saat gece 0.00 a geldiğinde moroilerin kan içme saati gelmis demekti , onlar gönüllü vericilerin oldgu odalara giderken , dampirlerde yüksek kalorili , yağin ve proteinin delicesine basildiği yemekhaneye giderlerdi.
Yemekhane tepsileri de insan standartlarina göre büyüktü elbette , işte nereden baksaniz beş kati filan.Bu neden önceki kaldiğim insan yurdundaki aşçilarin benim 2 yada 3 kez bos tepsiyle tekrar sıraya girmeme sasirmalarini açikliyordu aslinda.
Ne kadar yersem yiyeyim hala sabit kalan sıkı formum da tabiki arkamdan edilen dedikodularda mutlaka yerini alirdi.insanlar sizin dampir kulaklarina sahip olduğunuzu bilmeyince duyamayacağinizi sandiklari bir mesafeye çekilip bir seyler konusur elbette , değil mi?
önümdeki tepsiyi herzamanki doluluyla doldurmus ve yalniz yerime geçmiştim. soslu bifteğe ısırıklar atarken son 1 haftadır pek iyi beslenmediğim gerçeğini göz ardi edemedim, güçsüz düsmemem gereken bir zamandaydim oysa.
yogurda saldirirken , her zamanki gibi iki üc bakis aldim , burada yoğurt tatli olarak ve genellikle meyveli olarak tükedilirken , benim onu yemegın yaninda tüketmem gariplerine gidiyordu hala.
Ne diyebilirdim ki , sonuçta ben Türkiye de büyümüstum , ve orada fasulye pilav ve yoğurt üclüsüne bayilirdim. Mercimek çorbasi ve yoğurt bile ayri bir ikiliydi benim gözümde , pek öyle salata tüketmezsdim ben gerçi.
patates salatasi da tepside kaybolduğunda masasan kalkma vakti gelmisti , yurt odasina dönüp biraz yatakda uzanmak iyi gelirdi aslinda , hemde bir sonraki savunma dersi icin kiyafetlerimi değistirirdim.
Nedense üstümdeki bu huzur iyi hissettiriyordu. Leo derdinden kurtulmus , yine görmezden gelinen kiz olarak sahalara geri dönmus , güzelce karnini doyurmus olmanin mutluluydu bu belkide.
Bunun için dariusa içten içe minnettardim bir bakima. Hiç ummadiğim bir anda bir moroinin bana yardim etmesi gerçekden çok ilginçti.
yurt odama açilan kapiya ulastim ve başimdaki kırpıl saçlarimi saklayan siyah sapkami çıkardım ve askilağa astim yatağa doğru ilerlerken , kırdıgım aynadan geriye bir parça bile kalmadiğini gördüm , oda temizlikçileri halletmis olmaliydi . Bana bir hesap sorulmayişi da ayri bir gariplikdi aslinda.sanirim bugün iyi sans benden yanaydi.
sonunda ...
Mor ve biraz soğuk yatağimin ićine gömüldüm ve masamda duran elektronik saate alarm kurdum. ders gece 2 de başliyordu ve ben bir saatlik bir uykuya hayir demezdim suan.
gözlerimi kapamamla kendimi bulacağim mağarayi hiç beklemesemde...
-----------------------------------
islakliğin kokusuyla sarmalanmis , kaygan mağarada bir ışik bulmak amaciyla korkuyla ilerliyordum.
havadaki yoğun ve basıklık , çıkışa çok da yakin olmadığımı söylüyordu sanki .
Nasil birden bire buraya gelmiştim böyle? Az önce sıcak tatli yatağimda değil miydim? üstümdeki kıyafetler de yatağa girdiklerimle ayniydi .
Aklima gelen bir ihtimalle , korkuyla titredim.
Beni bu mağaraya uyurken mi getirmişlerdi yoksa?
Mezarim olmasi için...
Değşete kapilmis halde , yapistiğim duvarlarda bilmediğim bir yöne doğru gidiyordum.Yanaklarimdan akan gözyaşlari , zaten hiçbir şey göremeyen gözlerime yardimci olmuyordu.
Tanrım her şey buraya kadar mıydi ?
burada öylece ölecek miydim?
kalbime dolan aci beni zar zor yürüten vücüdumdaki gücü kesiverdi ve yere cöktüm.
Nefes al Aren..
Nefes almaya devam et...
hıckırıklarim mağarada yankilanirken acı bir cıglık kulaklarima doldu.ani sesle korkmus ve irkilmistim.Birden bütün dikkatim bu sese odaklandi. sürekli devam eden , bir kızın çığliklariydi bunlar
" Hayir ! Hayirrr !! Lawrence !!! hayir !!! "
çıgliklara karişan genç bir erkeğin sesiyle yerimden bir kez daha sıcradim.
Kaçma refleximi yenerek , seslere doğru ilerlemeye başladim.Her yaklaşişimda büyük bir aciya tanik olmaya gittiğimi hissedebiliyordum ,
orada büyük bir hüzün vardi ...
büyük bir aci...
Ama ilerlemeye devam ettim , belki de orada ölümüm bekliyordu ama nedense bu çaresiz seslerden kaçamiyordum.
önumde beliren kırmizi aydinliğin beni çikisa ulastirmadiği açikti , ben oraya , aciya yaklaşiyordum...
ve kaygan bir dikiti daha geçtiğimde gördüğüm şeyle dehşete düştüm...
Belki o bile hafif kalırdı...
hafif...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Akademisi
VampireAren Ayaz 16 yasinda O bir dampir Insanlar dunyasinda kendine bir yer bulabilmisken onu sevdigi seylerden kopardilar. Gardiyan olmaya zolanmasi onun bunu kabul edecegi anlamina gelmiyordu.Dogdugu degil olmak istedigi seyi olmaliydi. Ve Bunda yalnis...