Yoksa Ona Aşık Mı Oldum?

267 12 7
                                    

Telefonumun rahatsız edici sesiyle uyandım. Yastığı kafamın üzerine koyup elimle bastırdım. Sanırım daha güneş bile doğmamıştı. Zor da olsa yorganı üzerimden kaldırıp elimi telefona götürdüm. Arayan Berke'ydi. Zaten bu saatte kim arayabilirdi ki ondan başka. Telefonu açmamaya karar verdim, sessize alıp tatlı uykuma devam ettim.

Ablam odamın kapısını açıp " Ece, Berke geldi. " dedi. Kafamda iki ihtimal belirdi. Birincisi ablam beni uyandırmak için söylüyor. İkincisi " Ece ,telefonlarımı neden açmadın, merak ettim." diyen sesin Berke'ye ait olduğu. Şu an rüyada olmayı çok isterdim...

Gözlerimi korkuyla açtığım an Berke "Senden köle olmaz." diye bağırdı. " Senden çok güzel olur, ne dersin?" dedim. Berke cevap vermeden üzerimden yorganı kaldırdı, yastığımı aldı ve ayaklarımdan tutup yere sürüklemeye başladı. O korkuyla ayağa sıçradım. " Şansını fazla zorlama yoksa beni sırtında okula götürmek zorunda kalırsın" dedi. Yüzümü buruşturdum tam konuşacakken " Neyse, bugün ilk günün fazla zorlamayalım bisikletle taşısan da olur." dedi. Ben o maçı nasıl kaybettim diye sızlanarak kapıdan çıkarken Berke " Böyle mi gideceksin?" diyerek kıyafetlerimi gösterdi. Berke'nin yanında olduğum her saniye rezil oluyorum. Gözlerine bakmamaya çalışarak kafamı dolabıma çevirdim. Gülerek odadan çıktı. Hemen üzerime siyah ispanyol paça pantolonumla beyaz gömleğimi giydim.

Aşağı indiğimde Berke yoktu. Aslında yatağıma gidip uyuyabilirdim, Biyoloji sınavım olmasaydı. Ayakkabılarımı giyip dışarı çıktım. Berke iki bisikletle karşımda duruyordu. "Gittiğini sanmıştım." dedim. Kolumdan tuttu ve bisikletlerin yanına gittik. Berke okulun yolunu bilmiyormuş gibi bisikleti diğer tarafa hızla sürmeye başladı. "Heey, nereye?" diye bağırdım. Gayet normalmiş gibi " Sinemaya." dedi. " Sınavım var-" sözümü kesip " Biyoloji sınavın olduğunu öğrendim arkadaşlarından, ablandan kimliğini alıp rapor aldım ve idareye verdim." dedi gülümseyerek. Aslında sınava hiç çalışmamıştım ama "Sınava çok çalışmıştım, ben okula gideyim," dedim. Berke "Bütün gece film izlediğini de biliyorum." dedi. Utanıp yüzüne bakmamaya çalışarak bisiklete bindim.

Sinema çok yakındı ama biz bayağı yol kat etmiştik. Aslında bu durumdan gayet memnundum.  Berke'nin yanında bulunmak bile beni mutlu ediyordu. Tıpkı dört yıl önce ölen annem gibi. Onun ölümünden sonra bütün insanlarla bağlarımı koparmıştım. İnsanlarla yakın olmaktan hep korkardım. Ama Berke o kadar sıcak ki...

Berke bisikletleri bırakacağımız yeri gösterdi. Caddede biraz yürüdükten sonra bir kafeye oturduk. " Sinemaya gitmeyecek miydik?" dedim. Saatini göstererek " Saat kaç? Senin uyuşukluğun yüzünden geç kaldık. " dedi. Suratımı asıp oturdum. Konuşmadığım için benim siparişimi de o verdi.Lattelerimiz hemen gelmişti. Beni güldürmek için çok uğraştı. " Agu bugu" bile dedi. Ama ben yelkenleri suya indirmemekte kararlıydım. En sonunda" Konuşacak mısın yoksa kölem olduğunu herkesin öğrenmesini ister misin?" Blöf yaptığını bildiğim için dışarıyı seyretmeye devam ettim. Berke koltuğa çıkıp " Hey ahali!" diye bağırdığında şakası olmadığını anladım. "Berke, tamam." dedim ve gülerek oturdu. "Çocuk gibisin!" dedim. " Sen kadar değil." dedi gülmeye devam ederek. " Yeterince rezil oldum, kalkalım mı?" dedi ayağa kalkıp. " Olur mu, ben daha lattemi içmedim." dedim sinsi bakışımı atarak. Bütün gözler Berke'ye çevrilmişken oldukça yavaş olmaya çalışarak lattemi içtim...

Ne yapacağımızız hakkında hiçbir fikrim yoktu. Berke yürüyor, ben de onun peşinden gidiyordum, kafedeki olayı hala atlatamamış olacak ki kafası eğik yürüyordu. Birden filmlerde kafasının üzerinde ampul belirenlerin başını kaldırdığı gibi kaldırdı başını, bana dönüp " Hadi beni sırtına al, hatta yürürken ben bir köleyim diye bağır." dedi korkunç bakışlarıyla. Kafedeki tavırlarımdan pişman oldum, özür diledim. Neyse ki Berke'nin acıma damarları kabardı ve bu fikrinden vazgeçti...

Her güzel şeyin bir sonu vardır derler. Bu güzel gezintinin de sonu ablamın aramasıyla oldu.

Berke beni eve bırakmak istedi. Onun yanında kendimi çok güvende hissediyorum. Bu yüzden reddedemedim. İyi ki tanışmışız. " İyi ki burnunu kanatmışım" bunu sesli söylediğimi Berke'nin "Ne ?!" demesiyle farkettim. Kapının önüne gelmemizi bahane edip geçiştirdim. Koşar adımlarla odama girdim.

 Bugün Berke sayesinde kurtulduğum biyoloji sınavıma çalışmaya karar verdim. Defterimdeki hiçbir soruyu çözemedim. Çalışmaktan vazgeçmek üzereyken Berke aradı. " Seni biyoloji çalıştırmamı ister misin?" dedi. Şu an hiçbir şeyi bundan çok istemezdim " Aslında ben çalışıyordum ama olabilir." dedim. Berke" Peki o zaman benim de biraz işim vardı. Sonra görüşürüz." dedi. Bu fırsatı kaçıramazdım."Anlamadığım birkaç soru var aslında..." deyip konuyu toparlamaya çalıştım. Biraz zor oldu ama gelmeyi kabul etti.

Telefonu kapattıktan yaklaşık beş dakika sonra gelmişti. Konuyu biyoloji öğretmenimden daha iyi anlatıyordu. Bana ders çalıştırabilmek için ders çalıştığını düşünmedim değil... Bütün konuları anlattıktan sonra bir test çözdüm ve sadece bir yanlışım çıktı. Berke ders haricinde hiç konuşmadı.

Berke "Ben gidiyorum , sen test çözmeye devam et. Yapamadığın soru olursa arayabilirsin." diye tembihleyip gitti. Berke'yle konuşabilmek için sürekli test çözdüm ama yapamadığım bir soru bile yoktu. Berke'yle konuşma hayalleri kurarak testlerimin başında uyuyakalmışım...

Köle olduğum için artık korkmuyorum, hatta iyi ki köle olmuşum bile diyebilirim. Dün benim için çok güzel bir gündü. Ve bugün ilk defa okula gitmek için sabırsızlanıyorum. Hemen üzerime bir şeyler geçirip evden çıkmak istiyordum. Kahvaltı için evde kalırsam üvey annemle kavga edeceğimi biliyorum. Ablamı ikna edip yola çıktım.

Her sokağın başında Berke'yi görecek gibi hissettim ama bugün Berke gelmemişti. Sınıfa girip hemen sırama oturdum. Hiçbir zaman yakın arkadaşım olmamıştı, yanıma gelip ne olduğunu soracak ve ben bunun eksikliğini bugün hissediyorum...

İlk ders büyük bir üzüntü ile geçti. Tenefüste Berke'den mesaj aldım."Kahvemi yolda dökmezsin umarım :)" yazıyordu mesajda. Hemen kantine inip bir kahve aldım ve Berkelerin sınıfına çıktım. Berke " Umduğumdan hızlısın." dedi, ben de gülümseyip sınıfıma geçtim. Berke'yi görmek ilaç gibi gelmişti. Zil çaldı ve dakik olan biyoloji öğretmenimiz anında sınıfa girdi. Hemen bana yazılı kağıdını verip ön sıralarda bir yere oturttu. Sorular çok kolaydı, Berke sağolsun.

İkinci tenefüste Berke yanına çağırıp sınavımın nasıl geçtiğini sordu. Diğer tenefüslerde de küçük getir götür işleri yaptım ama benim için bu ceza gibi değil de... Ne bileyim mutlu oluyorum Berke'nin yanında.

Çıkışta Berke'yle beraber gideriz diye düşünmüştüm ama onu hiç görmedim. Üzülmüştüm biraz aslında. Onu görmediğim her an kalbim acıyordu. Niye böyle olmuştum ki? Onu seviyor olamam, olmamalıyım.Hem benim hayat teorim 'APTALLAR AŞIK OLUR' değil miydi?

Aşkımı Yazsam Roman OlurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin