Karanlık ve dar hücrenin insanın dudaklarında acı bir tat bırakan pis havası içinde derin bir nefes aldı Teğmen. Küf kokusu ve toz ciğerlerine dolarken bundan rahatsız olmuyordu, aksine burası uzun zamandır olmayı istediği tek yerdi. İki büklüm olmuş bedeni ile rahatsız uykusu içindeki kıza baktı, korkutmuştu onu, boynuna geçirdiği ipi alamasaydı güzel gerdanından nasıl yaşardı ki? Suçluluk ve vicdan azabı öldürürdü onu.
Gerçi Hilal her geçen gün babasının kurduğu idam sehpasına daha da yaklaşıyordu ve Leonidas yalnızca ölümünü geciktirmişti. Buna engel olmak için babasına yalvarırdı, ne isterse yapmaya razı gelirdi ancak babası tüm kararlılığı ile bu genç kıza acımayacağını dile getirmişti. Savaştı bu, masumlar ölürdü, gençler ölürdü, devletler yıkılır, yeni devletler kurulurdu.
Belki de onu son kez uzunca izlemenin fırsatı ile kızarmış dudaklarına baktı Leon, gözyaşlarıyla ıslanmış yakasında dolaştı elleri ve kızın hıçkırıklarını tekrar duyduğunu hissetti. Başka bir zamanda karşılaşsaydı keşke onunla, yüreği savaşla yanıp kül olmadan, yaşama sebebi babasına kendini kanıtlamak olmadan karşılaşsaydı.
Şimdi soruyordu kendine, idama giden sadece Hilal miydi?
O urgan yalnız Hilal'in nefesini mi kesecekti?
Hep savaştan kaçtım, oysa en büyük savaş kendi içimdeydi. Şimdi o et parçasının yeniden attığını, hislerime hakim olduğunu hissediyorum, hâlbuki yenmiştim onu çoktan, bir köşede ölmeye terk etmiştim.
Bölümlerimiz böyle kısa kısa gidecek, sanırım gittikçe uzar ama bin kelimeden uzun bölüm yazmayı da düşünmüyorum. İlk bölüme gelen oy ve yorumlarınız için çok teşekkürler. Düşüncelerinizi yine paylaşırsanız çok mutlu olurum, iyi okumalar!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyamet ► Vatanım Sensin
FanfictionŞimdi her şeyin bittiği yerdeyiz, sonsuz tutsaklığım başlıyor. Artık kuşları duyamıyorum, yıldızları göremiyorum, toprağı hissedemiyorum. Ölümün arzusu içinde yanıp tutuşuyorum ve senin açlığınla yok oluyorum. 3.02.2017