Sabah üç gibi eve geldin, içmiştin ve sendeliyordun. Sana yardım etmeye gittiğimde beni ittirdin. Yere düştüm, zaten yorgundum ve senin güçsüz itişin bende büyük bir etki yaratıyordu. Sevdiğiniz biri fark etmeden bile olsa sizi kendinden uzaklaştırdığında, derin bir yara alıyordunuz.
Bana baktın, gözlerin kıpkırmızıydı ve yüzün de çökmüştü. Kıyafetlerin, üzerinde tepinmişsiniz gibi kırış kırıştı. Uyuşturucu mu aldın, Luke?
Eğer böyle bir şey yaptıysan, sadece kendini değil hepimizi batırırsın, sadece söylüyorum. Benim umrumda olan sensin, fakat senin grubumuzu tehlikeye atacak kadar bencil biri olduğunu sanmıyorum.
"İyi misin?"
Elini bana uzatmaya çalıştığında gözlerindeki titremeyi gördüm ve birden kapanan göz kapakların ile dengesini yitiren bedenin, seni benim üzerime düşürdü.
Bacakların benim bacaklarımın arasından yere düşerken, başın göğsümdeyken ve saçların boynumu gıdıklarken, umarım anlamışsındır, senin başının yeri benim atan kalbimin üstüdür.
Bunu, ben her ne kadar dile getiremesem de, sen anlamak zorundasın, Luke. Parçalanmakta olan evliliğimiz için. Söyleyemediğim her şeyi biliyor olmalısın.
Nefeslerinin yavaşlığını duydum, göğsünün sakince inip kalkışını ve o an dudaklarına gömülmek istedim.
Seni biraz yukarı kaldırdım, bana karşı çıkmadın ve dudaklarımızı birleştirdiğimde, beni iteceğinden adım kadar emindim. Ama sen sadece dudaklarımın tadına baktığın için bu gece olacakları hatırlamayacağını anlamıştım.
Uyuşturucu, aşırıya kaçılmış içki ya da başka bir şey, Luke, yine de bu gece seni öpmeme izin verdiğin için teşekkür ederim. Benim için en güzel yılbaşı hediyelerinden biriydi.
araya sıkıştırdığım sözleri gördünüz mü(((;;
