in peşinden giderken, son zamanlarda bu durumun çok fazla başına geldiğini düşündü ve gülümsedi. Anlaşılan arkada kalan hep Alper olacaktı. Ki yukarı salona çıktığında yanılmadığını da gördü.
Rauf Bey ve Pelin masada oturmuş kahvaltı ediyorlardı. Pelin onu görünce muzipçe göz kırptı ve çayından bir yudum aldı. Alper başını gülerek iki yana salladı. "Günaydın," dedi ve masaya oturdu. Bir kaç dakika sonra Pelin'e bakıp "Rauf amca," dedi ve Pelin'in merakla başını kaldırıp kendisine bakmasına neden oldu.
Rauf Bey elindeki çatalı bıraktı. "Ne oldu evlat?" diye sordu.
"Gitmeden önce seninle konuşmam gereken çok önemli bir konu var. Kahvaltıdan sonra konuşalım mı?" dediğinde Rauf Bey oğlu gibi sevdiği adama bakıp gülümsedi.
"Aynı şeyi düşünmüşüz evlat. Benimde söyleyeceklerim var," dedi ve kahvaltısını etmeye devam etti.
Alper başını Pelin'e çevirdiğinde onun merakla kendisine baktığını görünce gülümsemesi genişledi ama bir şey söylemeden o da göz kırpıp kahvaltısına döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN GÜLÜŞÜ (Kısa Hikaye)
Historia Corta"Benim kalbim karanlıkta kaldı, yeniden nasıl başlarım bilmiyorum." "O zaman bizde o karanlıkta beraber kayboluruz!" (30.01.2017 tarihinde yazılmaya başlanmıştır.) ©Tüm hakları şahsıma aittir. İznim olmadan alıntı yapılamaz!