Türkiye'nin dört bir yanından gelmiş olmamıza rağmen buradan bakılınca aynadaki yansımalarımız hep birbirine benziyordu.Bir an önce tanışma faslına geçildi;aslında bu bir bakıma kendimizle de yüzleşme sayılabilirdi.
Aynadan bana bakan ilk yüz Kemal'in gözleriydi.Onunla daha ilk başında tanışmıştık ama acemilik dönemimiz boyunca birbirimize daha da yakınlaşacaktık.Sivas'ın Zara ilçesinden olmasına rağmen uzun zamandan beri İstanbul'da yaşıyordu.Muhasebe bölümü mezunuydu.Tüm arkadaşlara karşı sevecen davranışlar sergiliyordu.
Zafer C.;işte askerliğim süresince devamlı tanıştığım Sivaslılardan birisi daha.Çok saf,iyi niyetli,uzun zamandan beri İstanbul'da yaşamasına rağmen her zaman bir taşra havasını hissettiren ve yaptığı davranışlarla tüm bölüğün neşe kaynağı olan bir arkadaşımızdı..Muhafazakar bir tarafı olduğu için zamanla Kemal'le sıkı dostluk kuracaklardı ileri zamanlarda...
Yoldaş A. evet ismini ilk duyduğumda bende garipsemiştim.Gerçektende askerliğimiz süresince bana yoldaş oldu.Bunun sebebi belki de Mersin'li olmasıydı kim bilir.İlk başlarda hepimizin ortak görüşü Yoldaş'ın askerliği çok fazla ciddiye almasıydı.Yoldaş'la ne zaman bir araya gelsek hemen Duman grubunun Manası Yok adlı şarkısını söylerdik nefesimizin yettiği yere kadar.Ve ikimizde askerliğin bir manası olmadığını düşünürdük.Evet Yoldaş'ı severdim çünkü o gerçektende düşünebilirdi.Ve benim askerde düşünebilen insanlara ihtiyacım vardı.
Ali A. benim gün geçtikçe daha çok tanıdığım ve sevdiğim bir arkadaşımdı.Oldukça uzun boylu ama bir o kadar da zayıf olan Ali'nin bünyesi de çok zayıf olduğu için sık sık hastalanırdı.Günlerimin büyük bir kısmın Ali ile geçiriyordum;askeriyenin tabiriyle kankaydık.Askerde kanka demek her konuda birbirine yardımcı olan arkadaş demekti.Birimizin işi çıkıp da bir yere gideceği zaman mutlaka diğerine bildiriyorduk.Aliyle ayrıca aynı ranzada uyuyorduk.Ben aniden uyanıp kalkmaya çalıştığım zaman başımı ranzaya vurduğum için kankam bana acıyarak üst katı bana bırakmıştı.Beni hiçbir zaman kırmamaya çalışırdı bende onu kırmamaya dikkat ederdim.Aliyle ben beraber uyur beraber yemek yer beraber yataklarımızı yapar her akşam beraber botlarımzı boyardık.Ne yazık ki acemilik dönemi sonunda bölüklerimiz ayrılacaktı ama bu ayrılık dostluğumuza engel olamayacaktı.
Hüseyin P. Askerliğim süresince en sesiz ama en derin bilgilere sahip olan arkadaşımdı diyebilirim.Onu da zaman geçtikçe çok daha iyi tanımaya başlamıştım.İlk başlarda hiç kimseyle konuşmaz sesiz sedasız bir köşede tek başına dururdu.Sessizlik her zaman ilgimi çektiği için onunla konuşmak için bir gün yanına gittim.İşte o zaman dostluğumuz başlamıştı.Neden böyle sesiz olduğunu sorduğumda bana öyle derin sorular sordu ki bu zamana kadar neden
Konuşmadığını anladım.Hüseyin Sivas'ın bir köyünden geliyordu ve kafası öyle çok soruyla doluydu ki gün boyu bu soruların cevabını düşünmekten bizimle konuşacak vakit bulamıyordu.Hüseyin kendin tasavvufa kaptırmıştı ve artık ben her gün zamanımın bir bölümünü ona ayırıyor onun sorularına cevaplar arıyordum.Bu aynı zamanda kendime ait sorulara da cevap vermeme yardımcı oluyordu.
Ergin,Tamer ve Atakan ise farklı olduklarının her zaman hissettirmeye çabalayan hemen hemen aynı özelliklere sahip arkadaşlardı.Zengin aile çocukları oldukları her hallerinden belli oluyordu.İlk başlarda bölüğün yazıcısı olmaya çalışırken hepimize yukarıdan bakmaya çabalayacaklar ama sonunda yazıcı falan da olamayacaklardı.
Ali B.,kısa dönemlerin Ali Dayısı..Yaşça bizden büyük olmasının yanında düşüncüleriyle de beni etkileyenlerin arasındaydı.Urfalı olduğundan mıdır bilmiyorum gerçekten çok yanık bir sesi vardı.Fırsat buldukça ona türkü söyletmeye çalışırdık.Zaman zaman beni çözmeye çalıştı ama hala çözebildiğini zannetmiyorum.
Alkan ve Hasan Basri'den ayrı paragraflarda bahsetmek olmaz.Alayın sporcuları,spor salonlarının sadık hizmetkarları.Alkan T ürkiye çapında dereceler almış olan bir vucut şampiyonuydu.Bazen şınav ve mekik konusunda onunla iddialaşır ve her seferinde de kaybederdik.Hasan Basri ise oldukça tuaf bir yapıya sahipti.Bölükte her zaman her işten kaçmasını çok iyi bilirdi.Ve askerlik bitene kadar kendisine verilen her görevden de başarıyla kaçmayı başardı.
Bülent S., Malatya'nın kartalıydı kendi deyimiyle.İnsanlarla dalga geçmeye çalışan ama kendisiyle dalga geçilmesine dayanamayan bir yapıya sahipti.Yani benim pek de sevemeyeceğim bir tipti..
Neyse biz yavaş yavaş birbirimize alışmaya çalışıyorduk ki,koğuşa birisi gelerek traş olmaya gideceğimizi söyledi.Daha dün traş olmuştuk ama burada da olmak lazımmış.Tek sıra halinde bölüğün berberine doğru yola çıktık.Burada hepimizi üç numara traş ettiler.Traş olan bir fabrikanın üretim bandındaymış gibi kendisine verilen torbayı da alıp koğuşa doğru gidiyordu.Verdikleri torbada ayakkabı boyası,bot ipi,tüfek temizleme bezi,dikiş takımı,bot fırçası,palaska gibi ilerde bize lazım olabilecek malzemeler vardı.Bu işlemler epeyce uzun sürdü diyebilirim.Tam yatmaya hazırlanıyorduk ki gece sayımı için bir kere daha sıraya geçtik.Nöbetçi subay herkesi tek tek saydıktan sonra yatabileceğimizi söyledi.Bana gösterilen ranzanın alt katına yattım.Günün muhakemesini bile yapamadan yorgunluktan uyuya kalmışım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Uzaydan Gelen Yeşil Bir Otum.
ПриключенияÇalkantılı geçen bir dönemin tutanaklara geçmemiş parçalarını yazmaya çalıştım.Gençlik yıllarında daha bir cesur,daha bir gerçekçi oluyor insan. Bu kitapta bir dönem yaşadıklarımı zaman zaman tarafsız çoğu zaman da taraflı bir şekilde yazmaya çal...