Bölüm 2

2 0 0
                                    

Ceren, Rüzgar, Ahmet ve Selma yerde yatan cansız bedene bakıyorlardı. Kanla kaplı olsa da, kim olduğunu iyi biliyorlardı. Ceren dışında herkesin gözleri dolmuştu. Ceren de ağladı ağlayacaktı. Ahmet çömelerek cesede yakından baktı. "Burak nerede?" diye sordu. "Evinde." diye yanıtladı onu Selma. Ahmet bir şey diyecekken sözünü kesti "Sakın çağırma çocuğu. Zaten canından çok sevdiği iki kız öldü, bir de bunu duyarsa yıkılır zaten." Rüzgar başını salladı. "Bunu kim yapmış olabilir ki? Kimsenin-" O sırada onlara doğru koşarak gelen bir adam gördüler. İlk başta bunu Burak olduğunu sansalar da adam biraz yaklaşınca bunun başka bir yabancı olduğunu gördüler. Adam yanlarına gelince "Kimsin sen?" diye sordu Ceren. "Olay yerine girmek yasak."
Adam acı bir gülümsemeyle Ceren'e baktı. "Ben Deniz'in kocasıyım."

Burak evine varmıştı. Giydiği paltoyu  çıkardı ve paltoyu askıya astı. Kedisi kapıya onu karşılamaya geldi. Burak eğilip kedinin kafasını okşadı. Ardından ayağa kalktı ve odasına gitti. Dolaptan fotoğraf albümünü çıkardı ve açtı. İçinde Melis ve Sinem'le çekildiği fotoğraflar vardı. Her birine dikkatle baktı, ardından albümü  yırtıp çöpe attı. Fakat neden çöpe attığını kendisi bile bilmiyordu.

Ahmet Deniz'in evli olduğunu bilmiyordu. Kendisine kimse böyle bir şey söylememişti. Bu nedenle gelen adam kendini tanıtınca çok şaşırdı. "Adım Mert." diye devam etti adam. "Deniz'e olanları duyunca hemen
geldim." Yerde cansız yatan karısına üzüntüyle baktı. Ahmet adamın ağlayacağını hissetti, fakat adam hemen toparlandı. "Bunu kimin yaptığını bulacaksınız değil mi?" diye sordu. Selma başını salladı. "Yapacağımız son şey olsa bile, bulacağız."

Selma ve Ahmet otobüs durağında otobüs bekliyorlardı. "Burak Deniz'i severdi." dedi Ahmet. "Bana onun hakkında çok şey anlattı. Fakat nedense hiç kocasından bahsetmedi." "Belki de kendisi de bunu kabullenmek istemiyordur." diye yanıtladı Selma. "Ne demek istiyorsun? Burak öyle biri değildir." "Biliyorum canım." otobüs geldi ve otobüse bindiler. "Fakat yine de Deniz'i seviyor olabilir değil mi? Deniz'in evli olduğunu da kabul etmek istememiştir, Deniz kocasını aldatıyor demek değil ki bu." Ahmet bir süre cevap vermedi. "İyi de ben onu kastetmedim ki Selma. Burak'ın kız arkadaşı var?"

Burak salonunda oturuyor ve televizyon izliyordu. Derken kapı çalındı. Burak gidip kapıyı açtı. Kapıda bir kız çocuğu duruyordu. Elinde de bir kutu kurabiye vardı. "Merhaba abi. Şehrimizdeki parkları güzelleştirmek için kurabiye satıyorum. Almak ister misin?" Burak kız çocuğuna gülümsedi. "Olur tabii. Bekle gidip cüzdanımı getireyim."

Rüzgar ve Ceren eve doğru yürüyordu. Biraz sessizce yürüdükten sonra apartmana geldiler. Ceren ve Rüzgar aynı apartmanda oturuyordu. Ceren dairesine girerken "Deniz'i kimin öldürdüğünü biliyorum." dedi. "Ne?" Rüzgar inanmaz gözlerle Ceren'e döndü. "Kim?" "Bana inanmazsın ki, zaten yalnızca bir tahmin." dedi Ceren ve dairesine girip kapıyı kapadı.

Burak sabah iş yerine vardı ve kapıdan içeri girdi. Ahmet ona doğru koşarak geldi. "Burak, Deniz'in cinayeti hakkında bilgi..." Ahmet durdu. Burak Ahmet'in yüzüne baktı. "Deniz? Hangi Deniz?" "Şey... tanımıyorsun değil mi sen? Ya şey ya hani biz... gördük dün parkta." Burak arkadaşının yüzüne baktı. "Ahmet. Biz dün parka gitmedik." "Ya biliyorum da canım şimdi hani..." "AHMET DOĞRUSUNU SÖYLESENE ŞUNUN!" Burak'ın bir anda bağırması Ahmet'i irkiltti. "Burak söyleyemem kızarlar bana. Kızacaklar zaten de..." Burak Ahmet'in sözünü bitirmesini beklemeden koşarak Deniz'in odasına gitti. Odada Ceren ve Rüzgar vardı, yanlarında da..." Rüzgar, neden yanınızda olay yeri inceleme ekipmanı var?" Rüzgar donup kaldı, Ceren ise "Yemek yiyoruz Burak, karnımız acıktı." diyerek gözlerini devirdi. "Ceren tepemin tasını attırma benim! Deniz'e n'oldu cevap verin bana!" Ceren ayağa kalktı. "Geçen bahar evlendi." diyerek odadan çıktı. "Abi n'oluyo Deniz'e NE OLDU?" diye Rüzgar'a bağırdı Burak. "Yemin ettirdi Burak." "Kim neye yemin ettirdi ya!?" "Selma'ya sor abi, yoksa bizi keser valla." Burak Rüzgar'a pis bir bakış atıp çıktı. Selma'nın odasına hızlıca yürüdü. "Selma Deniz'e n'oldu?!" Selma başını bilgisayarından kaldırdı. "Kim dedi bir şey olduğunu sana?" "Şu an önemli olan bu değil Selma! Bana cevap ver!" Selma üzüntüyle Burak'a baktı. "Öldürüldü Burak." Burak donup kaldı sonra hiçbir şey demeden çıkıp gitti.

Burak odasında oturuyor ve camdan dışarı üzgün bir şekilde bakıyordu ki kapısı çalınmadan açıldı. "Hadi depresif çocuk, yeni bir cinayet işlenmiş ona bakmaya gidiyoruz." Burak kapıya doğru döndü ve konuşan kişinin yüzüne baktı. "Off, şimdi mi Ceren?" "Ben de bayılmıyorum çalışmaya Burak, ama işimiz bu." "Ben gelmesem olmaz mı ya Ceren?" "He olur haydi hepimiz oturup iş yapmayalım. Tabi ki gelmek zorundasın Burak. Hem bence sen cinayet konusunda hepimizden bilgilisin." Ceren arkasını dönüp gitti.

"Burak, cinayet sizin apartmanda olmuş, iyi ki sen ölmemişsin ha." dedi Ahmet apartmana girerlerken. "Harbiden, şanslıymışım." Selma koşarak yanlarına geldi. "Bu aralar çok cinayet oluyor değil mi? Bir katil var ve biz bunu bulamıyoruz abi. Bu kadar beceriksiz miydik biz?" "Bizim işimiz o değil ki en azından benimki değil." dedi arkalarından gelen Ceren. "Benim işim bu cinayetleri not almak, işimi de gayet güzel yapıyorum. Hiç ekstra iş yapamam, kimse kusura bakmasın." Cinayetin işlendiği yere varmışlardı. "Artık küçük çocukları öldüren şerefsizler de var demek?" dedi Burak yerdeki cesede eğilerek. "Baksanıza yazık, kurabiye satıyormuş." "Hmm..." Ceren elindeki not defterine bir şeylet karaladı. "Biliyor musunuz, tam buradaki güvenlik kamerası dün bozulmuş." "Biri kasıtlı olarak mı bozmuş? Kesin katildir." diye yanıtladı Selma. "Aa ben bu çocuğu hatırladım." dedi Burak. "Bu dün bana da kurabiye satmıştı." Ceren Burak'a baktı. "Hiç çığlık mığlık duymadın mı dün akşam?" "Duymadım Ceren,çünkü dün erken yattım. Uyuyordum." "Eğer kız dün sizin apartmanda satış yapıyorsa ve cesedi buradaysa yüzde doksan katil bu apartmanda biri." "O zaman soruşturma başlatalım." dedi Ahmet. "Bence Burak'tan başlayalım." dedi Ceren. "YA CEREN SENİN BENİMLE NE SORUNUN VAR?! POLİSİM BEN KIZIM, KATİL DEĞİL! KAFANA SOK ŞUNU!" "Sakin ol Burak, atarlanma şimdi." dedi Rüzgar. "Birinci daireden başlayalım işte, tartışmaya gerek yok?"

"Off çok uzun sürdü abi, hiç ipucu da bulamadık." dedi Ahmet Burak'la eve yürürlerken. "Evet ya, ama boşver." Ahmet'in evinin önünde durdular. "Bay bay." "Görüşürüz Burak." Ahmet apartmana girdikten sonra Burak yürümeye devam etti. Biraz daha yürüdükten sonra da bir apartmanın önünde durdu. Şifreyi girdi ve içeri girdi.

Kahve BardağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin