Bölüm 16

2.3K 76 114
                                    


***!!!*** Medyaya bakmayı unutmayın😎😂


Hermione

Allah'ın bir günü! Allah'ın tek bir günü! Olaysız geçmez mi? Eğer Hogwarts'ta iseniz geçmez. Şöminenin önündeki koltuklara oturup sıcaklığın beni mayıştırmasına için verdim. Nasıl mayışmak hemde! biraz daha böyle durursam ağzımdan salyalar akıtarak uyuya kalacaktım. Yan koltukta Ron ve Ginny bir şey hakkında tartışıyolardı. Ron'un zehirlenmesinden sonra nedeni belirsiz bir şekilde Lavander Ron'u terk etti. Ay gördün mü seeeen yazık oldu. Çok üzüldüm(!) fakat eski Nescafe üçü bir arada kıvamımıza geri dönmüştük. Size yemin ederim artık Ron'a karşı bir şey hissetmiyordum. Tek düşündüğüm şey Draco ve onun 'Peki ya ben arkadaşlıktan daha öte hissediyorsam' sözleriydi. Aklımı resmen işgal ediyordu. İlk öpüştüğümüz gün aklıma geldi, koridorda ilk konuşmalrımız, yılbaşı. Ahhh yılbaşı!

Ama bunun olmasına izin veremezdim. Önümüzde bir savaş vardı. Savaş başladığında ikimizde karşı saflarda en önde yer alacaktık.Çörak çöllerre döndürdün kalbimi be Draco. Yandım, bittim, kül oldum Yılanın Çocuğu. ( Burda yazarınız içten içe Orospu Çocuğu demek istiyordu ama diyemedi.)

Harry'nın yanımıza nefes nefese gelmesiyle düşüncelerim dağıldı. Mahrur gülümsemem yüzümden gitmeden "Ne oldu?" diye sordum.

Harry kanter içinde kalmıştı. Yüzünde değişik bir ifade vardı sanki şok olmuş gibi. Göz bebekleri o kadar büyümüştü ki yeşil rengi neredeyse gözükmüyordu. "Draco'yu öldürüyordum-"

"NEEEEEEEEEEEEEE?" Ağzımdan çığlık bir anda çıktı. Bu okulda biri ölmeden duramaz mıydı. Yakında Bahis açacaktım.

Evvet Sayın Hogwarts Öğrencileri!

Acaba Bu Gün Kim Ölümden Dönecek adlı yarışmamıza hoş geldiniz. Bahisler açılmıştır.

Çığlığımla Salonda ki öğrenciler dönüp bana baktı. Harry eliyle sesini alçalt hareketi yaptı.

"Nasıl oldu?" diye fısıldadı Ron.

"Melez Prens!

"Melenz Prens ne alaka?" diye sordu Ginny.

Konuşamayacak kadar mala bağlamış durumdaydım. Tek sormak istediğim Draco'ya ne olduğuydu. Onunla en konuşmamız üzerinden 2 hafta geçmişti. İçimde bir şey Harry'yle Ron'u burda bırakıp koşturarak Draco'yu görmeye gitmek istiyordu.

"Draco ile tuvalette Düello yapmaya başladık. Melez Prens'teki bir büyüyü yaptım. Merlin aşkına büyünün ne olduğuna dair hiç bir fikrim yoktu. Levicorpus gibi zararsız bir büyü sanmıştım ama yaptığım gibi Draco'nun vücudunda kılıçla kesilmiş gibi derin kesikler oluşmaya başladı. Her taraf Draco'nuın kanıyla kaplandı.

Konuşamıyordum. Kalbim tekliyordum. Kendimi tutmasam ağlayabilirdim. Ahhh Draco!

Ginny konuştu." Bilmediğin bir büyüyü nasıl yaparsın Harry. Başına ne gibi bir bela aldığına dair bir fikrin var mı?"

Ron konuştu." Sonra Noldu? Draco nasıl düzeldi?"

"Snape geldi. Büyüyü biliyordu. Karşıt büyüsünü yaptı ve beni ordan kovdu. Gelirken kitabı sakladım." umutsuzca çökerek koltuğa oturdu.

"Draco'ya noldu? Son durumu ne?"

"Bilmiyorum yakında dedikodusu ortaya çıkar. Büyük itimalle hastane kanadına kaldırılmıştır."

"Ucuz kurtulmuşşsun." dedim sonra kimse bir şey söylemedi. Söyleyecek kelime bulamıyorduk, sanırım. İlerleyen saatlerde Draco'nun hastane kanadına kaldırıldığı haberini aldık. Söylediklerine göre durumu kötüymüş. Snape'ın Harry'e ne tür işkenceler yapacağı hakkında konuştuk. Ben fikrimi belirtmedim daha doğrusu hareket bile etmiyordum. Hareket edersem koşarak Draco'nun yanına gitmekten korkuyordum.

Harry'e gerçekten kızmıştım. Ne olduğunu bilmediği bir büyü kullanmak. Draco ölebilirdi. Onu geçtim, geçemiyordum ama geçtim. Harry'ın başına ne tür belalar açılırdı. Aklım almıyordu.

İçimde kükreyen bir aslan vardı. Draco'nun yanına git diye kükrüyordu ama çok tehlikeliydi. Biri bizi hastane kanadında görebilirdi. Bu yüzden bekledim. Saatler geçmek bilmedi. Bir saat koskoca bir günmüş gibi geliyordu. Yelkovan 3'ü vurduğunda yatagımdan yavaşca kalktım. Bütün Hogwarts belki de üçüncü rüyalarını görmeye başlamıştı. Ortak salonadan çıkıp hastane kanadına yürüdüm. İçimde tarifsiz bir telaş vardı. Hastane kanadına vardığımda onu gördüm. Teni daha da beyazlayabilirmiş gibi bembeyaz olmuştu. Solgun teninin altında damarları belli oluyordu. Uyumasına rağmen yüzünde solgun bir ifade vardı. Hayat bizi çok erken yormuştu. Yani başına oturdum ve onu izledim. Sadece izledim aklımda anılar yüzümde tebessüm ile. İçimden seni seviyorum dedim lanet olsun seni seviyorum. Gözlerimden bir damla yaşın süzülmesine izin verdim.

Elimi damarları belli olan hastalıklı görünümlü elin üzerine koydum. Sopsoğuktu. Benim sıcak ellerimi hissedince Draco titreyerek uyandı. Uyku mahmurluğuyla gözlerini kırptı ve beni gördü. Elinin üstünde olan elimi sıktı. Gülümsedi. Yorgun bir gülümsemeydi. "Dumbledore'dan torpillilere bak hele sen."

"Hey! Bütün puanları bileğimizin hakkıyla alıyoruz."

"Doğru haklısınız. İlk sene Dumbledor'un Potter'a sırf nefes alıyor diye puan verdiğini unutmuşum."

"Şu an bu durumda olmasan senle seve seve tartışırdım bu konuyu."

"Ahh dogru! Bunu bana yapanın Kankan Potter olduğunuda unutmuşum."

Güldüm.

"Komiğine mi gitti?" dedi sesi bozulmuş geliyordu.

"Evet"dedim dürüstçe.

O da güldü ve elimi daha sıkı sıktı. "Neden burdasın?"

"Seni merak ettim Draco.

Yorgun gülümsemesi yüzünde daha da yayıldı. Yattığı yerden doğrulurken konuştu ama elimi bırakmadı. Parmaklarını parmaklarıma geçirdi. "Kahretsin! Sanırım bunun için Potter'a teşekkür etmem gerekiyor. Yoksa benle konuşmaya niyetin yoktu."

Cevap vermedim diğer elimi, birbirine kenetlenmiş ellerimiz üsütnde gezdirdim. Bu duyguyu sevmiştim.

"Hermione" ilahi sesi kulaklarımda yankılandı."Suratını asma. Bu duruma hiç yakışmıyor."

Yüzümü ona çevirdim." Bu duruma ne gider?"

"Beni öpmen giderdi bence ya da aşkını itiraf etmen. İkisinden birini kabul edebilirim." Her zaman ki Draco yine karşımdaydı. Evet, ölümden dönmüş olabilridi ama her zaman ki yavşak ve umursamaz gülümsemesiyle işte karşımdaydı.

"Bu gülümsemeni seviyorum."

"Bende seni seviyorum."

Ve dudaklarına yapıştım. Gülümsemesini içime çektim...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 07, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sevgi Yok ( Dramione )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin