1. Bölüm

157 37 27
                                    

Soluk soluğa korkmuş bir biçimde kaçıyorduk. Bir anlık olsada gözüm nehrin karşısında ki biraz eski olan ahşap yapıta takıldı -muhtemelen eskiden depo olarak kullanılıyordu- evi andıran bir hali yoktu. Arkamdan gelen arkadaşlarıma: "Çabuk koşun, bu taraftan!" diye seslendim. Hepsi yönünü değiştirdi yapıya doğru hızlandık. Kulübeye ulaşmak için nehirden karşıya geçmemiz gerekiyordu ve ıslanmadan bu pek de mümkün durmuyordu. Buket'e doğru bir adım atıp elini sıkıca tuttum peşimden sürüklenmeye devam etti. Halen gözlerindeki korku, endişe ve üzüntü çok tazeydi, gözlerine bakılınca bunları anında sezebilirdiniz. Soğuk nefesi yüzüme değdi. İlerlemeye devam ettik. Kulübeye yaklaştığımızda hepimiz belimize kadar ıslanmıştık. Havanın soğukluğuyla vücutlarımızı titreme aldı. Kulübeye yöneldik ve içeriye girmeden camlardan içeriyi kontrol ettik. Camların bir tanesi kırıktı. Parçaları toprağı süslemeye devam ediyordu ki bu olayın yakın bir zamanda olduğunu da bize gösteriyordu. Evin sessizlikle ve yalnızlıkla oluşan havası burnuma gelmişti. Buket'e dönüp 'yanımdan ayrılmaması' hakkında öğüt verdikten sonra korkudan titreyen sesi ile bana "Rüzgar korkuyorum" dedi. Korkusunu daha da belli eden göz yaşı sol yanağından aşağı doğru süzüldü. Yanağına buselerimden birini hediye ettikten sonra seri adımlarla ilerledik içeriye ilerlemeye başladık. Aklım fazlasıyla karışıktı, neler olup bittiğinin farkında değildim. Olanları idrak edemiyordum. Tutkun en öndeydi bu yüzden kapının önüne bir kaç saniye farkla önce ulaştı. Sabırsız bir çocuk misali kapının kolunu aşşağıya çekti. 1. denemesi başarısız olunca 2. denemesinde daha sert bir şekilde kapı koluna asıldı. Tabi ki ne bekliyorduk kapı KİLİTLİYDİ...

Ormandaki Sessizlik Son BuluncaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin