viii.

554 130 18
                                    

Ölenin ruhunu yakarlarmış
öyle duydu bulutlar

kızın sevgisine tercih etti adam,

yaş meşeden yapma pinokyo oynamayı.
burnu ne kadar büyürse adam
kendini o denli
adam sanacaktı

kızın ruhunu tutup fırlattı ok gibi
gitmeden evvel, bulutlara

kız fırladı ok gibi

kül olmadan bulutlara

onu bir bebek gibi tuttu göğsüne
sakladı
yağmurlarla emzirdi bulutlar

ağladı,

hıçkırıkları yankılandı
küller uçmadan, kızın ölü gülüşü
solmadan

Adam bir an bile dönüp bakmayı
yediremedi burnuna.
önünde ilikleyeceği ceketi
kül koktu
kızın ruhu 
küllerde var oldu
adam
küllerle yok oldu
kül kokusu ezip geçti pinokyo ruhunu

ruhu goncalandı kızın 
kül kokuları eşliğinde
bulutların veda seremonisi küllü olmuştu kıza
bulutlar ilk
küllerle 
düşmüştü kızın aşkına

adama kor olup yanmıştı kız ilk
bulutlar ne kadar istemişti 

kendine olsun, 
kız buluttan harelere tutuşsun
şiirleri pamuk ipliğiyle yazıp
yağmurlarla ulaştırsın diye

kız ruhunu sattı sanki adama
adam da ruhu atıp
kalbi pazara çıkardı sonra
kız yitirdi ruhunu
ruhsuz bir adamda.

kül oldu zaten külken

kül yuttu
kül kokusunu
hep sevmişken
kül kokusunu sevdi,

sevdi
sevdi. 

aslında o hep kül kokusunu sevmişti.

hep.

heidiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin