Utanmasam, o ilk gördüğümde ayırmazdım gözlerimi gözlerinden. Her daim içi gülen gözlerinden. Yüreğimde ki kıvılcımın sebebi gözlerinden. Utanmasam, sabaha kadar izlerdim tebessümünü. Dinletirdim sana, heyecanlı kalbimin gümbürtüsünü. Anlatırdım kelimelerim yetse, o ânın büyüsünü. Yanında olabilsem, dolu dolu bakardım ellerine. Uzanmak isteyip uzanamadığım, dokunmak isteyip dokunamadığım ellerine. Hissedebilseydim, duygularımın karşılıklı olduğunu, sarılırdım doya doya bedenine. Seninle ısınan bedenimle, kuş gibi narin bedenine. İmkanım olsaydı, anlatırdım sana kendimi. Öğrenirdim senden kendini. Dilerdim tanrıdan, benim olan seni...
Oysa ki ben elsiz, dilsiz, bedensiz, çaresiz oluvermiştim. Öyle ya ben yetim kalıvermiştim. Çünkü ben, her seferinde yalnızlığımla baş başa, kendime küsüvermiştim. Bin kez yemin edip bin kez tövbe etmiştim. Bin kez kırılıp, bir kez gülememiştim. Her daim huzuru ararken, karanlığa gömülüvermiştim. İçimde senin yangınınla kavrulurken, buz kesilmiştim. Binlerce lafım olsa da diyeceğim, dilimi kesmiştim. Uzaktan uzağa bakmakla yetinip, kendimi bitirmiştim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yazılarımı sizinle paylaşmak onur benim için
Historia CortaBelki de bu başlangıcım olur benim. Belki de sizle birlikte bir anlam kazanır...